Evlilik, Sağlam Bir Anlaşma
İslâm dini açısından evlilik, kolaylıkla feshedilemez sağlam bir bağ ve anlaşmadır.
Bismillahirrahmanirrahim
İslâm dininin evlilik öncesindeki tavsiye ve buyrukları, hayatı birleştirmeye layık ve bu hayatı sürdürecek özelliklere sahip kişilerin eş olarak seçilmesi hususunda gerekli dikkatin gösterilmesini gerektirir. Bundan dolayı din, ortak hayatın şekillenmesine önem verdiği kadar, bu hayatın devam ve bekasına da önem vermiş ve bunu sağlamak için bir takım kurallar belirlemiştir. Eşlerin bu kurallara bağlı kalması durumunda aile, zorlu hayat yolunu daha olgun ve sağlam adımlarla kat edecektir.
Kadın ve erkek arasındaki sorunlar, denge ve huzur bağlamında gelecek ümidini tüketecek bir boyut alırsa, öncelikle din bu hastalığın tedavisi için bir takım aşamalar sunmuş ve sorunun giderilememesi durumunda, ayrılık ve boşanmayı son çözüm olarak gündeme almıştır.
Yüce İslâm dini, evlilik hayatının bütün boyutlarına gereken önemi vermiştir. Kadın ve erkek, dinin öngördüğü yasalar ve öğretiler sayesinde mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilirler.
Üzülerek belirtmek gerekir ki Müslüman ailelerde görülen anlaşmazlık ve boşanmaların çoğu, asla İslâm inancıyla alakalı değildir. Gerçekte bu sorunların dine ve dinî yasalara yamanması, dine de haksızlıktır. Sözü edilen sorunların kökeni incelendiğinde, bunların dinî yasa ve öğretilere itinasızlıktan kaynaklandığı görülecektir.
İlahi buyruk ve yasaların hiçbiriyle uyuşmayan ve hatta ilahi kanunlara aykırı olan davranışlar, kişilerin İslâmî vasfına isnat edilmemelidir. Aile ortamındaki anlaşmazlıkların, uyumsuzlukların ve ayrılıkların çoğu, kutsal dinin sunmuş olduğu hayat yasalarının uygulanmamasından veya eksik uygulanmasından doğar.
İslâm'da evlilik ve aile teşkili konusuna başlamadan önce, dünyada mevcut olan evlilik türlerinin bazılarına değineceğiz. İnsanlık tarihi, geçmişten bugüne farklı toplum ve çevrelerde farklı evlilik türleriyle tanışmıştır. Bunların birçoğu, farklı kavim ve kabileler arasında evlenme yolu ve yöntemi olarak gerçekleşmiş; zamanla da günümüz toplumlarına kadar yayılmıştır. Bu evlilik türlerinin çoğu, bir hayli sorunlar doğurmuştur. Bahsi geçen evliliklerin bazısı mantıkî, aklî ve şer'î açıdan tevil edilemez ve savunulamaz durumdadır:
1- Grup Evliliği [1]
Rolfison tarafından "Grup eşlilik" veya "Ortak evlilik" olarak adlandırılan bu evlilikte, bir grup erkek bir grup kadınla aynı zamanda evlenir. Bu grup içindeki erkeklerin her biri kadınların kocasıdır ve grup dâhilindeki kadınların her biri de erkeklerin karısıdır.
Bu evlilik türü Avustralya'da, Brezilya'da, Doğu Sibirya'da ve Kızılderili bazı kabileler arasında mevcut olmuştur. Grup evliliğinin mevcut olduğu toplumlarda görülmektedir ki kabilenin fertleri, bütün erkeklere "baba" olarak ve kadınlara da "anne" olarak hitap ederler.
Bugün bu evlilik türünün, dünyanın farklı yerlerinde az çok görülmekle birlikte, geçmiş kabilelerin yaşamının özel bir dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Bu evliliğin, bazı düşünürler tarafından çok ciddi olarak eleştirildiğini de hemen belirtelim.
2- Ruhlarla Evlilik [2]
Bu evlilik türü şöyle gerçekleşirmiş: Evlenmeden ölen veya evliliğinden çocuk sahibi olmadan ölen erkeğin yakınlarından bir erkek, bir başka kadınla veya ölen erkeğin karısıyla evlenirdi ve bu evlilikten dünyaya gelen çocuklar, ölen erkeği asıl babaları olarak bilirlerdi. Bu, "Ruhlarla evlilik" veya "Ödünç evlilik" olarak adlandırılmaktadır.
Rolf Puddington, Nuer yerlileri arasındaki bu gelenek hakkında şöyle yazar: "Gerek evli ve gerekse bekâr bir erkeğin erkek çocukları olmadan ölmesi durumunda, onun erkek akrabalarından biri, ölmüş olan kişinin eşiyle evlenirdi. Bu ilişkiden dünyaya gelen erkek çocuklar, ölen kişinin oğulları olarak kabul edilirler; örf ve geleneklere uygun olarak, ölen kişinin terekesini miras olarak alırlardı."
Bu gelenek sadece Nuerler arasında değil, “Transuval” ve “Dahrami” gibi Afrika'nın ücra bölgelerinde de yaygın bir gelenek olmuştur.
3- Eş Satın Alma Yoluyla Evlilik
İktidar ve egemenliğin erkeklerde olduğu ataerkil toplumlarda, bazıları “eş satın almak” suretiyle evlenirlerdi. Eski Yunan'da “Humar” döneminde bu kadınlar, “İnek getiriciler” olarak anılırmış. [3]
Bu tür evlilik, Kuzey Amerika'da yaşayan kavimler arasında en onurlu evlilik türü sayılmaktaydı. Hindistan kavimleri arasında, Avrupa ve Alman halkı arasında eş satın almak, en temel evlilik şekli olarak kabul edilirdi.
4- Yağma Yoluyla Evlilik
Çalmak, yağma etmek ve esir almak yoluyla evlilik, savaş zamanlarında gerçekleşirmiş; ancak barış döneminde de bir gelenek olarak devam ettirilmiştir. İnsanların kabile düzeni şeklinde yaşadığı dönemde herkes, başka bir kabileden bir kadın çalabilir ve onunla evlenebilirdi. “Sparitan” gibi kabilelerde evlilik, “çalmak” anlamında yorumlanmıştır. [4]
Bu durum, bazı kabileler arasında göstermelik bir kovalamaca şeklinde gelenekleşmiştir. Şöyle ki damat, at üzerinde gelini kovalar ve yakaladıktan sonra da ortak hayat başlamış olur.
5- Değiş Tokuş Yoluyla Evlilik
Evliliğin bu türünde taraflardan her biri, diğerine cinsî, ekonomik ve toplumsal anlamda ödeme yapar ve bazen de bu evlilik, kız ve erkek kardeşin değişimi suretinde gerçekleşirdi. Dünyanın farklı yerlerinde bu evlilik görülmektedir ve hatta bazı kabileler arasında bu evliliğin özel bir önemi vardır. Bu evlilikte kadın, evlilik sonrasında kocası için üretim ve verim açısından çok önemli bir rol oynardı. Kadının evlenmek suretiyle baba evinden ayrılması da genellikle bir kayıp olarak algılanır ve bu kaybın telafisi için "Süt parası" veya "Damada hizmet hakkı" olarak kadının ailesine ödeme yapılırdı.
6- Kan Dökülmesini Engellemek İçin Yapılan Evlilik
Aşiret ve göçebe kabileler arasında çıkan savaşta birinin öldürülmesi durumunda, her iki kabileden bir kişi diğeriyle evlendirilir ve böylece savaş noktalanmış ve barış sağlanmış olurdu. Genellikle de katilin ailesinden bir kız maktul ailesinden bir erkekle evlendirilirdi. Bu gruplar açısından evliliğin en temel özelliği iki kabileyi birbirine bağlamasıdır. Çoğu topluluklarda sülale ve nesiller arasında bu bağlılığı oluşturmak kadınların sorumluluklarındandı.
Gerçekte kadın, sosyal bağdaştırıcılık rolü üstlenip sosyal ilişkileri korur ve kabileler arasında kan dökülmesine engel olurdu. Her hangi kabileye mensup olan bir kişi öldürüldüğünde maktulün kabilesine kan bedeli olarak bir kadın verilirdi.
7- Örfî Evlilik
Hiçbir töre ve gelenek gözetilmeden kadın ve erkek arasında gerçekleşen çürük ve temelsiz evliliklerden bir diğeri örfî evliliktir. Bu evlilik, sadece “Yastık birlikteliği” amacıyla gerçekleşirdi ve meşruluktan yoksundu. Bu ilişkileri savunanlar, uzun bir süre birlikte olan kadın ve erkek arasındaki örfî ilişkinin, tarafların birbirlerini daha iyi tanımalarına ve daimî evlilikle noktalanacağına inanırlar. Bugün Kuzey Amerika'da ve Avrupa’da bu ilişkinin uzun bir süre ve sadece örfî evlilik yoluyla birlikte yaşamanın birçok örnekleri görülmektedir.
8- Özel Evlilik
İki tarafın rıza ve isteği üzere kurulur ve bunda dinî ve örfî ölçüler gözetilmez. Evliliğin bu türü, örfî evliliklere daha çok benzemektedir. Bu evlilik, akde dayalı olmadığından dolayı çürük, temelsiz ve kısa sürelidir. Üzülerek belirtmek gerekir ki bu evlilik türü, gelişmiş toplumların çoğunda yaygındır; hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmayışından dolayı da o toplumlarda büyük bir taraftar kitlesine sahiptir.
9- Deney Evlilik
Bu evlilik türü, daha çok ilkel toplumlarda daha fazla çocuk doğurmak ve ekonomik alanda üretim gücünü artırmak amacıyla gerçekleşmiştir. Bugün ise mahiyet değiştirerek eş seçiminde deneme ve cinsel istekleri tatmin aracına dönüşmüştür. Eşlerin bu evlilikte aile sorumluluklarını üstlenme zorunda olmayışları, bu evliliğin yaygınlaşma nedenlerinden biridir.
10- Arkadaşlık Evliliği
Törensiz ve ağır masraflar altına girmeksizin yapılan bu evlilik türü, çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte meşru kabul edilir. Bu evlilik, her ne kadar diğer evlilik türlerine oranla daha kalıcı bir nitelikte olsa da, din ve erdem temelleri üzerine kurulu olmadığından dolayı birçok sorunlarla karşı karşıyadır.
Dinî Öğretiler; Evliliklerin Sağlam Dayanağı
Her ne kadar farklı kabile ve toplumlarda gerçekleşen evliliklere saygı gösterilmesi gerekiyor ise de, başarılı bir evliliğin kaçınılmaz mukaddimelerini önemsememek, ortak hayatın devamında bir hayli sorunlar çıkaracaktır.
Buna göre bir şekilde evliliği, farklı alanlarda ailenin ve toplumun sağlamlık etkeni olarak gören ekoller, insanbilim dayanaklarına daha çok ilgi göstermelidir. İnsanı tanıma alanındaki en güzel ve en yetkin öğretiler, kesinlikle dinî öğretilerdir.
Her ne kadar düşmanların komplo ve desiseleri el ele vererek, din eğilimi ve din eksenlilik yerine dinden kaçışı ve dinle savaşı tetiklemiş ise de, yadsınamaz gerçek şudur: Dinî öğretilerin tanınması ve anlaşılması durumunda, ilahi buyrukların icrası ve din sevgisi, beşerî toplumları kapsamına alacak ve insan hayatının her boyutuna yayılacaktır.
-----------
[1]- Dr. Muhammed Sadık Ferid, Aile ve Akrabalık Düzeni, 1. Baskı, 1383.
[2]- Dr. Muhammed Sadık Ferid, Aile ve Akrabalık Düzeni, 1. Baskı, 1383.
[3]- Dr. Muhammed Sadık Ferid, Aile ve Akrabalık Düzeni, s. 118, 1. Baskı, 1383.
[4]- Dr. Muhammed Sadık Ferid, Aile ve Akrabalık Düzeni, s. 120, 1. Baskı, 1383.
Tarih: 01-02-2023