Ben-i İsrail’in İki Fesat Çıkarmaları
Bismillahirrahmanirrahim
-4وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَني اِسْرَٓاءيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْن وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبيرًا
-5فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُولٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَٓا اُولي بَأْسٍ شَديدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا
-6ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَفيرًا
-7اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَأْتُمْ فَلَهَا فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُٓؤُا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبيرًا
4. İsrailoğulları'na kitapta şunu kesin olarak bildirdik ki: "İki defa yeryüzünde fesat çıkaracaksınız ve aşırı bir üstünlük ve tasallut kuracaksınız."
5. "Onlardan ilkinin vakti gelince, üzerinize, kullarımızdan çok güçlü ve savaşçı olan bir grubu göndeririz, evlerin içlerine (kadar) girerler. Bu, gerçekleşecek kesin bir vaattir."
6. "Sonra onlara karşı sizi tekrar galip getiririz. Sizi mal ve evlatlarla destekleriz ve sayınızı çoğaltacağız."
7. "İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz de, yine kendinize. Sonuncunun vakti gelince de, (üzerinize, yine kullarımızdan bir grubu göndeririz de) yüzlerinizde üzüntü ve keder oluştururlar, ilk defa girdikleri gibi yine Mescid'e girerler ve ele geçirdikleri her şeyi yok ederler." [1]
Bu ayetler, Ben-i İsrail’in macera dolu tarihinin bir köşesine değinmiş ve onların saparak üstünlük taslamalarına neden olan iki inhiraf ve fesattan söz etmektedir. Bu iki inhirafın arkasından, onları cezalandırmaları ve amellerinin neticesine ulaştırmaları için, Allah-u Teâlâ güçlü ve savaşçı insanları onlara musallat eder.
Ayetlerdeki Ben-i İsrail’in maceralarına geçmeden önce şunları açıklamamız gerekir: Dördüncü ayetin başında olan «قَضَینا» “Kazeyna” [2] lafzı, «قضاء» “Keza” maddesindendir. Aslında “amel veya sözle bir şeye son vermek” manasınadır. [3] “Son vermek” geniş manaya sahip olduğundan bu kelime değişik mefhumlarda kullanılmıştır ve bunlardan biri de “ihbar ve ilan” manasınadır ki «قضینا» “Kazeyna” lafzından olan mana, bu ayetteki söz konusu manadır. [4]
Ben-i İsrail’in macera dolu tarihi, birçok girinti ve çıkıntıya sahiptir; orada birçok zafer ve yenilgi görülmektedir. Ama Kur’an-ı Kerim’in bu ayetlerde olaylardan hangisine işaret ettiği konusunda müfessirler arasında oldukça fazla söz alış-verişi yaşandığı görülmektedir. Bunlara örnek olarak aşağıda bir kaçına değiniyoruz:
1) Ben-i İsrail’in tarihinden elde edilen şudur ki onlara ilk olarak saldıran ve Beytü’l Mukaddes’i yıkan kimse, Babil’in padişahı Buhtunnasr idi. Beytü’l Mukaddes, 70 yıl o yıkık haliyle kalmış ve Yahudiler kıyam ederek onu yeniden yapmışlardır. Onlara ikinci olarak saldıran Rum Kayzeri İspiyanus idi ki “Tertuz” ismindeki vezirini bu iş için görevlendirmişti. O, Beytü’l Mukaddes’in tahrip edilmesi ve Ben-i İsrail’in zayıflatılarak katledilmesi için hareket etmişti. Bu olay, Hz. İsa’nın (a.s) miladından yaklaşık yüz yıl önceydi. Bu durumda Kur’an’ın işaret etmiş olduğu iki olay, İsrail tarihinde de gelmiş olan bu olayın olması mümkündür. Zira Ben-i İsrail tarihindeki diğer olaylar, onların hükümetini tümüyle dağıtacak kadar şiddetli değildi. Ama Buhtunnasr’ın saldırısı, onların güç ve yüceliğini tümüyle kırmış ve İran padişahı Büyük Kiros hükümdar olmuştu. Sonra Ben-i İsrail yeniden gücünü toplamış ve bu durum Rum Kayzeri’nin yeniden onlara saldırmasına, hükümetlerini dağıtmasına kadar sürmüştü. Onların avarelikleri, küresel ve güçlerinin son yıllarda onlara yardım etmelerine kadar sürmüş ve kendileri için bir hükümet kurmuşlardır. [5]
2) Taberi kendi tefsirinde Hz. Peygamber’den (s.a.a) şöyle naklediyor: İlk fesattan maksadın Hz. Zekeriyya’nın (a.s) ve diğer bir grup peygamberin katledilmeleri; ilk vaatten maksat ise, Ben-i İsrail’den Buhtunnasr vasıtasıyla ilahi intikamın alınmasıdır. İkinci fesattan maksat, Fars sultanlarından birinin vasıtasıyla olan özgürlüklerinden sonra yaptıkları başkaldırı ve isyandır. İkinci vaatten maksat ise, Rum Padişahı İntiyahus’un saldırısıdır. [6]
Bu tefsir, birinci tefsirle bir yere kadar uyumludur. Ama bunu rivayet edenin hem o kadar güvenilirliği yoktur ve hem de uyumluluğu, Hz. Zekeriyya (a.s), Hz. Yahya (a.s) ve Buhtunnasr, İspiyanus veya İntiyahus’un tarihiyle kesinlik kazanmamıştır. Belki bazılarının sözüne göre Buhtunnasr, İrmiya veya Danyal peygamber ile aynı asırdaydı ve onun kıyam etmesi, Hz. Yahya’nın (a.s) zamanından yaklaşık olarak altı yüz yıl öncedir. Bu durumda Buhtunnasr’ın kıyamı, nasıl Hz. Yahya’nın (a.s) kanının intikamını almak için adım atmış olabilir? [7]
3) Bazıları şöyle diyorlar: Beytü’l Mukaddes, bir defa Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman (a.s) zamanında yapılmış ve Buhtunnasr onu yıkmıştır. Bu, birinci vaattir ki Kur’an ona işaret ediyor. İkinci defa Ahameniş padişahları zamanında yapılmış ve onu Rumlu Titus yıkmıştır. Ondan sonra ikinci halifenin dönemine kadar öylece yıkık olarak kalmış ve o topraklar, Müslümanların vasıtasıyla fethedilmiştir. [8]
Bu tefsirin de yukarıdaki iki tefsirle o kadar farklılığı yoktur.
4) Yukarıdaki tefsirler ve az çok onlarla uyumlu olan diğer tefsirlerin yanında, başka bir tefsir de Seyyit Kutub’un “Fi Zilal Kur’an Tefsiri”dir ki şimdiye kadar söylenenlerden tamamıyla farklıdır. O tefsir şöyledir: Bu iki tarihi olay, Kur’an’ın nazil olmasından önce gerçekleşmemiş, belki de ondan sonrası ile ilgilidir. Onlardan biri Yahudilerin, İslam’ın başlangıcındaki fesat ihtimalidir ki Hz. Peygamber’in (s.a.a) onların karşıtı olarak ferman vermesi ve Müslümanların kıyam etmesiyle sonuçlanmıştır. Onlar Arap yarımadasından tümüyle dışarı atılmışlardır. Diğeri ise, Hitlerin önderliğinde Alman Nazilerinin Yahudilerin aleyhine kıyam etmeleridir. [9]
Bu tefsirin sorunu şudur: Onların hiçbirinde bir kavmin zafer kazanarak Beytü’l Mukaddes’e girişi -bırakın yok etmeyi- yoktur.
5) Bazıları da şöyle ihtimal vermişlerdir: Bu iki olay, ikinci dünya savaşında yaşananlardan sonra “Siyonizm” adında bir partinin kurulması ve İslam ülkelerinin kalbinde “İsrail” adında bir devletin oluşturulmasıdır. Ben-i İsrail’in birinci fesadından ve onların kendilerini üstün görmelerinden maksat, budur. Birinci intikamdan maksat, İslam ülkeleri, ilk baştan haberdar oldukları bu oyuna karşı el ele vererek Beytü’l Mukaddes ve Filistin’in bazı bölge ve şehirlerini Yahudilerin elinden almayı başarmalarıdır. Yahudilerin Mescid-i Aksa’daki varlıkları tamamıyla kesilmiştir. İkinci fesattan maksat da Ben-i İsrail’in, küresel ve sömürü güçlerinin desteğiyle saldırıp İslam topraklarını işkâl ederek Beytü’l Mukaddes’i ve Mescid-i Aksa’yı almalarıdır. [10]
Bu şekilde Müslümanlar, Ben-i İsrail’e karşı ikinci zaferi beklemelidirler; öyle ki Mescid-i Aksa’yı onların ellerinden almalı ve İslam topraklarına onların nüfuz etmelerini tümüyle kesmelidirler. Bu, bütün dünya Müslümanlarının bekledikleri şeydir ve Müslümanlara olan ilahi yardım ve fetih vadesidir.
Elbette bu konuda başka tefsirler de vardır.
------------
[1]- İsra, 1-7.
[2]- İsra, 4.
[3]- Rağıp İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-ı Kur’an, s.674, Beyrut, 1412 hk.
[4]- Rağıp İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-ı Kur’an, s.674, Beyrut, 1412 hk; Ebul Futuh-u Razi, Revzu’l Cinan ve Ruhu’l Cinan fi Tefsiri’l Kur’an, c.2, s.130, 1408 hk.
[5]- Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, El-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c.13, s.44-45, 1417 hk.
[6]- Muhammed b. Cerir Taberi, Camiu’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, c.15, s.17, 1412 hk.
[7]- Nasır Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c.12, s.29, 1374 hş.
[8]- Nasır Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c.12, s.29, 1374 hş.
[9]- Seyyid b. Kutb b. İbrahim Şazli, Fi Zilal Kur’an, c.4, s.2214, Beyrut 1412 hk.
[10]- Tefsiri Numune, c.12, s.30.
Tarih: 24-10-2023