içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Aleviler ve Ehlibeyt ?nanc?

Bismillahirrahmanirrahim

Aleviler ve Ehlibeyt ?nanc?

Soru: Selamun aleykum, say?n hocam size baz? sorular?m olacak; cevaplarsan?z beni mutlu edersiniz:

1. Ben kendini yeti?tirmekte olan bir alevi genciyim fakat sürekli çeli?kiler içindeyim; mesela namaz konusunda. Sizin sitenizde namaz, abdest bildi?imizin d???nda. Madem sizin ö?retileriniz do?ru oland?r, o zaman milyonlarca Müslüman namaz? yanl?? m? k?l?yor; abdesti yanl?? m? al?yor?

2. Nehc-ül Bela?a'n?n içeri?inde olan bilgiler neden gündemde de?il?

3. 12. ?mam Hz. Mehdi'nin k?yamet gününe yak?n dünyaya adalet da??taca??na inan?yoruz. Gerçekten de o ki?i Hz. Mehdi midir, yoksa gelecek olan mehdinin kim oldu?u bilinmiyor mu? Bu konuda kaynaklar nelerdir?

Allah sizden raz? olsun; sayg?lar?mla.

Cevap: Muhterem karde?imiz, sorular?n?z cevab? k?saca ?öyledir:

1. Sorunun cevab?nda a?a??daki noktalara de?inmemiz gereklidir:

a) Allah insanlar? hakk? benimsemek ve o yolda gitmekle yükümlü k?lm??t?r: Kur’an-? Kerim “Hakk?n ötesinde bat?ldan ba?ka bir ?ey mi vard?r” [1] diye buyurmaktad?r. Ve Hz. Ali (a.s) “Hak yolunda yürümekten o yolda yürüyenlerin azl??? yüzünden korkuya kap?lmay?n.” [2] diye buyurmu?tur.

Önemli olan hakk? te?his etmek ve hakk?n ni?anelerini görme?e çal??makt?r. Bunun için insan bildi?i hakikatlere samimiyetle sar?l?p, Allah’a do?ru bir kulluk yolunu seçmesiyle harekete ba?lamal? ve sürekli Allah’tan kendisini hakka do?ru hidayet etmesini istemelidir. Hakk? tan?man?n yollar?ndan biri mant?ksal delilleri incelemektir. Bu yollar? kat eden bir insan Allah’?n izniyle her ad?m?yla hakka do?ru yakla??r.

Hiçbir zaman insan ?eytan’?n vesveselerinden uzak kalamaz. Hakk? gördükten sonra insan kendisine mazeretler uydurarak “ço?unluk ba?ka türlü davran?yor” demeye hakk? yoktur. Hakk? gören bir insan ?a?k?nlar gibi sa?a sola bakmamal?d?r. Aksi taktirde ?üpheler içinde bo?ulur gider; hiçbir zaman iman sahibi olamaz.

Elbette ?üphecilik hakk? aramak yolunda bir ba?lang?çt?r; ancak iyi bir durak de?ildir. ?nsan do?rulara sahiplenerek ?üphe a?amas?n? geçmeye çal??mal?d?r. ?üphe ve vesveselerden kurtulmak için ?u hadiste yer alan duay? okumak da insana yard?mc? olur ?n?aallah:

Abdullah b. Sinan, ?mam Cafer Sad?k’?n (a.s) ?öyle buyurdu?unu nakleder: Sizler ?üpheyle kar??la?acaks?n?z; görebilece?iniz bir alamet ve hidayet imam? olmadan kalacaks?n?z. Bu durumdan sadece bo?ulmakta olan kimsenin duas?n? okuyan kimse kurtulacakt?r. Ben “Bo?ulan kimsenin duas? nedir?” diye sordum.

?mam Cafer Sad?k (a.s) ?öyle buyurdular: ?öyle dersin “Ya Allahu, Ya Rahmanu, Ya Rahim, Ya muqallibe’l-Kulub, sebbit qalbi ala dinik(e). Yani “Ey Allah! ey Rahman! Ey Rahim! Ey kalpleri döndüren! Benim kalbimi kendi dinin üzerine sabit k?l.”... [3] Bu de?erli hadisin devam? vard?r ki biz söz uzamas?n diye ihtiyaç miktar?n? naklettik.

b) Biz inan?yoruz ki, Allah bizleri yaratm?? ve peygamberler göndererek bizlere do?ru yolu göstermi?tir. Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) tüm insanl?k için gönderilmi?tir. Herkes ona uymal? ve herkes onun getirdi?i dinde kurtulu?u aramal?d?r. Kim ?slam’dan ba?ka bir din edinirse, bu din ondan kabul edilmez ve ahirette o hüsrana u?rayanlardan olur.” Dünya halk?n?n ço?unlu?unun putperest veya Hristiyan olu?lar? bu hakikati de?i?tirmez.

Biz inan?yoruz ki, Hz. Muhammed (s.a.a) Allah’?n emriyle tebli?ini ba?latt??? ilk günlerden ta tebli?inin son anlar?na kadar defalarca Müslümanlar? kendisinden sonra iki emanet olan Kur’an ve Ehl-i Beyt’ine uymaya ve onlardan ayr?lmamaya emretmi?tir. Ve ancak bu ikisine bir arada uyuldu?u taktirde insan?n sapmaktan kurtulabilece?ini hiç kimseye ?üphe b?rakmayacak ?ekilde aç?k seçik ifade etmi?tir. Ve Hz. Peygamber (s.a.a) yine hiç kimsenin ku?ku edemeyece?i sahih hadislerde kendi Ehl-i Beytinin kim olduklar?n? da beyan etmi?tir.

Bunlar?n Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fat?ma (s.a) ve Hz. Ali'nin (a.s) soyundan olan on bir ?mam olduklar?n? aç?klam??t?r. Öyle ki bizce ?slamî kaynaklar? hakk?nca inceleyen bir insan, bu konunun ?üphe götürmeyecek bir hakikat oldu?unu anlar. Ancak ümmet -az bir k?sm? hariç- Hz. Peygamber’in (s.a.a) bu vasiyetini ayak alt?na alarak, yaln?z Kur’an’? kabul etmi? ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) sünnetinden de kendi görü?lerine göre uygun gördükleri k?sm?n? alm?? ve geri kalan k?sm?nda da kendi görü?leriyle amel etmi?lerdir.

?slam tarihinde bu i?in öncü?ünü ?kinci Halife Ömer yapm??t?r. O defalarca Hz. Peygamber’e (s.a.a) itirazda bulunmu? ve son defas?nda "Bize Allah’?n kitab? yeter; bu adam (Peygamber) hezeyan söylüyor" demi?tir. Bu hareket sonucu Kur’an’? Ehl-i Beyt’ten ay?rma te?ebbüsü ba?lam?? ve dünyevi e?ilimler kabile tassuplar? vb. nedenlerle bu çaba ?slam tarihinde güçlü hat olarak egemenli?i sürekli elinde tutmu?; dinin hükümlerinde çe?itli tahrifler icat olmu?; namaz, zekat, hac vb. bir çok hükümler de bu tahrif ve bidatten uzak kalmam??t?r. Belki de bunun ba?l?ca nedeni Sahabilerden ba?lamak üzere ço?unlu?un bizim inand???m?z manada Hz. Peygamber’in (s.a.a) tam bir masumiyet makam?na sahip oldu?una inanmay??lar? ve bu yüzden Hz. Peygamber’in (s.a.a) emirleri kar??s?nda kendi görü?lerini de yürütmenin bir sak?ncas? olmad???na inanmalar?ndan ba?lam??t?r.

Ancak bu hatt?n kar??s?nda Kur’an ve Ehl-i Beyt hatt?na birlikte sad?k kalanlar Hz. Muhammed’in (s.a.a) dininde olu?turulan bu tahrifler kar??s?nda direnmi? ve kar??la?t?klar? her konuda teslimiyet içinde Kur’an ve Ehl-i Beyt’e ba?vurmu? ve onlar vas?tas?yla dini oldu?u gibi korumu?lard?r. Bu yol elbette büyük fedakarl?klarla korunmu? ve Hz. Hüseyin (a.s) ve pak yaran?n?n Kerbela’da susuz ?ehit edilmeleriyle simgelenen Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünnetine tam ba?l?l?k çizgisi hep Allah yolunda her ?eyinden geçen Ehl-i Beyt ve yarenleri vas?tas?yla korunmu?tur. ?imdi de Ehl-i Beyt’in hadislerini koruyan takval? ve büyük alimler vas?tas?yla korunmaktad?r.

c) Bizce gündüzü geceden te?his etmek ne kadar kolay ise, taassupsuz bir ?ekilde Ehl-i Beyt’in nurlu mektebini kaynaklar?ndan okuyarak onu di?er mezheplerle mukayese eden kimse de Ehl-i Beyt yolunun ve Ca’feri mezhebinin hak ve di?er mezheplerin haktan uzakla?an yollar oldu?unu anlar. Bu konudaki ?üphe ara?t?rmadaki yetersizlikten kaynaklan?yorsa, ara?t?rmak ve gerçekleri hakiki kaynaklar?ndan ö?renmeye çal??mak gerekir. Ama e?er bu konular? ara?t?ran insan için yine ?üphe devam ediyorsa, bilsin ki ?eytan ona musallat olmu?tur. Kur’an buyuruyor ki “Onlar?n yapt?klar? kalplerini kirletmi?tir.”

Ba?ka bir ifadeyle Hz. Peygamber’den (s.a.a) sonra Hz. Peygameber’in (s.a.a) emrine uymakta vefal? olan kimseler Hz. Ali'nin (a.s) etraf?nda toplanm?? ve bunlara “?ia” denmi?tir. F?k?h olarak ?mam Ca’fer Sad?k (a.s) döneminde mezhebi ekoller belirginle?ti?i ve tedvin edildi?i için yine Ehl-i Beyt ?mamlar?ndan olan ?mam Ca’fer Sad?k’a (a.s) f?k?hta müracaat edenlere “Ca’feri” denmi?tir.

Biz inan?yoruz ki bu temel konu aç?kl??a kavu?tuktan sonra ve Ehl-i Beyt imamlar?n?n söz ve hadislerini en sa?lam yollardan bize ula?t?ran kimselerin varl??? ve Ehl-i Beyt mektebinin hadis kaynaklar? bilindikten sonra art?k kimsenin bu konuda bir tereddüt etmesine yer kalmaz. Tabi e?er kalp, günahlar vas?tas?yla hakka uyabilme kabiliyetini yitirmi? olmazsa. Ki elbette bu durumda Allah’?n özel lütfünden ba?ka, o kimsenin kurtar?c?s? olmaz. Ne kadar sa?lam deliller de ortaya konsa, yine o adam kendi bat?l saplant?lar?ndan kopmaz ve hidayetten mahrum kal?r.

2) “Nehcü’l-Belaga” kitab? Hz. Ali’nin (a.s) hutbe, mektup ve k?sa sözlerinden bir k?sm?n? içermektedir. Bu hutbeler Hicri 4. as?rda ya?am??, ?ia’n?n büyük ?ahsiyetlerinden olan büyük alim Seyyid Razi taraf?ndan toplanm??t?r. Bu de?erli eserin söz konusu edilmeyi?inin sebebi bellidir. Çünkü Osmaniyye (Hz. Ali (a.s)’?n dü?man? olan ve ona aç?kça laneti reva gören kimseler, Muaviye’den ba?lamak üzere hakimiyete geçmi? ve bunlar?n döneminde, Hz. Ali’nin (a.s) üstünlü?ünü gösterecek bu gibi eserlerin toplanmas?na müsaade verilmesi dü?ünülemezdi zaten. Yüz y?l boyunca Hz. Ali’ye (a.s) lanet okutturan Emeviler mi buna izin verecekti?! Ehl-i Beyt dostlar? öyle s?k?nt?l? dönemlerde bu zalimlerin hakimiyetinde ya?am??lard?r ki tarih kitaplar?n?n yazd?klar?na göre, bazen birine Yahudi veya Hristiyan suçlamas? yapmak, ona “Hz. Ali’nin (a.s) dostudur” demekten daha kolay gelirdi. Bu dönemlerde “Ali” ad?n? ta??yan baz?lar? zalimlerin korkusundan isimlerini bile de?i?tirmek zorunda kalm??lard?r.

Tüm bunlar sa?lam tarihi kaynaklarda mevcuttur. Acaba bu dönemlerde Hz. Ali’ye (a.s) ait hutbelerin ders ve ilim konusu yap?lmas? mümkün olurmuydu? Sonralar? ba?a gelen Abbasiler de Ehl-i Beyt ?mamlar?na kar?? dü?manl?klar? ve Alevileri (Hz. Ali’nin (a.s) soyundan gelen kimseleri) ac?mas?zca öldürmeleri, hatta diri olarak duvarlar?n aralar?na b?rak?p onlar?n harç olarak kullanmalar? vb. binlerce zulümleriyle Emevilerden Ehl-i Beyt’e kar?? daha dü?man ve daha zalim olduklar?n? ispatlam??lard?r. Gerçi Abbasiler bazen nifak yöntemine ba?vurmu?larsa da tüm güçleriyle Ehl-i Beyt’in ö?retisinin yay?lmas?na engel olmaya çal??t?klar? tarihi aç?dan malumdur. Sonralar? ba?a geçen Osmanl?lar da a?a?? yukar? ayn? yolun takipçili?ini yapm?? ve Muaviye’nin koydu?u çizgiden az bir uzakla??p Ehl-i Beyt’in yoluna meyleden kimseler, Osmanl? ?eyhu’l-?slamlar? taraf?ndan katl-i farz olarak ilan edilmi?tir. ?imdi böyle bir ortamda Nehcü’l Bela?a'n?n söz konusu edilememesinin nedeni kendili?inden bellidir.

Kald? ki Nehcü’l-Bela?a’daki baz? hutbelerde Hz. Ali (a.s) aç?kça ilk üç halifeyi ele?tirmi? ve onlar?n hilafeti haks?z yere gasbettiklerini bildirmi?tir. Muaviye’nin de aç?k bir ?ekilde zalim, fas?k ve münaf?k oldu?unu beyan etmi?tir. ?imdi Muaviye’nin koydu?u bir inanç temelini benimseyen bir toplulukta bu kitab?n fazla söz konusu olmas?n? beklemek mümkün nü?

Elbette ?unu bilmemiz gerekir ki, tarihte ve günümüzde Nehcü’l Bela?a’n?n muhtevas?na hayranl??? yüzünden bu kitab?n önemini dile getiren, hatta bu kitaba ?erh yazan birçok Ehl-i Beyt mektebine ba?l? olmayan alimler de mevcuttur. Örne?in Mutezile’nin me?hur alimlerinden olan ?bn-i Ebi’l Hadid. Bu zat?n Nehcü’l-Bela?a’ya yazm?? oldu?u ?erh, gerçekten ilim hazinesi say?lacak ansiklopedik bir eserdir. Sonra M?s?r alimlerinden Abduh’un da Nehc-ül Belaga’ya ?erhi mevcuttur. Yine Subhi Salih isimli muas?r bir Sünni alimi de Nehcü’l-Bela?a’y? kendi tahkikiyle yay?nlam?? bir Sünni alimidir.

3. Hz. Peygamber’in (s.a.a) aç?klad??? üzere Hz. Mehdi (a.f), on iki ?mam?n on ikincisidir: ?imdi hayatta ve gözlerden gaiptir. ?nsanlar?n gaybet döneminde ondan yararlanmas? bulutlar arkas?nda olan güne?ten yeryüzündeki varl?klar?n yararlanmas? gibidir. O, hak ve masum imamd?r; yeryüzünün kutbudur. O olmasayd? insanlar varl?klar?n? sürdüremezlerdi. Çünkü yarat?l?? alemi imams?z ve hüccetsiz olamaz. O, Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) hadislerinde yer alan kesin vaadler uyar?nca zuhur edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracakt?r. Hz. ?sa (a.s) gökten inerek onun yard?mc?l???n? üstlenecektir. Can?m?z onun ayaklar?n?n alt?n?n topra??na feda olsun!

Bu konudaki kaynaklar için https://kevser.com.tr/ sitesinin “MEHDEV?YET” bölümüne bakabilirsiniz. Allah'a emanet olun.

 

---------------

[1]- Yunus, 32.

[2]- Nehcu’l-Bela?a, s.181.

[3]- Biharu’l-Envar, c.25, s.148.

Tarih: 13-08-2022

FACEBOOK YORUM
Yorum