Hilafet Merkezinin Medine’den Kufe’ye Taşınması
Bismillahirrahmanirrahim
Soru: Hz. Ali (a.s) neden İslam’ın merkezi ve Hz. Resulullah’ın (s.a.a) şehri olan Medine’yi bırakıp hilafet merkezini Kufe’ye taşıdı?
Cevap: Muhterem kardeşim, Üstad Subhani’nin bu konudaki cevabını aynen size aktarıyorum. Üstad kitabında şöyle yazmaktadır:
“İslam’ın güneşi Mekke üstünde doğdu ve on üç yıl geçmesinden sonra bu güneş Yesrib’in gökyüzünde parladı ve on yıl sonra da battı. Bu güneş sonra Arap yarım adası üzerinde yeni bir ufuk açtı. Böylece Hicaz özellikle de Medine şehri dinin merkezi olarak kabul edildi.
Hz. Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra halifelerin Muhacir ve Ensar vesilesiyle seçilmesi, Medine’nin İslamî hilafet merkezi olarak bilinmesine sebep oldu. Başa geçen halife bu merkez de oturup etraftaki şehirleri, valileri ve memurları ile kontrol altında tutmak ve İslam’ın yayılması için çalışmakla yükümlüydü. Allah’ın tayini, risalet sahibinin emri ve Muhacir ve Ensar’ın seçimi ile başa gelmiş olan Hz. Ali (a.s) de tıpkı diğer halifeler gibi Medine’yi hükümetin merkezi olarak tayin edebilir ve işleri oradan yönetebilirdi.
İmam Ali (a.s) hilafetinin başlangıcından önce bu yolu takip etti. O, mektuplar yazarak, liyakatli insanları atayıp dünyaperest olanları azlettirerek, ateşli hutbeler okuyarak İslam camiasını idare etti. İmam (a.s) Ebu Bekir’in hilafetinin ilk günlerinden başlayarak yirmi beş yıl süresince inhiraf ve düzensizlik halinde olan İslami nizamı tam ıslah etmişken ansızın Nakisiler (yani herkesten önce biat eden ahit bozucular) meselesi gündeme geldi. Nakisilerin, Ümeyyeoğullarının mali desteği ve Hz. Resulullah’ın (s.a.a) hanımının nüfuzuyla Irak’ın güneyini işgal ederek Basra’yı aldıklarını, Basra memurlarını haksızca öldürdüklerini ve onlarca günahsız insanın kanına girdiklerini Hz. Ali (a.s) öğrendi.
Bu olanlar sebebiyle İmam Ali (a.s), Nakisiler’i uyarmak ve onlara gereken cezayı vermek için askerleri ile birlikte Basra’ya gitmek üzere Medine’yi terk etti. İmam Ali (a.s) oraya vardığında bir savaş oldu ve bu savaş, batıl ordusunun yenilgisi; ahit bozanların başlarının öldürülmesi ve onların askerlerinden sağ kalanların da kaçmasıyla sonuçlandı. Böylece Basra bir kez daha İslamî hükümete geri döndü ve onun idaresi İmam Ali’nin (a.s) ashabından olan müfessir İbn-i Abbas’ın eline geçti. Bazı özel durumlar İmam Ali’nin (a.s) en kısa zamanda geldiği yoldan Medine’ye geri dönmesini; Hz. Resulullah’ın (s.a.a) kabrinin yanında onun seçkin ashabından olan arkadaşları ile birlikte İslam camiasının sorunlarını halletmesini ve herkes ile her türlü çekişmeden sakınmasını gerektiriyordu. Bu, işin dış yüzüydü ve herkes İmam Ali’ye (a.s) bu gibi tekliflerde bulunuyordu. Ancak o topraklar üzerinde mübarek bir kabir vardı ve halifelerin seçimi ve görevden uzaklaştırılması yetkisine sahip olan sahabe de orada yaşıyordu. Bu nedenle İmam Ali (a.s) bir müddet ikamet etmek niyetiyle Kufe’ye gitmeyi tercih etti. İmam Ali (a.s) bu tercihi yüzünden bazı taraftarları tarafından eleştirildi. İmam Ali’nin (a.s) bu davranışının iki sebebi vardı:
1- İmam Ali’nin (a.s) kalabalık bir ordu ile Medine’den çıkmış olasına rağmen onun taraftarlarının büyük bir kısmını yarı yolda kendilerine katılan Kufe halkı ve onların havalisi oturuyordu. Zira İmam Ali (a.s) Nakisiler’i yok etmek için büyük sahabi olan Ammar b. Yasir ve sevgili oğlu Hz. Hasan’ı (a.s) yardım istemek için Kufe halkına göndermişti. Kufe halkı ise, bu büyük insanların davetine icabet ederek İmam Ali’nin (a.s) ordusuna katıldılar.[1] Her ne kadar Ebu Musa ve benzeri kimseler İmam Ali’ye (a.s) her çeşit yardımdan uzak durmuş ve halkı cihat etmekten sözleri ve amelleriyle alıkoymuş olsalar dahi.
İmam Ali (a.s), Nakisiler ile yaptığı savaşta muzaffer olduktan sonra haklılığın gereği olarak cihat edenleri takdir ve cihattan uzak duranları eleştirmek için bu halkın arasına gitmek zorundaydı.
2- İmam Ali (a.s), Nakisiler’in Muaviye tarafından kışkırtıldığını biliyordu. Hatta Muaviye bu kimseleri daha da tahrik etmek için onlara birer mektup yazmış ve bu mektuplarında Şam halkından onlar için biat aldığını, onların en kısa süre içinde Kufe ve Basra’yı işgal etmeleri gerektiğini ve asla bu iki şehri Ebu Talib oğluna bırakmamalarını dile getirmişti. Ancak Muaviye’nin aldatmacasına inanan Nakisiler, İmam Ali (a.s) tarafından bozguna uğratılmıştı. İmam Ali (a.s) bu isyanı bastırdıktan sonra fesadın asıl kaynağı ve Beni Ümeyye’nin bir dalı olan Muaviye’nin karşısında geçti. Şam’a en yakın nokta Kufe idi. Hepsi bir yana Irak fedakâr ve güçlü askerlerin olduğunu bir mıntıka idi. Bu yüzden İmam Ali (a.s) buraya her yerden daha çok önem vermeliydi. İmam Ali (a.s) konuşmalarının birinde bu konuya şöyle değinmiştir: “Allah şahit olsun ki ben isteyerek sizin yanınıza gelmedim. Gelişim sadece çaresizliktendi.”
Bu iki sebep nedeniyle İmam Ali (a.s) hükümetini İslam’ın hilafet merkezi olan Medine’den Kufe’ye intikal ettirdi. İmam Ali (a.s) bu niyetle 12 Recep 36 hk. yılında ve Pazartesi günü Basra’nın büyüklerinden olan bir grup ile birlikte Kufe’ye girdi.”
Tarih: 02-02-2023