içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İmam Hasan Askeri’nin (a.s) Evladı

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Hasan Askeri’nin (a.s) Evladı

İmam Hasan Askeri’nin (a.s) hiç oğlu olmadığını zannedenlere onun oğlu olduğunu birkaç yolla ispat etmek mümkündür:

 

1- İslam Peygamberi (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlardan (a.s) nakledilen birçok hadiste tasrih edilmiştir ki “Hasan b. Ali b. Muhammed’in (a.s) bir oğlu olacaktır ve bir müddet gaybete çekildikten sonra dünyayı ıslah etmek için kıyam edecektir. O, Yeryüzünü adaletle dolduracaktır”. Bu mevzu hadislerde farklı tabirlerle ifade edilmiştir. Örneğin: "Mehdi, Hüseyin’in dokuzuncu evladıdır", "Mehdi, Hz. Sadık’ın altıncı evladıdır", "Mehdi, Musa b. Cafer’in beşinci evladıdır", "Mehdi, Ali b. Musa Er-Rıza’nın dördüncü evladıdır", "Mehdi, İmam Muhammed Taki’nin üçüncü evladıdır".

 

2- Birçok hadiste tasrih edilmiştir ki “va’dedilmiş Mehdi” on birinci İmam, Hasan Askeri’nin (a.s) evladıdır. Örneğin: Sakar şöyle der: "Ali b. Muhammed’in (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: "Benden sonraki imam, oğlum Hasan’dır. Hasan’dan sonra da onun oğlu imamdır. O, yeryüzünü zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır." [1]

 

3- İmam Hasan Askeri (a.s) birçok hadisinde "Mehdi ve Kâim benim evladımdır" diye buyurmuştur. Bilindiği üzere imam ve peygamber her türlü yalan ve hatadan münezzehtir. Örneğin, Muhammed b. Osman babasının şöyle dediğini nakletmektedir: "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yanında oturduğum bir sırada babasından nakledilen "Kıyamete kadar yeryüzü hüccetsiz kalmaz ve zamanının imamını tanımadan ölen, cahiliyet üzere ölür" hadisi hakkında kendisine soru soruldu. O "Evet, bu mesele gün gibi açık ve haktır" diye buyurdular. Kendisine, "Ey Resulullah’ın evladı! Senden sonra hüccet ve imam kimdir?" diye sorulduğunda ise, şöyle buyurdu: "Benden sonra da oğlum Muhammed, hüccet ve imamdır. Onu tanımadan ölen cahiliye üzere ölür. Bilin ki oğlum bir müddet gaybete çekilecektir ki insanlar bu dönemde şaşkınlığa düşecek ve batıl ehli olanlar helak olacaktır. Zuhur vaktini belirleyenler yalan söylüyorlar. O, ancak gaybeti sona erince kıyam edecektir. Necef’te onun başı üzerinde dalgalanan beyaz bayraklarını görür gibiyim." [2]

 

4- İmam Hasan Askeri (a.s) kendisinin bir oğlu olduğunu birçok ashabına müjdelemiştir. Örneğin, Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumundan sonra ve İmam Hasan Askeri’nin (a.s) vefatından önce ölen Fazl b. Şazan "Gaybet" adlı kitabında Muhammed b. Ali b. Hamza’dan naklen şöyle yazmaktadır: "İmam Hasan Askeri’den (a.s) şöyle işittim: "Allah’ın hücceti ve benim vasim 255 yılının Şaban ayının 15. gecesinde, şafak sökerken sünnetli olarak dünyaya geldi". [3]

 

Keza Ahmed b. İshak şöyle der: "İmam Hasan Askeri’nin şöyle dediğini işittim: "Ben gitmeden bana vasimi gösteren Allah’a şükürler olsun. O, yaradılış ve ahlak açısından ceddim Resulullah’a (s.a.a) en çok benzeyendir. Allah-u Teâlâ bir müddet onu gaybette koruyacak ve daha sonra da yeryüzünü adaletle doldurması için zahir kılacaktır." [4]

 

Yine Ahmed b. Hasan b. İshak-i Kummi şöyle rivayet etmiştir. "Halef-i Salih (salih evlat, yani Mehdi) doğunca Ahmet b. İshak vasıtasıyla İmam Hasan Askeri’nin kendi eliyle yazdığı bir mektup elime geçti. Orada şöyle yazılıydı: "Benim çocuğum dünyaya geldi. Bu konuyu gizli tut; zira dost ve yakınlarımdan başka hiç kimseye söylemeyeceğim." [5]

 

Diğer bir hadiste Ahmed b. İshak söyle diyor: "Bir gün İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yanına vardım. Bana şöyle buyurdu: "Ahmet! insanların şüphe içinde olduğu bu mesele hakkında tavrın nedir?" Dedim ki "Oğlunuzun olduğunu müjdeleyen mektubunuz elime geçince kadın-erkek, genç-yaşlı hepimiz için hak ortaya çıktı ve biz de ona inandık." İmam Hasan Askerî (a.s) şöyle buyurdu: "Yeryüzünün hüccetsiz kalmayacağını bilmiyor musun?" [6]

 

Ebu Cafer-i Amri şöyle rivayet eder: "Sahibu’l Emr (Mehdi) doğunca İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurdular: "Ebu Amr’ı çağırın!" Ebu Amr gelince kendisine şöyle buyurdular: "On bin ritil ekmek ve on bin ritil de et al ve Haşim oğulları arasında bölüştür. Şu kadar koyunu da oğlum için akika olarak kes". [7]

 

Bütün bu mütevatir hadislerden, insan İmam Hasan Askeri’nin (a.s) bir oğlu olduğuna yakin etmektedir.

 

İmam-ı Zaman’ı (a.f) Çocukken Bizzat Görenler

Tanınmış birinin çocuğunun olması ve bundan kimsenin haberdar olmaması mümkün müdür? Nasıl olurda 5 yıl yaşamış ama onu hiç kimse tanımamıştır? İmam Hasan Askeri (a.s) Samerra’da yaşamıyor muydu? Evine gelen giden olmuyor muydu? Sadece Osman b. Said’in sözü ile böyle bir şeye inanılır mı?

 

Yukarıdaki sorulara şöyle cevap vermek mümkündür: Baştan beri İmam Hasan Askeri’nin (a.s) çocuğunun gizli tutulması kararlaştırılmıştı. Ama yine de yakınları ve güvenilir insanlar bu çocuğu görmüş ve varlığına şahit olmuşlardı. Örneğin:

1- Sahibu’l Emr’in (a.f) doğumu esnasında orada olan ve olayı tafsilatlı bir şekilde beyan edenlerden biri de İmam Muhammed Taki’nin (a.s) kızı ve İmam Hasan Askeri’nin (a.s) halası olan Hekime Hatun’du. Olayın özeti şudur:

Hekime Hatun şöyle diyor: "Birgün İmam Hasan Askeri’nin evine gittim. Şaban ayının 15. gecesi eve dönmek istediğimde İmam (a.s) bana "Halacığım bu gece bizde kal; zira Allah’ın velisi ve benim vasim bu gece doğacaktır" buyurdu. Ben "Hangi cariyenden" diye sordum. İmam Hasan Askerî "Susen’den" diye buyurdu.

Ben Susen’i yokladım ama onda hamlin (doğumun) alametlerini göremedim. İftar ettikten ve namazımı kıldıktan sonra Susen ile bir odada yattık. Çok geçmeden uyandım ve İmam’ın (a.s) sözlerini düşündüm. Daha sonra gece namazı kılmaya başladım. Susen de uyandı ve gece namazını kıldı. Güneş doğmak üzereydi. Ama doğumdan hiçbir eser yoktu. İmam Hasan’ın (a.s) sözlerinde şüphelenmeye başlamıştım ki odasından bana "Halacığım! Şüphen olmasın ki çocuğumun doğumu yakındır." buyurdu.

İşte bu sırada birden Susen’in halinin değiştiğini gördüm. Ne olduğunu sorunca da "Şiddetli bir sancı duyuyorum" dedi. Ben doğum için gerekli şeyleri hazırladım ve onun ebeliğini kendim üstlendim. Çok geçmeden Allah’ın velisi tertemiz olarak dünyaya geldi.

İmam Hasan Askeri (a.s) "Halacığım! Çocuğumu getir" buyurdu. Çocuğu yanına götürdüm. Onu kucağına aldı; mübarek dilini çocuğun gözlerine sürdü ve hemen gözleri açıldı. Daha sonra mübarek dilini çocuğun ağzına ve kulağına sürdü; eliyle de başını okşadı. Çocuk böylece konuşmaya ve Kur’an okumaya başladı. Sonra çocuğu bana verdi ve "Bunu annesine götür" buyurdu. Çocuğu annesine götürdüm ve eve döndüm. Üçüncü gün yine İmam’ın (a.s) evine gittim ama çocuğu göremedim. Daha sonra İmam’ın (a.s) huzuruna vardım ama orada da çocuğun durumunu sormaktan çekindim. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurdu: "Halacığım! Çocuğum Allah’ın amanında gaybete çekildi. Ben dünyadan göçünce, Şiilerimin ihtilaf ettiğini görünce, güvenilir olanlarına bir oğlum olduğunu haber ver. Ama bunu gizli tutman gerekir; zira oğlum gaybete çekilecektir." [8]

 

2- İmam Hasan Askeri’nin (a.s) hizmetçilerinden Nesim ve Mariye de şöyle rivayet etmişlerdir: "Sahib-ul Emr (a.f) doğunca iki dizleri üzerine oturdu ve parmaklarını göğe doğru kaldırdı. Sonra aksırdı ve "Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun" dedi." [9]

 

3- Hizmetçi Ebu Ganim şöyle der: "İmam Hasan Askeri’nin bir çocuğu oldu ve adını “Muhammed” koydu. Üçüncü gün çocuğu ashabına göstererek şöyle dedi: "Bu çocuğum benden sonra sizin imam ve sahibinizdir. Herkesin beklediği Kâim’dir. Yeryüzü zulümle dolunca o kıyam edecek ve adaleti hâkim kılacaktır." [10]

 

4- Hasan b. Hüseyin Alevi şöyle der: "Samerra’da İmam Hasan Askeri’nin (a.s) huzuruna vararak çocuğunun doğumunu kutladım." [11]

 

5- Abdullah b. Abbas Alevi şöyle der: "Samerra şehrinde İmam Hasan Askeri’nin (a.s) huzuruna vardım ve çocuğunun doğumunu kutladım." [12]

 

6- Hasan b. Münzir: "Günün birinde Hamza b. Ebi’l Fath yanıma gelerek şöyle dedi: Müjdeler olsun ki dün Allah-u Teâlâ, İmam Hasan Askeri’ye (a.s) bir çocuk verdi ama bunu gizli tutmamızı emretti. Adını sordum "Muhammed" dedi." [13]

 

7- Ahmed b. İshak şöyle diyor: "Bir gün İmam Hasan Askeri’nin (a.s) huzuruna vardım. Ondan vasisi hakkında sormak istedim. Ben henüz sorumu sormadan hazret şöyle buyurdu: "Ey Ahmed b. İshak! Allah-u Teâlâ, Adem’i yarattığı günden kıyamete kadar yeryüzünü asla hüccetten mahrum bırakmamış ve bırakmayacaktır da. Onun vasıtasıyla belalar yeryüzünden uzaklaştırılmakta; yağmur yağmakta ve yerin bereketleri zuhur etmektedir." Ben "Ey Resulullah’ın evladı! (Sizden sonra) imam ve vasiniz kimdir?" diye sordum. İmam (a.s) eve girdi ve biraz sonra dolunay gibi nurlu üç yaşındaki bir çocuğu kucağına alarak dışarı çıktı ve şöyle buyurdu: "Ahmed! Eğer sen Allah ve imamlar nezdinde değerli birisi olmasaydın, çocuğumu asla sana göstermezdim! Bil ki, bu çocuğun adı ve künyesi Resulullah’ın (s.a.a) adı ve künyesiyle birdir. Yeryüzünü adaletle dolduracak olan da budur." [14]

 

8- Muaviye b. Hekim, Muhammed b. Eyyüb ve Muhammed b. Osman-i Amri şöyle rivayet etmişlerdir: "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evinde kırk kişi bir araya toplanmıştık. İmam (a.s) çocuğunu göstererek şöyle buyurdu: "Bu imamınız ve benim vasimdir. Benden sonra ona itaat edin ve ihtilafa düşmeyin; yoksa helak olursunuz! Ama şunu da bilin ki bundan sonra onu göremeyeceksiniz!" [15]

 

9- Cafer b. Muhammed b. Malik, Ali b. Bilal, Ahmed b. Hilal, Muhammed b. Muaviye b. Hekim ve Hasan b. Eyyüb’ün de içinde olduğu bir Şii grubun şöyle dediklerini rivayet eder: "Biz İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evinde toplanmıştık ve “İmam’ın (a.s) vasisinin kim olduğunu” sormak istiyorduk. Tam kırk kişiydik. Osman b. Said kalkarak şöyle arz etti: "Ey Resulullah’ın evladı! Biz sizin daha iyi bildiğiniz bir mevzuyu sormaya geldik". İmam (a.s) "Oturunuz" diye buyurdu. Daha sonra yerinden doğrularak "Hiç kimse meclisten ayrılmasın" diye buyurdu. Bir süre sonra geri döndü. Kucağında ay parçası gibi bir çocuk vardı ve şöyle buyurdu: "Bu sizin imamınızdır. Ona itaat edin. Ama artık onu göremeyeceksiniz!" [16]

 

10- Ebu Harun şöyle der: "Sahibu’z-Zaman’ı (a.f) gördüm; yüzü ay parçası gibi nurluydu." [17]

 

11- Yakub şöyle diyor: "Bir gün İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evine gittim. İmam’ın (a.s) sağ tarafında kapısına perde asılan bir oda gördüm. "Mevlam! Sahibu’z-Zaman kimdir?" diye sordum. İmam (a.s) "Perdeyi kenara çek" dedi. Ben perdeyi kaldırınca bir çocuk geldi ve İmam’ın (a.s) dizlerinin üzerine oturdu. Hazret (a.s) "Bu sizin imamınızdır" buyurdular." [18]

 

12- Amr-ı Ehvazi şöyle diyor: İmam Hasan Askeri (a.s) bana çocuğunu göstererek şöyle buyurdu: "Benden sonra oğlum sizin imamınız olacaktır." [19]

 

13- Hadim-i Farisi şöyle diyor: "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evinin önünde idim. Bu sırada evden dışarı bir cariye çıktı ve elinde örtülü bir şey vardı. İmam (a.s) ona "Onu göster!" diye buyurdu. O cariye de güzel bir çocuğu bizlere gösterdi. İmam (a.s) "Bu sizin imamınızdır" buyurdular. Hadım-i Farisi "Artık ondan sonra o çocuğu göremedim" diyor. [20]

 

14- Ebu Nasr Hadım "Sahibu’z-Zaman’ı (a.f) beşikte gördüm" diyor. [21]

 

15- Ebu Ali b. Mutahhar, "İmam Hasan Askeri’nin (a.s) çocuğunu gördüm" diyor. [22]

 

16- Kâmil b. İbrahim de "Sahibu’z-Zaman’ı (a.f) İmam Hasan Askeri’nin (a.f) evinde gördüm. Dört yaşında idi ve yüzü ay parçası gibi nurluydu. Sorumu henüz söylemeden cevapladı" diyor. [23]

 

17- Sa’d b. Abdullah şöyle diyor: "Sahibu’z-Zaman’ı (a.f) gördüm; yüzü ay parçası gibiydi. Babasının dizine oturmuş ve benim sorularımı cevaplıyordu". [24]

 

18- Ebu-l Hasan’ın (a.s) kölesi olan Hamza b. Nasır babasının şöyle söylediğini nakleder: "Sahibu’l Emr (a.f) doğunca, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evindekiler birbirine müjde veriyorlardı. Biraz büyüyünce bana “her gün bir miktar kemikli et almamı” emrettiler ve "Bu, küçük mevlamız içindir" dediler. [25]

 

19- İbrahim b. Muhammed şöyle diyor: "Bir gün valinin korkusundan kaçmak istiyordum. Veda etmek için İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evine gittim. Yanında güzel bir çocuk gördüm "Ey Resulullah’ın evladı! Bu çocuk kimdir?" diye sordum. İmam (a.s) "Benim çocuğum ve vasimdir" buyurdular." [26]

 

Bunlar, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) hizmetçileri, yakınları akrabaları ve ashabının güvenilir olanlarından bir cemaat idiler ki İmam’ın (a.s) çocuğunu görmüş ve varlığına tanık olmuşlardı. Bu insanların tanıklığı ile İmamlar (a.s) ve Hz. Peygamber’den (s.a.a) nakledilen haberleri bir araya getirdiğimizde İmam’ın (a.s) çocuğunun varlığına yakin etmekteyiz.

Ayetullah İbrahim EMİNİ

 

------------

[1]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.275.

[2]- Biharü’l Envar, c.51, s.160.

[3]- Müntahabu’l Eser, s.320, 1. Baskı.

[4]- Biharü’l Envar, c.51, s.161.

[5]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.432.

[6]- Müntahabu’l Eser, s.345.

[7]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.430.

[8]- Gaybet-i Şeyh, s.141-142.

[9]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.292; İsbatü’l Vasiyye, s.197.

[10]- İsbatü’l Hüdad, c.6, s.431.

[11]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.433.

[12]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.20.

[13]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.432.

[14]- Biharü’l Envar, c.52, s.23.

[15]- Bihar-ül Envar, c.52, s.25.

[16]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.311.

[17]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.20.

[18]- İsbatü’l Hüdat, c.6, s.425.

[19]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.16.

[20]- Yenabiü’l Mevedde, Bab: 82.

[21]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.244; İsbatü’l Vasiyye, s.198.

[22]- Yenabiü’l Mevedde, Bab: 82.

[23]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.323; Yenabiü’l Mevedde, Bab: 82.

[24]- Biharü’l Envar, c.52, s.78-86.

[25]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.18; İsbatü’l Vasiyye, s.197.

[26]- İsbatü’l Hüdat, c.7, s.356.

Tarih: 09-02-2024

FACEBOOK YORUM
Yorum