içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Evlilikte Kimlik ve Harimin Korunması

Eş seçiminde en önemli ölçü eşler arasında denkliktir. Birbirine denk olan kadın ve erkeğin yapacağı evlilik daha sağlam olacaktır.

Evlilikte Kimlik ve Harimin Korunması

Bismillahirrahmanirrahim

Denklik ise, ahlâk, davranış, inanç, insanî erdem ve olgunluklarda kadın ve erkeğin birbirlerine benzemesidir. Öte yandan bu benzerliklerin korunması ve daha mutlu bir yaşam için hem kadın ve hem de erkek, kendine has özellikleri korumalıdır. Bir kadının değer ve kemali, kadınlık ve kadın olma özelliklerini korumakta saklıdır; erkeğin değer ve kemali ise, erkeklik özelliklerini özümsemekte yatar.

İslâm dini açısından bazı sıfatlar vardır ki erkeklere yakışır ve bazı hasletler de vardır ki kadınlara şayandır. Bu sebeple erkeğin kadınsı ve kadının da erkeksi eğilimler göstermesi, onların yetkinlik hareketlerini sekteye uğratacaktır.

Aile alanında gayret, erkeklere özgü sıfatlardan biridir ve her erkek bu sıfata sahip olmalıdır. Ailede kadın, erkeğin korumasında olduğundan ötürü erkek, karısıyla ilgili olarak gayretli davranmalı ve her türlü saldırı karşısında namusunu korumalıdır.

Müminlerin Emiri Ali (a.s) bu hususta şöyle buyurmuştur: Erkeğin gayretli olması imandır.[1]

Bu nedenle İslâm dini, grup evliliğine ve değiş tokuş usulü evliliğe şiddetle muhalefet edip yasaklamıştır. İslâm dini, kadının fırsatçılar elinde nefsanî eğilimler ve şehevî istekler aleti olarak kullanılmasına karşıdır. İslâm dini kadın için bir harim belirlemiş ve erkekten de, namus unvanıyla kadının harimini korumasını istemiştir. Böylelikle kadının değeri, makamı ve yüceliş zemini korunacaktır.

Erkekler ve kadınlar, kendi cinsiyetlerine aykırı eğilimler taşımakla kendi cinsiyetlerini kaybedecekleri gibi, karşıt cinsten de olamayacak, üçüncü bir cinse dönüşerek insanlıktan uzaklaşacaklardır. "Hermaphrodite" olarak tabir edilen bu üçüncü cins, bilimsel açıdan normal eğilim ve davranışlarını bile sergilemekte birçok sorunlarla karşı karşıyadırlar. Tıbben bu sorunların önlenmesi, onların kendilerini daha yakın hissettikleri ve daha eğilimli buldukları cinsiyete dönüştürülmesine bağlıdır.

Bazılarının tıbbî yenilik ve imkânları kullanarak cinsiyet değiştirme peşinde olması gerçekten üzücü ve vahim bir durumdur. Bazı kadınların ve erkeklerin kendi cinsleriyle birlikte olması veya evlenmesi, bu sapmadan kaynaklanmıştır. Eşcinselliğin tarihe dayanan bir geçmişi vardır ve Kur’an-ı Kerim, Hz. Lut (a.s) kavmini bu özellik ile tanıtmış ve akıbetlerinin de azaba uğramak olduğunu buyurmuştur. Bu yüzden İslâm dini, kadının kendini erkeğe ve erkeğin de kendini kadına benzetmesini şiddetle yasaklamıştır.

Yaratılış Yasası

Kadın ve erkeğin yaratılış yapısı öyle bir şekildedir ki, kadının çekiciliği erkekte bir tür eğilim ve cezbe oluşturur. Bu eğilim ve cezbenin etkisiyle, olağan şekliyle erkekler kadınlara görücü olarak gider ve tarafların anlaşması sonucunda evlilik gerçekleşir.

Bundan dolayı kendi tabiatını koruyan kadın ve erkeğin birbirlerine olan eğilimi daha doğal ve aralarındaki karı ve koca birlikteliği de daha yetkin ve sağlam olacaktır. Kadın ve erkeğin kendilerine özgü hasletleri korumaları, bir yandan kadının çekiciliğini ve öte yandan da erkeğin isteğini güçlendirecek ve bu da onların birbirlerine olan sevgini arttıracaktır.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu hususta şöyle buyurmuştur: Kadınları sevmek peygamberlerin ahlâkındandır. [2]

Çok açıktır ki, eğer erkek erkekliğinde yetkin olursa, akıl ve şeriat çerçevesinde karşı cinse meyilli ve istekli olacaktır. Peygamberler de, kâmil insanlar olduklarından dolayı bu bağlamda örnek olmuş ve meşru çerçevede, karşı cinse olan sevgiyi en güzel şekilde göstermişlerdir.

İşte bundan dolayıdır ki masum önderler, erkeğin kadına olan sevgisini iman çokluğunun göstergesi saymışlardır. Allah'a iman, yaratılışsal bir ihtiyacın karşılanması olduğu gibi, kadına sevgi duymak da fıtrî bir gereksinim ve olgunluk olarak addedilmiştir.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) konu ile ilintili olarak şöyle buyurmuştur: Zannetmiyorum ki bir erkek, kadın sevgisini artırmaksızın imanında bir hayır artırabilsin. [3]

Kadının Çekiciliğinde Örtünme ve İffetin Rolü

Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a), en üstün kadınları şöyle tanıtmıştır: Sizin en iyi kadınlarınız çocuk doğuran, şefkatli olan, kendini örten, iffetli olan, ailesinde değerli ve eşine karşı muti, yabancı erkekler karşısında kendini koruyan, eşinin sözünü dinleyen kadınlardır.

Yüce Peygamberimizin (s.a.a) bu buyruğundaki "örtünme ve iffetli olma" tabirlerine gereğince dikkat edilmelidir. Erkeklerin kadınlara istek ve sevgi duymasında bu iki sıfatın çok etkin bir rolü vardır. Çünkü örtünmeyen bir kadın, erkeği etkilemede ve kendine karşı erkekte istek uyandırmada fazla başarılı olamaz. Batılı erkeklerin doyuma ulaşmak için başka milletten kadınları seçme nedenlerinden biri, belki de kendi kadınlarını, uygun giyim tarzını gözetmediklerinden dolayı çekici bulmamalarıdır. Örtünme, kadına ağırbaşlılık ve yücelik kazandırır; örtünmeyen, kendini sergileyen ve cilvelenen kadın ise kadının konum ve saygınlığına gölge düşürür.

İffet de değerli bir sıfat olup kadınlara değer ve saygınlık kazandırır. Hovarda ve oynak kadınlar, asla kalplerde yer edemez ve yer bulamazlar. Bu tür kadınlar bilmelidirler ki onlar, şehvetperest erkeklerin şeytanî şehvetlerini doyuran meta ve araçtırlar ancak. Kimse bu tür kadınlara hayat ortağı gözüyle bakmaz ve onlarla hayatını paylaşmaz. Bu kadınlar bir süre geçtikten ve gençliklerini kaybettikten sonra, şehvetperest insanlardan bile ilgi görmeyecek ve tümüyle unutulacaklardır.

Kadınların Güzel Vasıfları ve Erkeklere Yakışan Sıfatlar

Aile ahlâkı alanında bazı sıfatlar vardır ki erkeklere yakışır ve bu sıfatların kadınlarda olması yakışık almaz, bazı sıfatlar da vardır ki kadınlar için güzel ve erkekler için ise çirkindir.

Müminlerin Emiri Ali (a.s), kadınlara yakışır sıfatlara şöyle temas etmiştir: Kadınların en iyi sıfatları, erkeklerin en kötü sıfatlarıdır. Bunlar kibir, korku ve cimriliktir. Kadın kibirli olursa, eşinden başkasına teslim olmaz; cimri olursa, kendisinin ve eşinin malını korur; korkak olursa, kendisine yönelen (tehlikeli) her şeyden uzaklaşır. [4]

Bu sıfatların erkekler hakkında değer ve üstünlük olmadığı, bilakis aşağılık vesilesi olduğu çok açıktır. Erkeklerin alçak gönüllü, cesaretli ve cömert olması erdem ve üstünlüktür.

Dikkat edilmesi gerekir ki, kadının sadece yabancı erkekler karşısında kibirli olması üstünlüktür; bunun dışında kibirli olmak kadın için de erdem sayılmamaktadır. Bunu çok açık olarak şöyle örneklendirebiliriz: Allah karşısında, peygamberler karşısında, din büyükleri karşısında, ilahi buyruklar karşısında kibirlenmek ve büyüklenmek kimse için erdem değildir.

İnsanın yüce Allah yolunda kendi malını infak etmesi, her zaman için güzel bir şeydir. Ancak aile alanında kadın, eşinin malını korumakla yükümlü olduğundan dolayı cimri davranmalı ve eşinin malını kimseye vermemelidir. Bu yüzden kadının cimri olması fazilet sayılmıştır. Bu alan dışında kadının cömert olması ve kendi malını Allah yolunda kullanması elbette ki bir değer ve yüceliktir.

Dr. Rıza RAMAZANÎ

 

----------

[1]- Nehcü'l-Belağa, Hikmetli Sözler: 124.

[2]- Avali'l-Lealî, c.3, s.282.

[3]- Usul-u Kâfi, c.5, s.320.

[4]- Nehcü'l-Belağa, Hikmetli Sözler: 234.

Tarih: 04-10-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum