içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

?mamiyye ?îas?’nda ?nsanlar?n ?nanç Bak?m?ndan Tasnifi

?mamiyye ?îas?, insanlar? inanç bak?m?ndan tasnif ederken de çok önemli tespitlerde bulunmu?, ?man ve ?slâm kavramlar?na yüklenen anlamlar?n yan? s?ra, bunlar?n ili?kilerini net biçimde belirlemi?, bu arada “Dâl” diye orijinal bir kavram? gündeme getirmi?tir.

?mamiyye ?îas?’nda ?nsanlar?n ?nanç Bak?m?ndan Tasnifi

 

Bismillahirrahmanirrahim

Ehl-i Beyt mektebinde, insanlar?n “inanç” bak?m?ndan tasnifi ile ilgili hadisleri, iki ana grupta toplamak mümkün:

I. Genel hadisler:

a) ?mam Muhammed el-Bâk?r (a.s) ?öyle buyuruyor: “?slâm be? temel, esas üzerine kurulmu?tur: Salât (namaz), zekât, sovm (oruç), hac ve velâyettir. Dinde, velâyet kadar hiçbir ?ey üzerinde hassasiyet gösterilmemi?tir. Ne var ki, insanlar bunlar?n dördünü al?p birini ihmal etmi?lerdir. ?hmal ettikleri, velâyet konusudur.” [1]

b) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s), iman?n s?n?rlar?n?, bir ba?ka deyimle, iman?n ?artlar?n? ?u ?ekilde tayin ediyor: “?man?n s?n?rlar? (alt?d?r): 1. Allah’tan ba?ka tanr? olmad???na ve Muhammed’in O’nun elçisi oldu?una tan?kl?k edip (kelime-i ?ehadet), Allah kat?ndan gelenleri kabullenmek. 2. Be? namaz? k?lmak. 3. Zekât vermek. 4. Ramazan ay?nda oruç tutmak. 5. Hacca gitmek. 6. Dostlar?m?zla dost ve dü?manlar?m?za dü?man olup, sad?klarla birlikte olmak (tevellâ, teberrâ ve velâyet).” [2]

c) ?mam Muhammed Bak?r (a.s) “?man ile ?slâm’?n birle?ti?i ve ayr??t??? noktalar?” ?öyle belirliyor: “?man, kalpte yerle?ik olan ve o kalbi Allah’a götüren ?eydir. ?man, Allah’a itaat ve O’nun emrine teslimiyet ile, yani pratikle do?rulan?r. ?slâm ise, söz ve pratikle ortaya ç?kan zâhirî durumdur. Ki, bütün toplumlar?n, ?slâmî f?rkalar?n içinde bulundu?u durum da budur. Canlar?n dokunulmazl??? bununla sa?lan?r; miras almalar bu yolla yürürlük kazan?r ve evlilikler bu sayede câiz hâle gelir. ?slâmî f?rkalar, namaz, zekât, oruç ve hacc?n me?ruiyeti konusunda ittifak etmi?ler ve böylece küfür dairesinden ç?k?p imana nispet edilmi?lerdir. ?slâm imandan ayr? dü?ünülebilir; lâkin iman ?slâm’dan ayr? dü?ünülemez. Ama ikisi söz ve pratikte birle?irler. Aynen Kâbe ile Mescid-i Harâm gibi. Bilindi?i gibi Kâbe mescidin içindedir; ancak mescit Kâbe’nin içinde de?ildir…” [3]

d) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s) ?öyle buyuruyor: “?slâm öyle bir ?eydir ki, ki?inin kan?, can? bu sayede dokunulmazl?k kazan?r. Emanetler onunla eda edilir; ?rz ve namus bu yolla helâl olur. Ne var ki sevap, imana kar??l?k verilir.” [4]

e) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s), kendisine yöneltilen bir soru üzerine, iman ile ?slâm’?n fark?n? ?u ?ekilde izah ediyor: “?man, ku?kusuz ?slâm’dan ayr? dü?ünülemez. Lâkin ?slâm imandan ayr? dü?ünülebilir. ?slâm, Allah’tan ba?ka tanr? olmad???na ?ehadet (tan?kl?k) ve Allah’?n elçisini (s.a.a) (dil ile) tasdik etmekten ibarettir. Bununla canlar dokunulmaz olur; evlilikler ve miras almalar bu yolla yürürlük kazan?r. Müslüman toplumlar?n içinde bulundu?u zahirî durum budur. ?man ise, hidâyettir; kalplerde yer eden teslimiyetin (?slâm’?n) ve bu teslimiyetle birlikte ortaya ç?kan prati?in ad?d?r.

Neticede iman, derece itibariyle ?slâm’dan daha üstündür. Zira iman, ku?kusuz d??ar?daki ?slâm’dan ayr? dü?ünülemez. Lâkin ?slâm içerideki imandan ayr? dü?ünülebilir. Bu ikisi söz ve pratikte birle?seler de durum böyledir.” [5]

f) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s), benzer bir rivayette “?man ile ?slâm” aras?ndaki ili?kiyi ?öyle aç?kl?yor: “?man, ku?kusuz ?slâm’dan ayr? dü?ünülemez. Lâkin ?slâm imandan ayr? dü?ünülebilir. ?öyle ki iman, kalpte yerle?ik olan ?eydir. ?slâm ise, evliliklere, miras almaya ve canlar?n dokunulmazl???na sebep olan zahirî bir durumdur. O nedenle ?man ?slâm’dan ayr?lmaz; lâkin ?slâm imandan ayr?labilir.” [6]

“Usûl-u Kâfî” kitab?nda bu mealde daha pek çok hadis bulunuyor. [7]

g) Bir ki?i ?mam Cafer-i Sad?k’a (a.s) “?slâm ile iman?n fark?n?” sorar. ?mam (a.s) da ona ?u cevab? verir: “?slâm, Allah’tan ba?ka tanr? olmad???na ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi oldu?una tan?kl?k etmek (kelime-i ?ehadet getirmek), namaz k?lmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan ay?nda oruç tutmak gibi, insanlar?n zahirî (görünürdeki) durumundan ibarettir. ?slâm budur. ?man ise, bütün bunlar?n yan? s?ra, ?u imamet i?ini de tan?maktan ibarettir. Bunlar? kabul eden, ancak ?u imamet i?ini bilip tan?mayan kimseler de Müslüman’d?r. Ama ne var ki, öyleleri dâl’dir (biçaredir).” [8]

II. Özel hadisler:

a) “Ali’nin soyundan gelsin ya da gelmesin; kim bizim gibi dü?ünürse onu severiz. Ali’nin soyundan gelsin ya da gelmesin; kim de bizim gibi dü?ünmezse, ondan da teberrî ederiz” diyen Zürare’ye, ?mam Muhammed Bak?r (a.s) ?öyle cevap verir: “Allah’?n sözü, senin sözünden daha do?rudur, ey Zürare! ?ayet dedi?in gibiyse, o vakit, Allah’?n “Erkekler, kad?nlar ve çocuklardan hiçbir çareye gücü yetmeyen ve bir yol bulamayan mustazaflar hâriç” buyurdu?u kimseler [9] nerede? Allah’?n hükmüne havale edilenler [10] nerede? Salih bir amel ile kötü olan di?er bir ameli birbirine kar??t?ranlar [11] nerede? A’râf sâhipleri [12] nerede? Müellefe-i Kulûb [13] nerede?...”

?mam Bak?r (a.s) sonunda ?öyle buyurdu: “Ey Zürare! Çaresizleri cennete sokmak, Allah üzerine bir hakt?r.” [14] [15]

b) ?mam Cafer Sad?k (a.s) da, insanlar? inanç itibariyle alt? s?n?fa ay?rd?ktan sonra, hepsinin üç grupta toplanabilece?ini belirtiyor: “1. ?man ehli, 2. Küfür ehli ve 3. Dalâlet ehli. Bunlardan ?man ehline cennetin, küfür ehline de cehennemin vaat edildi?ini haber veriyor. Dalâlet ehlinin ise, müstazaflardan, durumu Allah’a havale edilenlerden, Salih amel ile kötü ameli birbirine kar??t?ranlardan ve A’raf ehlinden ibaret oldu?unu belirtiyor.” [16]

c) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s) “Dalâlet ehli” olarak bilinen “çaresizler” hakk?nda ?öyle buyuruyor: “Çaresizleri cennete sokmak, Allah üzerine bir hakt?r.” [17]

d) ?mam Cafer-i Sad?k (a.s) imameti kabul ya da inkâr hususunda ?öyle buyuruyor: “Bizi tan?yanlar mümin ve inkâr edenler kâfir olur. Bizi tan?mad??? gibi, inkâr da etmeyen ki?iler ise, Allah’?n kendilerine farz k?ld???, zaten gerekli olan ‘bize itaat’ yoluna dönene dek çaresiz say?l?rlar. ?ayet biri çaresizken ölürse, Allah ona diledi?ini yapar.” [18]

e) ?mam Ali Naki (a.s), On iki imamdan birinin mübarek kabri ba??nda nas?l dua edilmesi gerekti?ini soran birisine, ?öyle dua etmesini talim buyuruyor: “… Sizi sevenler mutlu ve dü?manl?k yapanlar helâk olur. Size inad?na kar?? ç?kanlar kaybeder; sizden ayr? dü?enler çaresiz kal?r. Size tutunanlar kazan?r; size s???nanlar emniyete kavu?ur. Sizi tasdik eden herkes selâmet ve size sar?lanlar hidâyet bulur…” [19]

f) ?mam Hasan Müçteba (a.s) ?öyle buyuruyor: “Ku?kusuz insanlar üç gruptur:

1. Müminler: Onlar bizim hakk?m?z? bilip bize teslim ederler ve bize uyarlar. Öyleleri kurtulu?a ermi?tir. Onlar, Allah’? seven velî kullard?r.

2. Nâs?bîler. Onlar bize dü?manl?k besleyip bizden teberrî ederler. Bize lanet edip kanlar?m?z? helâl görürler. Hakk?m?z? bilerek inkâr edip, bizden teberrî ederek (uzak durarak) Allah’a yakla?maya çal???rlar. Bunlar kâfir ve mü?riktir. Üstelik onlar, ellerinde kesin bir bilgi olmadan küfür ve ?irke dü?mü?lerdir. T?pk? ellerinde kesin bir bilgi olmadan, garezine Allah’a sövenler gibi! Yine kesin bir bilgiye dayanmadan Allah’a ?irk ko?anlar gibi.

3. Bu ikisinin d???nda birileri daha vard?r ki, onlar ihtilafl? konulardan uzak dururlar. ?çinden ç?kamad?klar? konular?, bizleri sevmekle beraber, Allah’a havale ederler. Bize uymamakla birlikte, dü?manl?k da beslemezler. Onlar bizim hakk?m?z? bilmeyen kimselerdir. Bizler, Allah’?n böyle kimseleri ba???lay?p cennete koyaca??n? ümit ediyoruz. Bunlar da zay?f (müstazaf) Müslümanlard?r.” [20]

 

-------------

[1]- el-Berkî, Kitâbu’l-Mehâsin, c.1, s.286; Küleynî, el-Kâfî, c.2, s.18; c.4, s.62; Hurr-ü Âmilî, Vesâilü’?-?îa, c.1, s.17-19.

[2]- Kuleynî, el-Kâfi, c.2, s.18; Hurr-ü Âmilî, el-Vesâil, c.1, s.17.

[3]- Kuleynî, el-Kâfi, c.2, s.26; Berkî, el-Mehasin, c.1, s.285.

[4]- Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.24, 25; el-Berkî, el-Mehâsin, c.1, 285; Hurr-ü Âmilî, c.20, s.556.

[5]- el-Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.25.

[6]- el-Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.26; el-Berkî, el-Mehâsin, c.1, s.285 ayn? hadisi ?mam Muhammed el-Bak?r’dan (a.s) da rivayet etmektedir.

[7]- Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.25-27.

[8]- Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.24-25.

[9]- Nisâ, 98.

[10]- Tevbe,106.

[11]- Tevbe,102.

[12]- A’râf, 46-47.

[13]- Tevbe, 60.

[14]- Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.382-383; Kuleynî, c.2, s.402-403.

[15]- Kufeli olan Zürare b. A’yen, hem ?mam Muhammed Bak?r, hem ?mam Cafer-i Sad?k ve hem de ?mam Mûsâ Kâz?m (a.s) hazretlerinin seçkin ashab?ndan birisidir. Karde?leri Humrân, Bükeyr, Abdü’l A’lâ ve Abdülmelik de me?hur Ehl-i Beyt dostlar?ndand?r.

Zürâre, ?îa’n?n en sayg?n, hadis, f?k?h ve kelâm âlimlerinden birisi. Onun sika (do?ru sözlü, dürüst ve güvenilir) bir ki?i oldu?u konusunda, bütün ?îa ricâl âlimleri ittifak hâlindedir. bk: Ke??î, er-Ricâl, s. 345-383, 507; Necâ?î, er-Ricâl, s. 175; Ebû Cafer Tûsî, er-Ricâl, s.350; Allâme Hillî, el-Hulâsa fir-Ricâl, s.76; ?eyh Hasan (?ehîd-i Sânî’nin o?lu), et-Tahrîru’t-Tâvûsî: s.225; Muhakk?k et-Tefri?î, Naqdü’r-Ricâl, c.2, s.254; Seyyid Ebu’l-Kas?m Hoî, Mu’cemü Ricâli’l-Hadîs: c.8, s.225.

[16]- Kuleynî, el-Kâfî, c.2, s.381-382.

[17]- Ebû Cafer Tûsî, el-?aybe, s.460; Meclisî, Bihâru’l-Envâr, c.5, s.290.

[18]- Kuleynî, el-Kâfî, c.1, s.187.

[19]- ?eyh Saduk, el-Fakîh: c.2, s.372; ?eyh Tûsî, Tehzîb, c.6, s.98.

[20]- Tabresî, el-?hticac, c.2, s.7-8; ?eyh Necefî, el-Cevâhir, c12, s.91-92; Meclisî, el-Bihâr, c.33, s.271-272; c.44, s.101.

Tarih: 22-03-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum