içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ehl-i Sünnet Kitaplarında Hz. Mehdi ile İlgili Hadisler - 3

Bismillahirrahmanirrahim

Ehl-i Sünnet Kitaplarında Hz. Mehdi ile İlgili Hadisler - 3

Sahabe ve Tabiinin, Hz. Mehdi (s.a) Hakkındaki Sözleri

 

Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.a) vefatından sonra sahabe ve tabiin arasında da “Mehdi” mevzusu sürekli konuşuldu. Burada, örnek olması açısından bunlardan bazısını zikrediyoruz:

Ebu Hüreyre "Mehdi’ye rükün ve makam arasında bey’at edilecektir" [1] diyordu.

İbn-i Abbas, Muaviye’ye şöyle diyordu: "Bizlerden olan birisi ahir zamanda kırk yıl boyunca hüküm sürecektir." [2]

Ebu Ma’bed şöyle diyor: "İbn-i Abbas’a "Bana Mehdi hakkında bir şey söyle dedim. İbn-i Abbas "Ümit ederim ki çok geçmeden Allah-u Teâlâ fitneleri yok etmek için bizden olan bir genci gönderir" dedi. [3]

İbn-i Abbas "Mehdi, Kureyş’ten ve Fatıma’nın evlatlarındandır" [4] diyor.

Ammar-ı Yasir şöyle diyor: "Nefs-i Zekiyye öldürüldüğünde gökten bir münadi "Emiriniz falan şahıstır" diye nida eder. Bundan sonra da “Mehdi” zahir olur ve dünyayı adaletle doldurur." [5]

Abdullah b. Ömer, Hz. Mehdi’den (a.f) söz edince, Araplardan birisi "Mehdi, Muaviye b. Ebi Süfyan’dır" dedi. Bunun üzerine Abdullah, "Hayır; Mehdi (a.f), İsa’nın (a.s) kendisine iktida ettiği (namazda uyduğu) kimsedir." dedi.[6]

Ömer b. Kays şöyle diyor: "Mücahid’e "Mehdi hakkında bir bilgin var mı? Zira ben, Şiilerin sözüne inanmıyorum" dedim. O, "Evet, Resulullah’ın ashabından birisi bana dedi ki Mehdi, Nefs-i Zekiyye öldürülünceye kadar asla kıyam etmeyecektir. O öldürülünce Mehdi kıyam edecek ve alemi adaletle dolduracaktır" dedi. [7]

Nüfeyl’in kızı Ümeyre şöyle diyor: "Hz. Hasan’ın kızının "Beklediğiniz bu şey, bazılarınız bazılarından berî olduğunuzu ve uzak durduğunuzu, izhar edip lanetleşmedikçe asla meydana gelmeyecektir" dediğini duydum. [8]

Ebu’l Ferec-i İsfahani şöyle diyor: Hüseyin b. Ali’nin (a.s) kızı Fatıma, Ben-î Haşim kadınlarına gönüllü olarak ebelik yapıyordu. Evlatları itiraz ederek "Bir ebe olarak tanınmandan korkuyoruz" dediler. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: "Benim kaybettiğim birisi var. Onu (Mehdi’yi) bulursam, artık bu işten el çekerim". [9]

Katâde şöyle diyor: "İbn-i Müseyyib’e "Mehdi’nin varlığı doğru mudur?" dedim. O, "Evet, Kureyş’ten ve Fatıma’nın evlatlarındandır" dedi. [10]

Tavus şöyle diyor: "Ben, Mehdi kıyam edinceye kadar yaşamak istiyorum." [11]

Zuheri de: "Mehdi Fatıma’nın evlatlarındandır" demiştir. [12]

Ebu’l Ferec, Velid b. Muhammed-i Muvakkiri’nin şöyle naklettiğini söyler: "Ben Zuheri ile birlikteydim ki aniden bir kalabalık sesi işittim. Zuheri bana "Git, bak bakalım, ne olmuş" dedi. Ben olayı soruşturduktan sonra gelip "Zeyd b. Ali öldürülmüş ve başını getirmişler" dedim. Zuheri pek rahatsız olarak: "Niçin bu aile böyle acele ediyor?! Bu acelecilik onlardan çoğunu helak etti" dedi. Ben "Acaba saltanat onların eline geçecek mi?" dedim. Zuheri "Evet, zira Ali b. Hüseyin (a.s) babasından ve o da Fâtıma’dan bana nakletti ki Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Fâtıma’ya şöyle buyurdu: "Va’dedilmiş Mehdi senin soyundandır" dedi. [13]

Ebu’l Ferec, Müslim b. Kuteybe’nin şöyle dediğini rivayet eder: "Günün birinde Mansur’un yanına vardım. Bana "Muhammed b. Abdullah kıyam etmiş ve kendisini “Mehdi” olarak ilan etmiştir. Ama Allah’a andolsun ki o “Mehdi” değildir. Sana hiç kimseye demediğim ve de demeyeceğim bir mevzuyu söylemek istiyorum. Benim oğlum da rivayetlerde yer alan va’dedilmiş “Mehdi” değildir. Ama uğurlu olsun diye adını “Mehdi” koydum" dedi. [14]

İbn-i Sirin şöyle diyor: "Va’dedilmiş “Mehdi” bu ümmettendir. İsa b. Meryem’e (a.s) imamlık yapacak olan da O’dur." [15]

Abdullah b. Haris şöyle diyor: "Mehdi kırk yaşında iken kıyam edecek ve İsrailoğullarına benzeyecektir." [16]

Ka’b "Kıyam edecek olanın “Mehdi” olarak adlandırılmasının sebebi gizli işlere hidayet edilmesi sebebiyledir" diyor. [17]

Abdullah b. Şerik: Resulullah’ın (s.a.a) sancağı Mehdi’nin nezdindedir." [18]

Tavus: "Mehdi’nin alametlerinden biri işbaşına getirdiği yetkilileri sıkı denetlemesidir. Mal infak etmekte çok cömerttir ve acizlere karşı çok merhametlidir." [19]

Zuheri: "Mehdi, Fâtıma’nın çocuklarındandır" demişlerdir. [20]

Hakem b. Üyeyne: "Muhammed b. Ali’ye dedim ki: ‘Siz Ehl-i Beyt’ten birinin kıyam edeceğini ve her yeri adaletle dolduracağını’ duyduk. Acaba doğru mudur?" Bunun üzerine "Biz de ümit içinde onu bekliyoruz" dedi. [21]

Seleme b. Züfer şöyle diyor: "Bir gün Hüzeyfe’nin yanında "Mehdi kıyam etmiştir" denildiğinde, Hüzeyfe şöyle dedi: "Eğer Mehdi kıyam etmişse, sizler Resulullah’ın (s.a.a) zamanına yakın kimselersiniz ve ashab henüz aranızda yaşamaktadır. O halde gerçekten mutlu ve saadet ehli kimseler olursunuz. Ama hayır, bu doğru değil. Mehdi, insanların kötülük, canilik ve zulümden bıktığı ve hiçbir gaib (gizli yaşayan) onun kadar aziz ve sevgili olmadığı bir zamanda kıyam edecektir."[22]

Cerir, Ömer b. Abdulaziz’in yanında şu şiiri okudu:

"Senin vücudun bereketlidir. Davranışların da Mehdi’nin davranışlarına benziyor.

Nefsânî isteklere isyan ediyor ve geceyi Kur’an okumakla geçiriyorsun." [23]

 

Ümmü Gülsüm binti Veheb "Rivayetlerde yer aldığı üzere dünyaya bir şahıs hükümet edecek ve adı da Resulullah’ın (s.a.a) adı olacaktır" diyor. [24]

Muhammed b. Cafer "Başıma gelen belaları Malik b. Enes’e naklettim. Bana «Biz ise yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz» ayetinin hakikati gerçekleşinceye kadar sabret" dedi. [25]

Fuzeyl b. Zubeyr, Zeyd b. Ali’nin şöyle dediğini naklediyor: "insanların beklediği kimsenin Hüseyin b. Ali’nin soyundan olacağını işittim." [26]

Muhammed b. Abdurrahman b. Ebi Leyla: "Allah’a yemin olsun ki Mehdi sadece Hüseyin’in (a.s) evlatlarından olacaktır." [27]

 

Mehdi’yi Bekliyorlardı

 

“Mehdi” inancı Müslümanlar arasında o kadar köklü ve etkiliydi ki Asr-ı Saadet'ten beri onu bekliyor ve zuhur edeceği günü arzu ediyorlardı. Onun zafere erişeceğini ve hakimiyet kuracağını kesin biliyorlardı. Bu bekleyiş fitne ve kargaşalık dönemlerinde daha da bir şiddet kazanıyordu. Her an zuhur etmesi beklendiğinden çoğu zaman bazı kimseler yanlışlıkla “Mehdi” zannedilmiştir.

 

Muhammed b. Hanefiyye

 

Örneğin bazıları, sadece ad ve künyeleri Hz. Resulullah’ın (s.a.a) ad ve künyesine benzediği için Muhammed b. Hanefiyye’yi “Mehdi” sanmışlardı.

Muhammed b. Sa’d, Ebu Hamza’dan şöyle nakletmektedir: "İnsanlar Muhammed b. Hanefiyye’ye selam edince ona şöyle diyorlardı: "Es-Selamu Aleyke, Ya Mehdi!" O da cevap olarak şöyle diyordu: "Ben Mehdi’yim. Sizleri kemal ve hayıra doğru hidayete erdiriyorum. Adım, Resulullah’ın adı ve künyem de Resulullah’ın künyesidir. Selam etmek istediğinizde "Es Selamu aleyke, ya Muhammed! Es-Selamu aleyke, ya Ebe’l Kasım!" deyiniz. [28]

Bu ve benzeri kıssalardan da anlaşılmaktadır ki Hz. Resulullah’ın (s.a.a) ad ve künyesinin bir araya gelmesi va’dedilmiş Mehdi’nin alamet ve hususiyetlerindendir. Bu yüzden Muhammed b. Hanefiyye’nin ad ve künyesi söz konusu olmuştur. Gerçi tarihî araştırmalar yönünden Muhammed b. Hanefiyye’nin “Mehdilik” iddiasında bulunmadığı ve aksine başkalarının onu böyle adlandırdığı anlaşılmaktadır. O da bu lakap hakkında kimi zaman susmuş ve hatta zımnen teyit etmiştir. Ne var ki, Muhammed, bu vesileyle Kerbelâ katillerinden intikam alacağını ve İslam hükümetinin, ehlinin eline geçeceğini ümit ettiği için de susmuş olabilir.

Muhammed b. Sa’d şöyle yazıyor: Muhammed b. Hanefiyye halka şöyle diyordu: "Bilin ki hak ehlinin bir devleti vardır ve Allah istediği zaman kurulacaktır. O zamana erişen kimse büyük bir saadete erişmiş demektir ve o zamana erişmeden ölen kimse ise, Allah’ın sonsuz nimetlerine erişmiştir." [29]

Muhammed b. Hanefiyye, yedi bin kişilik bir cemaate yaptığı konuşmasında şöyle dedi: "Siz bu işte acele ettiniz. Ama Allah’a andolsun ki sizin sülbünüzden birtakım kimseler vardır ki Âl-i Muhammed’in yanında düşmanlara karşı savaşırlar. Âl-i Muhammed’in devleti hiç kimseye gizli değildir. Ama vuku bulması ertelenecektir. Muhammed’i (s.a.a) yaratan Allah’a andolsun ki iktidar, nübüvvet ailesine geri dönecektir." [30]

 

Muhammed b. Abdullah b. Hasan

 

Müslümanlardan bir grup da Muhammed b. Abdullah b. Hasan’ın “Mehdi” olduğunu sanıyorlardı. Ebu’l Ferec şöyle yazar: Hamid b. Said’in naklettiği üzere Muhammed b. Abdullah dünyaya geldiği zaman Âl-i Muhammed çok sevindiler; zira onu “va’dedilmiş Mehdi” sanıyor, onu çok seviyor ve toplantılarda hep ondan bahsediyorlardı. [31]

Ve yine şöyle diyor: "Muhammed b. Abdullah dünyaya geldiğinde yakın akrabaları onu “Mehdi” olarak adlandırdılar. Onun rivayetlerde “va’dedilmiş Mehdi” olduğunu sanmışlardı. Ama Ebu Talip oğullarının alimleri onun Ehcarzit’te öldürüleceği takdir edilmiş olan “Nefs-i Zekiyye” olabileceği görüşündeydiler."

Yine Ebu’l Ferec şöyle diyor: "Mesur, kölesi Ebu Cafer'e "Muhammed b. Abdullah’ın minberinin alt yerinde otur ve bak bakalım neler söylüyor?" dediğini rivayet eder. Bu emre uyan Ebi Cafer şöyle diyor: "Ben de onun emri üzerine Muhammed’in minberinin yanında oturdum ve onun: "Sizler benim Mehdi olduğumdan eminsiniz. Gerçek de budur" diye konuştuğunu duydum. Hemen geri dönerek duyduklarımı Mansur’a anlattım. Mansur şöyle dedi: "Muhammed yalan söylüyor. “Va’dedilmiş Mehdi” benim oğlumdur." [32]

Seleme b. Eslem, Muhammed b. Abdullah hakkında şiirler inşad etmiştir ki tercümesi şöyledir:

"Ravilerin rivayet ettiği, söz ettiği kişinin gelişi, Muhammed b. Abdullah zuhuruyla gerçekleşecek. O’nun bir yüzüğü var ki Allah gayrısına vermemiş. Onda iyilik ve hidayet alametleri var. Biz ümit ederiz ki Muhammed olsun, münzel kitabı ihya eden İmam. İslam bozulduktan sonra onunla ıslah olacak. Zavallı yetimler ve fakirler kurtulacak. Yeryüzünü adaletle doldurur delaletten sonra ve emellerimize kavuşturur bizleri." [33]

Ayetullah İbrahim EMİNİ

 

-----------

[1]- İbn-i Tavus, “El-Melahim ve'l Fiten” kitabı, s.46.

[2]- El-Melahim, s.63.

[3]- El-Melahim, s.169.

[4]- El-Melahim, s.155.

[5]- El-Melahim, s.44.

[6]- El-Melahim, s.159.

[7]- El-Melahim, s.171.

[8]- Biharu’l Envar, c.52, s.211.

[9]- Ebu’l Ferec İsfahani, Mekatilu’t-Talibiyyin, s.160.

[10]- El-Melahim, s.170.

[11]- El-Melahim, s.54.

[12]- El-Melahim, s.69.

[13]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.97.

[14]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.167.

[15]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.167.

[16]- Kitabu’l Havi li'l Fetava, c.2, s.135.

[17]- El-Havi, c.2, s.148.

[18]- El-Havi, c.2, s.150.

[19]- El-Havi, c.2, s.150.

[20]- El-Havi, c.2, s.150.

[21]- El-Havi, c.2, s.155.

[22]- El-Havi, c.2, s.159.

[23]- İbn-i Kuteybe, El-İmame ve’s-Siyase, c.2, s.117.

[24]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.359.

[25]- Mekatilu’t-Talibiyyin, 2.baskı, s.162.

[26]- Gaybet-i Şeyh, s.115.

[27]- Gaybet-i Şeyh, s.115.

[28]- Tabakatü’l Kebir, c.5, s.66, 1.bölüm.

[29]- Tabakatü’l Kebir, c.7, s.71. 1.bölüm.

[30]- Tabakatü’l Kebir, c.5, s.80, 1.bölüm.

[31]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.165.

[32]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.162.

[33]- Mekatilu’t-Talibiyyin, s.163.

Tarih: 17-11-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum