içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İmam Mehdi’nin (a.f) Vasiyette Zikredilmeyişi

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Mehdi’nin (a.f) Vasiyette Zikredilmeyişi

Bazıları “İmam Hasan Askeri (a.s) ölüm döşeğinde işlerini yapması için annesini kendisine vasi karar kıldı ve bu mevzu vaktin kadıları nezdinde de ispat edildi ama asla çocuğunu zikretmedi. Ölümünden sonra da malları annesi ve kardeşleri arasında taksim edildi. [1] Halbuki eğer çocuğu olsaydı, mirastan mahrum olmaması için vasiyette zikrederdi" diyorlar.

 

Onlara şunu hatırlatmak gerekir: İmam Hasan (a.s) zalim hükümdarın baskı ve şerrinden kurtulmak için bilerek oğlunu vasiyetinde gizlemiştir. İmam (a.s) bu çocuğu gizlemeye çok önem verir ve onun ortaya çıkmasından endişe duyarlardı. Hatta bazen en yakın ashabına bile takiye etmek ve olayı ondan gizlemek zorunda kalıyorlardı.

 

İbrahim b. İdris şöyle diyor: İmam Hasan Askeri (a.s) bana bir koyun gönderdi ve "Bu koyunu çocuğum için akika olarak kes ve aile fertlerine yedir" diye buyurdu. Ben de emrine itaat ettim. Ama huzuruna varınca bana "Oğlum dünyadan göçtü" buyurdu. Ama başka bir defasında iki koyunu bir mektupla birlikte bana gönderdi. Bu mektupta şöyle yazıyordu: "Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Bu koyunu İmam’ın (a.f) için akika olarak kes ve akrabalarına yedir". Ben de emrine itaat ettim ve yanına varınca bana bir şey demedi. [2]

 

Hz. Sadık (a.s) da kendi vasiyetinde bu ihtiyat ile amel etti ve beş kişiyi “Abbasi halifesi Mansur’u, Medine valisi Muhammed b. Süleyman’ı, “Abdullah ve Musa” adlı iki oğlu ile Musa’nın annesi Hamide’yi kendine vasi kıldı.

 

İmam (a.s) bu hareketiyle oğlu Musa’yı (a.s) muhtemel tehlikelerden kurtarmıştır. Zira o biliyordu ki halife kimin vasi ve imam olduğunu anlayacak olursa, onu öldürmeye kalkışacaktır. Gerçekten de İmam’ın (a.s) tahmini doğru çıkmış ve halife, imamın vasisinin belirlendiği taktirde öldürülmesini emretmişti.

 

Başkaları Niçin Haberdar Olmadılar?

 

“Birinin bir çocuğu olursa, yakınları, akrabaları, komşuları ve dostları bundan haberdar olur. Hele tanınmış ve muhterem biri ise, çocuğu hakkında asla ihtilafa düşülmez. İmam Hasan Askeri (a.s) gibi Şiiler nezdinde büyük bir makamı olan bir insanın çocuğu olur da insanlar bundan habersiz kalırlar mı? Öyle ki, onun varlığı hakkında bile ihtilafa düşmüşlerdir. Buna inanılır mı?”

 

Bu şekildeki bir soruya şu cevabı vermek gerekir:

Normal bir olay söz konusu olursa, bu iddia doğrudur. Ama İmam (a.s) baştan beri oğlunun doğumunu gizli tutmak istiyordu. Hatta Hz. Peygamber (s.a.a) ve diğer Ehli Beyt İmanları (a.s) da onun hakkında böyle davranıyorlardı. Öyle ki, doğumunun gizliliğini onun alametlerinden saymışlardır. Örneğin, İmam Zeynelabidin (a.s) şöyle buyuruyor: "Bizim Kâim’imizin doğumu insanlara gizli kalacaktır. Onun için "Hiç doğmamış" diyeceklerdir. Ta ki kıyam ettiğinde hiç kimsenin biatı boynunda olmasın." [3]

 

Abdullah b. Eta şöyle diyor: İmam Bakır’a (a.s) "Irak’ta sizin Şiileriniz çoktur. Allah’a andolsun akrabalarınızdan hiç birisinin böyle bir gücü yoktur. O halde niçin kıyam etmiyorsunuz?" dedim. İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Boş sözlere kulak asma. Allah'a andolsun ben Sahibu’l Emr (Emir sahibi Mehdi) değilim”. “O halde Sahibu’l Emr kimdir?" diye sordum. İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Doğumu insanlara gizli kalan birini gözle; sahibiniz odur." [4]

 

“İmam Hasan Askeri (a.s) niçin oğlunun doğumunu insanlardan gizlemiş ve böylece insanlar şüpheye dalıp ihtilafa düşmüşlerdir?” Sorusuna şu cevabı vermek gerekir:

Önceden de dediğimiz gibi “Va’dedilmiş Mehdi” olayı Asr-ı Saadetten beri Müslümanların teveccüh ettiği bir meseleydi. Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) bu hususta buyurdukları ve Ehli Beyt imamlarının (a.s) teyitleri, halk arasında oldukça yaygındı. Zamanın halifeleri de bu olaydan haberdar idiler. Va’dedilmiş Mehdi’nin Hz. Fatıma’nın (a.s) neslinden ve Hz. Hüseyin’in (a.s) soyundan geleceğini biliyorlardı. Zalimlerin hükümetinin onun eliyle yıkılacağını; alemin doğu ve batısına hâkim olacağını ve zalimleri ortadan kaldıracağını duymuşlardı. Bu yüzden Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur etmesinden korkuyor ve dolayısıyla da iktidarlarını muhtemel tehlikelerden uzak tutmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden Haşimoğullarının, özellikle de İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evi hükümetin gizli ve açık adamları tarafından sıkıca gözaltına alınmıştı.

 

Abbasî halifesi Mu’temed, bazı ebe kadınları gizlice görevlendirmişti. Bunlar arada bir Haşimoğulları’nın özellikle de İmam Hasan Askeri’nin (a.s) evine gidiyor ve durumu halifeye bildiriyorlardı. İmam Hasan Askeri’nin (a.s) hastalandığını duyunca yakınlarından bazılarını İmam’ın (a.s) evini gözaltına almakla görevlendirdi. Vefatını duyunca da bazılarını İmam’ın (a.s) evini arayıp çocuğu bulmalarını istedi. Bununla da yetinmeyip, bazı uzman kadınları İmam’ın (a.s) evine göndererek bütün cariyeleri muayene ettirdi ve içlerinde hamile olanları tutuklamalarını emretti. Ebe kadınlar cariyelerden birinden şüphelenmiş ve bunu Halife’ye bildirmişlerdi. Halife o cariyeyi bir hücreye kapattı. Hizmetçi Nahriri’yi onun bakımıyla görevlendirdi; ne var ki bir süre sonra onun hamile olmadığını anlayınca, onu serbest bıraktırdı. İmam Hasan Askeri’nin (a.s) eviyle de iktifa etmeyen Halife, şehirdeki bütün evleri aratmıştır. [5]

 

Görüldüğü gibi İmam Hasan Askeri’nin (a.s) o tehlikeli durumda çocuğunun doğumunu gizlemekten başka çaresi yoktu. Yüce İslam Peygamberi (s.a.a) ve Ehli Beyt İmanları (a.s) da mezkûr durumu tahmin etmiş ve Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumunun gizli tutulması olayını önceden haber vermişlerdi.

 

Tarihte bu olayın başka benzeri de vardır. Örneğin Firavun İsrailoğulların’dan bir çocuğun saltanatını yok edeceğini duymuştu. O da bu tehlikeyi önlemek için birçok insanı hamile kadınları sıkı bir kontrol altında tutmakla görevlendirdi. Doğan çocuk erkek ise, öldürüyor ve kız ise, esir alıyorlardı. Bu şekilde yüzlerce masum çocuğu öldürdüler. Ama bütün bu cinayetlere rağmen amaçlarına ulaşamadılar ve Allah-u Teâlâ Hz. Musa’nın (a.s) annesinin hamilelik ve doğumunu gizli tuttu. Böylece ilahî irade gerçekleşti.

 

İmam Hasan Askeri (a.s) o zor şartlarda dahi insanları hidayete ulaştırmak için güvendiği insanlara çocuğunu göstermiş ve onun dünyaya geldiğini haber vermiş ama aynı zamanda bu olayı gizli tutmalarını ve adını zikretmemelerini de emretmişti.

Ayetullah İbrahim EMİNİ

 

--------------

[1]- Usul-u Kâfi, “Mevludu Ebi Muhammedi’l Hasan b. Ali” babı.

[2]- Biharü’l Envar, c.51, s.22; İsbatü’l Hüdat, c.7, s.78; İsbatü’l Vasiyye, s.198.

[3]- Biharü’l Envar, c.51, s.135.

[4]- Biharü’l Envar, c.51, s.34.

[5]- Usul-u Kâfi, “Mevludu Ebi Muhammedi’l Hasan b. Ali” babı; İrşad-ı Müfid; Tabersi'nin “A'lamu’l Vera” ve “Keşful Gumme” kitabı, “On Birinci İmam” bölümü.

Tarih: 16-02-2024

FACEBOOK YORUM
Yorum