?mamiyye ?ia’s?, ?mamete ?nanmayan Herkesi Tekfir Etmez
?mamiyye ?ia’s?n?n tarih boyunca maruz kald??? iftiralardan belki en büyü?ü, kendileri gibi dü?ünmeyen, imamet inanc?n? benimsemeyen di?er bütün Müslümanlar? tekfir etti?i iddias?d?r.
Bismillahirrahmanirrahim
Bu tür iddialar?n, ?ayet maksatl? de?ilse, cehaletten, mektebi tan?mamaktan kaynakland???n? görece?iz.
Konuyla ilgili hadisler
a) Allah’?n Resulü (s.a.a) Hz. Ali’yi (a.s) imamet makam?na atad?ktan sonra ?öyle buyurdu: “Bir kimse onu bilmez, buna ra?men dü?manl?k ederse, o mü?riktir. Bilmez, ama dü?manl?k da etmez, onun dü?man?na sevgi beslemezse; o sadece cahildir, mü?rik de?ildir.” [1]
b) Allah’?n Resulü (s.a.a) Hz. Ali’yi (a.s) imamet makam?na atad?ktan sonra ?öyle buyurdu: “?üphesiz ki Allah, kendisiyle kullar? aras?na alem (etraf?nda toplan?lacak bayrak) olarak Ali’yi (a.s) dikivermi?tir. Onu tan?yan Mü’min, inkâr eden kâfir olur. Bilmeyenler ise dâl (= çaresiz) say?l?r. Kim de onunla bir ba?kas?n? denk tutarsa, mü?rik olur. Ona sevgi besleyerek gelenler cennete, dü?manl?kla gelenlerse cehenneme girerler!” [2]
c) On iki imamlar?n be?incisi olan ?mam Muhammed el-Bâk?r (a.s) bu konuda ?öyle buyuruyor: “?üphesiz ki Allah, kendisiyle kullar? aras?na alem (etraf?nda toplan?lacak bayrak) olarak Ali’yi (a.s) dikivermi?tir. Onu tan?yan Mü’min, inkâr eden kâfir olur. Bilmeyenler ise dâl (= çaresiz) say?l?r. Kim de onun kar??s?na bir ba?kas?n? dikerse, mü?rik olur. Ona sevgi besleyerek gelenler cennete, dü?manl?kla gelenlerse cehenneme girerler!” [3]
d) Yine ?mam Muhammed el-Bâk?r (a.s) ?öyle buyuruyor: “Ali (a.s), ?üphesiz Allah’?n açt??? bir kap?d?r. O kap?dan giren Mü’min, ç?kan kâfir olur. Girmedi?i gibi ç?kmayanlarsa, Allah’?n “Onlara ben karar verece?im” dedi?i tabakadan say?l?r.” [4]
e) ?mam Ca’fer es-Sad?k (a.s) da ?öyle buyuruyor: “?üphesiz ki Allah Teâlâ, kendisiyle kullar? aras?na alem (etraf?nda toplan?lacak bayrak) olarak Ali’yi (a.s) dikivermi?tir. Onun d???nda bir ba?ka bayrak yoktur. ?imdi, onun velâyetini kabul eden Mü’min, inad?na kar?? ç?kan kâfir olur. Bilmeyenlerse dâl (= çaresiz) say?l?r. Kim de onun kar??s?na bir ba?kas?n? dikerse, mü?rik olur. Ona sevgi besleyerek gelenler cennete, dü?manl?kla gelenlerse cehenneme girerler!” [5]
El-Ke??î ise, yine ?mam Ca’fer es-Sad?k (a.s) hazretlerinden ?öyle bir rivayet aktar?yor: “Gerçekten Ali, öyle bir imamd?r ki; Allah ona itaati farz k?lm??t?r: Onu tan?yanlar Mü’min, bilmeyenler dâl (= çâresiz) olur. Reddedenler ise kâfir say?l?r.” [6]
f) Yine ?mam Ca’fer es-Sad?k (a.s) ?öyle buyuruyor: “Bizi tan?yan Mü’min, inkâr eden kâfir olur. Bizi tan?mad??? gibi, inkâr da etmeyen ise; Allah’?n kendilerine farz k?ld???, zaten gerekli olan ‘bize itaat’ yoluna dönene dek dâl (= çaresiz) say?l?r. ?ayet biri çaresizken ölürse, Allah ona diledi?ini yapar.” [7]
g) ?mam Mûsâ el-Kâz?m (a.s) ise, ?öyle buyuruyor: “Ali (a.s), ?üphesiz hidâyet kap?lar?ndan bir kap?d?r: Ali’nin kap?s?ndan giren Mü’min, ç?kan kâfir olur. Girmedi?i gibi ç?kmayanlar ise, Allah’?n dilemesine kalm?? tabakadan say?l?r.” [8]
h) ?mam Ali R?za (a.s) ise, ?öyle buyuruyor: “Ali (a.s), ?üphesiz cennet kap?lar?ndan bir kap?d?r: Onun kap?s?ndan giren Mü’min, ç?kan kâfir olur. Girmedi?i gibi ç?kmayanlar ise, Allah’?n dilemesine kalm?? tabakadan say?l?r.” [9]
De?erlendirme
1. Mü’minlerin Emîri Hz. Ali (a.s) ilâhî bir talimat sonucu, Allah Resulü (s.a.a) taraf?ndan bu ümmetin ba??na getirilmi?, imamet ve rehberiyet makam?na atanm??t?r.
2. Mü’minlerin Emiri Hz. Ali (a.s), insanlar?n etraf?nda toplanmalar?n? sa?lamak üzere, Allah taraf?ndan yeryüzüne dikilmi? bir alem, bir bayrak mesabesindedir. Bu durumun kimi rivayetlerde kap?ya te?bih edilmesi, sonuç itibariyle ayn?d?r.
Dolay?s?yla, kurtulu?a ermek isteyen ki?iler, o bayra??n alt?nda toplanacaklar ve cennete girmeyi arzulayan Mü’minler, o kap?dan gireceklerdir; girmeleri gerekir. Hz. Ali (a.s) ve genel anlamda Ehl-i Beyt d???nda, alt?nda toplan?labilecek bir ba?ka bayrak ya da cennete götüren ba?ka bir kap? yoktur.
3. Bilinçli bir tercih sonucu, kendi iradesiyle Hz. Ali’nin (a.s) imametini kabul edenler Mü’min, inkâr edip inad?na kar?? ç?kanlar ise, kâfirdir. Buradaki kâfir ile, Hz. Ali’nin (a.s) kar??s?na bir ba?kas?n? diken mü?rikler, birbirlerinden çok da farkl? de?ildir. Bundan kas?t ise, hem Ali’nin (a.s) ve hem de ötekilerin imamet ve hilâfetini me?ru sayanlard?r. T?pk? Allah’?n yan? s?ra ba?ka tanr?lar?n da oldu?una inananlar gibi. O Allah’a ?irk ko?mak ve bu ise, imamet makam?na ?irk ko?makt?r.
Hz. Ali’nin (a.s) Allah’?n Elçisi (s.a.a) taraf?ndan imamet makam?na atand???na inanan bir Mü’min için, bundan tabii bir durum olamaz. Aksi halde bu, bir peygamber ile onun kar??s?na dikilen dü?man?n? birlikte, ayn? kalple sevmeye benzer. Ne tuhaf bir durum de?il mi?!
4. ?nanmad??? gibi inkâr da etmeyen, konunun önemini idrak etmekten bile aciz olan kimseler ise “dâl” kategorisine girerler. Yani çaresiz, ?a?k?n, yolunu kaybetmi?, ne edece?ini bilemeyen “müstaz’af”lard?r.
5. Hz. Ali’nin (a.s) ümmet üzerindeki velâyet hakk?n? kabul edip inanan Mü’minler cennete, inad?na, göz göre göre inkâr eden kâfirler ise, cehenneme gideceklerdir. Dâl, bir di?er ad?yla müstaz’af grubuna giren gariban kullar ise, Allah’?n dilemesine kalm??t?r. Beklenen ve umulan o ki, sonunda Allah onlara da rahmet ve ma?firet kap?s?n? açacak, cennetine koyuverecektir.
?mam Ca’fer es-Sâd?k’?n (a.s) has ö?rencilerinden Zürâre’nin anlatt?klar?na göre, birisi ?mam Ca’fer’e (a.s) “Kim iyilikle gelirse ona on kat? var!” [10] ayetini hat?rlatarak, ona “bu durumun imameti kabul etmeyenler için de geçerli olup olmad???n?” soruyor. Hz. ?mam (a.s) “Hay?r! Bu durum sadece Mü’minler için geçerli” buyuruyor. Bunun üzerine orada oturmakta olan Zürâre, “Orucunu tutan, namazlar?n? k?lan, haramlardan sak?nan, güzel ahlâkl? ama imam? tan?mad??? gibi, dü?manl?k da etmeyen kimseler ne olacak?” deyince, ?mam (a.s) “Ku?kusuz, Allah öyle kimseleri rahmetiyle cennete koyacakt?r” buyurarak sözünü bitirdi. [11]
6. Ehl-i Beyt yolunda, Hz. Ali’nin (a.s) imametini kabul etmeyenler mutlak surette tekfir edilmez. Bunun ko?ullar?n? yukar?da belirttik. Yani tekfir için, bilinçli bir tercih, kendi iradesiyle karar vermek gerekir. Daha aç?k bir ifadeyle, imameti kabul etmemek “inad?na” ve “göz göre göre” olmad?kça, tekfiri gerektiren bir durum de?ildir.
Yukar?daki hadislerde, cehalet ve ?a?k?nl???ndan kaynaklanan sebeplerle, Hz. Ali’nin imametini kabul etmeyen kimselerin “Mü’min” ya da “kâfir” kategorisine girmemekle birlikte, öylelerinin “müstaz’aflar” olarak cennete girecekleri aç?k bir dille ifade edilmi?tir.
On iki imamlar?n be?incisi olan ?mam Muhammed el-Bâk?r (a.s), Sakîfe’de Halife Ebubekir’e biat edenlerin durumlar?yla ilgili yapt??? bir konu?mas?nda ?öyle buyuruyor: “O gün suçu sadece kendileri irtikap edenler helâk olmu?tur. O suçu bizzat kendisi i?lemeyen ve bilmeksizin toplumun gitti?i yoldan giden; bu arada Emîrü’l-Mü’minîn’e (a.s) dü?manl?k etmeyen kimselere gelince; bu durum onlar? asla kâfir yapmaz ve ?slâm dairesinden ç?karmaz.” [12]
Hadis, esasen küfür olan bir davran???, bilinçsizce, salt “sürü” psikolojisiyle i?leyen ki?inin kâfir olamayaca??n? apaç?k gözler önüne sermektedir. Kâfir olabilmesi için, “küfür” nitelikli o davran??? kendi irade ve tercihiyle i?lemesi, bunu bilerek, inad?na yapmas? gerekir.
Bu hadis-i ?erîf sayesinde, ?mamiyye ?ia’s?na at?lan bir çamur daha kendili?inden yere dü?üvermekte, hakikat apaç?k ortaya ç?kmaktad?r. ?öyle ki: Ehl-i Beyt mektebi (?mamiyye ?ia’s?), yüzy?llard?r sahabenin tamam?n? tekfir etmekle suçlanm??t?r; hâlâ da suçlanmaktad?r. Oldu bitti, hep “çamur atma” siyasetiyle beslenen kimi çevreler, Ehl-i Sünnet hadis kaynaklar?nda yer alan onlarca sahih hadisi görmezden gelerek, yine de iftira kampanyalar?n? sürdürmü?lerdir. Oysa, bu yakla??m?n Ehl-i Beyt (?mamiyye ?ia’s?) mektebiyle yak?ndan uzaktan hiçbir ilgisi yoktur. Do?rusu, bu konuda ?ia hadis külliyat?nda, “üç be? ki?i” d???nda herkesin küfre dü?tü?üne ili?kin baz? rivayetler [13] yok de?il.
Ancak:
Evvelâ, bu hadisler, Ehl-i Sünnet hadis külliyat?nda, tevatüre varan, gayet sa?lam yollardan rivayet edilen “irtidat hadisleri” [14] ile birebir örtü?mektedir. Dolay?s?yla, sadece Buhârî ile Müslim’de [15], tam on sahabî [16] kanal?yla rivayet edilen o hadislere getirilen izahlar / kurtarma operasyonlar?, bu hadisler için de neden geçerli olmas?n?!
?kincisi, söz konusu hadislerin ço?u, rivayet teknikleri aç?s?ndan zaten ?aibelidir.
Üçüncüsü, bu hadisler, buradaki Sakife hadisi dâhil, daha pek çok sahih hadislere [17] ayk?r?d?r.
Dördüncüsü, ?ia’n?n, bu rivayetlere dayanarak, üç be? ki?i d???nda bütün sahabeyi tekfir etti?i görülmü? de?ildir. Bu da gösteriyor ki; ?ia âlimleri bu hadislerin gere?iyle asla amel etmemi?lerdir. O bak?mdan, bu tarz hadisler, amelen “metrûk” kabilinden rivayetlerdir.
Son olarak, Ehl-i Beyt âlimleri, buradaki “irtidat” sözcü?ünü “dinden ç?kmak” olarak anlamam??lard?r. Bu manada irtidat eden sahabe say?s? oldukça azd?r. Maksat ?slâm’?n yükledi?i temel sorumluluklara duyars?z kalmak, Allah ve Resulü’ne verilen ahitleri bozmak, dinden olmayan ?eyleri dine sokmak ve bilhassa Hz. Peygamber’in (s.a.a) imamet vb. konularda siyasi talimatlar?n? kulak ard? etmektir. III. Muallim olarak bilinen Mîr Dâmâd Muhammed Bak?r el- Hüseynî [18], ?mam Humeynî [19] ve Üstat Ca’fer Sübhânî [20] olaya bu ?ekilde yakla?an ?ia âlimlerinden sadece birkaç?.
Sözün özü, ?mamiyye ?ia’s?, o gün Ali’yi b?rak?p Ebubekir’e bîat eden sahabenin hepsini tekfir etmez. Onlardan sadece, Hz. Peygamber’in (s.a.a) Gadir-i Hum günü, Ali’yi kendisinden sonra “imamet” makam?na atama talimat?n? duyup anlayan ve buna ra?men, inad?na inkâr yolunu seçenleri tekfir eder. Bunlar?n say?s?, öyle san?ld??? gibi, çok de?ildir. Yoksa, o gün “sürü” psikolojisiyle hareket ederek Halife’ye biat eden, belki Sakife’de olup bitenleri idrak bile edemeyen sahabeyi tekfir etmek, asla Ehl-i Beyt’in yolu de?ildir. [21]
----------
[1]- ?eyh Sadûk, Kemâlü’d-Dîn: II, 413~414.
[2]- et-Tûsî, el-Emâlî: s.487.
[3]- el-Kuleynî, el-Kâfi: I, 437, II, 388~389; el-Hurr el-Âmilî, Vesâilü’?-?îa: XXVIII, 353~354.
[4]- el-Kuleynî, el-Kâfi: I, 437; el-Hurr, el-Vesâil: XXVIII, 354; Muhaddis en-Nûrî, Müstedrekü’l-Vesâil: XVIII, 173.
[5]- et-Tûsî, el-Emâlî: s.410.
[6]- el-Ke??î, er-Ricâl: s.722~723.
[7]- el-Kuleynî, el-Kâfi: I, 187; el-Hurr el-Âmilî, el-Vesâil: XXVIII, 352.
[8]- el-Kuleynî, II, 388; el-Hurr el-Âmilî, XXVIII, 354.
[9]- el-Kuleynî, el-Kâfi: II, 389; el-Hurr el-Âmilî, el-Vesâil: XXVIII, 354.
[10]- En’âm,160.
[11]- el-Berkî, el-Mehasin: I, 158; el-Meclisî, el-Bihâr: XXVII, 183, LXIX, 162; et-Tabâtabâî, VII, 392.
[12]- el-Küleynî, el-Kâfi: VIII, 246 [= er-Ravza] = ?snad? sahih bir hadis.
[13]- bk. Çuhac?o?lu, Sahabenin Adâleti ve Ebû Hüreyre: s. 221~222.
[14]- Rivayete göre Hz. Peygamber’e (s.a.a) bir gün cennet ve cehennemden manzaralar gösterilir. Kendisi “Kevser” havuzu ba??nda sevenlerini beklemektedir... Tam o s?rada, oldukça kalabal?k bir grubun cehenneme sevk edildi?ini görür. Onlar? hemen tan?yan Hz. Peygamber (s.a.a): “Allah’?m! Onlar benim ashab?m!” diyerek tela?a kap?l?nca, görevli melek kendisine ?u cevab? verir: “Evet, ama onlar?n senden sonra neler ihdâs ettiklerini (= dinden olmayan nice ?eyleri dine soktuklar?n?) bilmiyorsun sen!” hadisi, sahabeden tam yirmi ki?i rivayet ediyor.
Hadislere “irtidat hadisleri” denmesinin sebebi, sahabeden birço?unun Hz. Peygamber’den (s.a.a) hemen sonra irtidat edece?ine apaç?k yer vermesindendir. “?rtidat hadisleri” hakk?nda detayl? bilgi için bk. Çuhac?o?lu, Sahabenin Adâleti ve Ebû Hüreyre: s. 188~193.
[15]- Buhârî, es-Sahih: Enbiya, 11, 49, Me?âzî, 37, tef. Mâide, 14, tef. Enbiya, 1, rikâk, 45, 53, Fiten, 1; Müslim, es-Sahih: Taharet, 37, 39, Salât, 53, Fezâil, 26-29, 32, 40, Cennet, 58.
[16]- Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. Abbâs, Enes b. Mâlik, Huzeyfe b. Yemân, Ebû Saîd el-Hudrî, Ebû Hüreyre, Berâ b. Âzib, Ümmü Seleme, Ai?e ve Esmâ binti Ebubekir.
[17]- Söz konusu hadisleri görmek için bk. Çuhac?o?lu, Sahabenin Adâleti ve Ebû Hüreyre: s. 224~225.
[18]- ?erhu Ricâli’l-Ke??î: s.48, 51.
[19]- Kitâbu’t-Tahare: III, 329~330.
[20]- el-Milel ven-Nihal: VI, 406~412.
[21]- Bu konuda ayr?nt?l? bilgi için bk. Çuhac?o?lu, Sahabenin Adâleti ve Ebû Hüreyre: s.215~226.
Tarih: 23-12-2023