içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

?nsan? Hayrete Dü?üren Kitap - 3

Bismillahirrahmanirrahim

?nsan? Hayrete Dü?üren Kitap - 3

?aheserler

Her milletin kendi fertleri aras?nda az veya çok birtak?m edebî eserleri vard?r ki, bu eserlerden baz?lar? ?aheser say?l?r. Geçmi?teki Yunan ve ba?ka uygarl?klar?n baz? ?aheserleri ve yeni ça?da ?talya, ?ngiltere, Fransa ve ba?ka ülkelerdeki baz? edebiyat harikalar? üzerinde de?erlendirme yapmay?, onlar hakk?nda yarg?da bulunmay?, o edebiyatlar hakk?nda uzmanl?k derecesinde bilgi sahibi olan ve bu alanda yarg?da bulunma gücüne sahip olanlara b?rakal?m. Sözümüzü Arapça ve Farsça'da var olan ve az çok anlayabilece?imiz de?erli ?aheserlerle s?n?rl? tutal?m.

Elbette Arap ve Fars edebiyat? ?aheserleri hakk?nda do?ru bir hüküm verebilmek, bu dillerdeki edebiyatç?lara aittir; ancak bu eserlerden her birinin bütün aç?lardan de?il, sadece belli bir alanda ?aheser oldu?u kesindir. Ba?ka bir ifadeyle: Bu eserlerin her birinin yarat?c?s? sadece belli bir alanda sanat güçlerini ortaya koyabilmi?lerdir; gerçek sanat yetenekleri belli ve s?n?rl? bir alanda filizlenmi?; bu çerçeveyi a?t?klar?nda, sahalar? d???nda sanat gösterisi yapmak istediklerinde, tepetakla yere yuvarlanm??lard?r.

Fars edebiyat?nda birçok edebî ?aheser vard?r. ?rfanî gazelde, normal gazelde, ö?üt ve nasihatte, ruhî ve irfanî temsillerde, hamaset, yi?itlik, kaside ve di?er alanlarda harika eserler vard?r. Fakat bilindi?i üzere dünyaca me?hur ?airlerimizden hiçbirinin ?iirinin her dal?nda ?aheser verdi?ini kimse söyleyemez.

Haf?z'?n sanat ve ?öhreti irfan gazelinde; Sadi'ninki ö?üt, nasihat ve normal gazelde; Firdevsi'ninki hamaset ve yi?itlikte; Mevlana'n?nki temsil, benzetme ve manevî inceliklerde; Hayyam'?nki felsefî karamsarl?klarda ve Nizamî'nin ?iirdeki sanat gücü ise, ba?ka bir daldad?r. Bu yüzden bunlar? birbiriyle mukayese edip aralar?ndan birini tercih edemeyiz. Bunlar hakk?nda söyleyebilece?imiz tek ?ey her birinin kendi dal?nda üstün oldu?udur. Bazen bu dâhilerin her biri uzman oldu?u kendi dal?ndan ç?kt???nda iki sözü aras?nda apaç?k bir ayr?l?k ortaya ç?km??t?r.

Hz. Ali'ye (a.s) "Araplar aras?nda ?airlerin en üstünü kimdir?" diye soruldu?unda, o hazretin cevap veri?i Nehc'ül-Belâ?a'da ?öyle geçer:

"Bu ?airlerin hepsi ayn? meydanda at ko?turmad?klar? için hangisinin daha üstün oldu?u bilinemez."

Sonra ?öyle devam etti:

"Ama insan illa da görü? belirtmek zorunda kal?rsa, o zalimlerin padi?ah?n?n (?mreu’l-Kays'?n) ötekilerden üstün oldu?unu söylemek gerekir." [1] 

?bn-i Ebi'l-Hadid, ?erh-i Nehcü’l-Belâ?a'da yukar?daki cümlenin alt?nda senediyle birlikte ?öyle bir hikâye nakleder:

"Ali (a.s) Ramazan ay?nda her ak?am halk? iftara davet eder. Onlara et ikram eder, fakat kendisi o yemekten yemezdi. Yemekten sonra da onlar için bir hutbe okuyup nasihatte bulunurdu. Bir ak?am davetliler yemekte, geçmi? ?airler hakk?nda bahse giri?tiler. Ali (a.s) yemekten sonra yapt??? konu?mada bir ara ?öyle dedi: 'Sizlerin i?lerinizin ölçüsü dindir ve sizleri koruyacak ?ey takvad?r. Edep sizin süsünüzdür; hilim ve sab?r ise, haysiyetinizin hisar?d?r.' Sonra orada bulunan ve ?airler hakk?ndaki konu?maya kat?lan Ebu Esved-i Düelî'ye dönerek ?öyle buyurdu: 'Söyle bakay?m, ?airlerin en üstünü kim oldu?u hakk?nda senin görü?ün nedir?!' Ebu Esved, Ebu Davud Eyadi'den bir ?iir okuduktan sonra, 'Bence bu adam bütün ?airlerden üstündür' dedi. Bunun üzerine Ali (a.s), 'Yan?ld?n; o de?il' buyurdu.

Oradakiler Ali'nin (a.s), daha önce kendi aralar?nda tart??t?klar? konuda görü? belirtmeye istekli oldu?unu görünce, hep bir a??zdan, 'O hâlde siz görü?ünüzü belirtin ey müminlerin emiri! ?airlerin en üstününün kim oldu?unu siz söyleyin' dediler.

Bunun üzerine Ali (a.s) ?öyle buyurdu: 'Bu konuda yarg?da bulunmak do?ru olmaz; çünkü bir ?iir yar??mas?nda e?er onlar?n hepsi ayn? do?rultuda hareket etmi? olsalard?, haklar?nda hakemlik edilebilir ve kazanan tan?t?labilirdi. ?lla da görü? belirtilmesi gerekirse, bir adam?n ki?isel e?ilimi etkisinde kalarak veya korku ve çekinmeden dolay? de?il de s?rf kendi hayal gücü ve ?iir zevkiyle ?iir besteleyen kimse di?erlerinden üstündür, derim'. Oradakiler, 'Ey müminlerin emiri! O adam kimdir?' diye sorunca, hazret 'O, zalim padi?ah ?mreu’l-Kays't?r.' buyurdu."

Me?hur nahivci Yunus'a, “Cahiliye döneminin en büyük ?airi kimdi?” diye sorduklar?nda ?öyle dedi?i nakledilir: "?mreu’l-Kays't?r bindi?inde; Nab??a'd?r kaçt???nda; Züheyr'dir ra?bet etti?inde; A'?a'd?r ne?eli oldu?unda."

En büyük ?air, ?mreu’l-Kays't?r bindi?inde (yani ?ecaat ve yi?itlik duygular? kabarmas? üzerine kahramanl?k ?iiri söylemek istedi?inde); Nab??a Zebyanî'dir korkutulup mazeret gösterip kendisini savunmak istedi?inde; Züheyr b. Ebu Selmâ'd?r sevdi?i bir ?eyi tavsif etmek istedi?inde; A'?a'd?r ne?eli oldu?unda.

Bu adam?n maksad?, ?airlerden her birinin belli ba?l? bir alanda yetenek sahibi oldu?unu, meydana getirdikleri eserlerin sadece o alanda ?aheser oldu?unu vurgulamakt?r. Yani, her biri kendi alan?nda birincidir ve hiçbiri di?erinin alan?nda deha sahibi de?ildir.

Çe?itli Meydanlarda Ali (a.s)

Hz. Ali'nin (a.s) "Nehcü’l-Belâ?a" diye elimizde bulunan sözlerinin belirgin özelliklerinden biri, belli bir alanla s?n?rl? olmay?p çe?itli konular? kapsay???d?r. Hz. Ali (a.s) kendi tabirince sadece bir alanda at ko?turmam??, çe?itli alanlarda ve hatta bazen birbirine z?t olan alanlarda beyan? en üst dereceye ula?t?rm??t?r. Nehcü’l-Belâ?a bir ?aheserdir; fakat sadece bir alanda de?il, meselâ sadece vaaz, nasihat, hamaset (kahramanl?k), a?k ve gazel veya övme, yerme vb. çe?itli alanlarda bir ?aheserdir.

Sadece bir alanda bile olsa harika söz ve kelâm, çok olmay?p parmakla say?l?r kadar azd?r; ancak yine de vard?r. Çe?itli alanlarda harika de?il de normal seviyede söylenmi? sözler çoktur; fakat çe?itli alanlarda harika olan söz, sadece ve sadece Nehcü’l-Belâ?a'ya ait bir özelliktir.

Elbette Kur’an-? Kerim'in durumu farkl?d?r; ondan bahsetmek istemiyoruz. Kur’an d???nda hangi ?aheser Nehcü’l-Belâ?a gibi farkl? boyutlara sahiptir?!

Söz ruhun temsilcisidir; herkesin sözü, söyleyenin ruhunun ait oldu?u dünyaya aittir. Do?al olarak çe?itli dünyalara ait olan bir söz, tek bir dünyayla s?n?rl? olmayan bir ruhun ni?anesi ve habercisidir. Hz. Ali'nin (a.s) ruhu belli bir dünyaya ait de?ildir; bütün dünyalarda vard?r ve ariflerin tabiriyle "insan-? kâmil, kevn-i cami=kapsaml? varl?k, cami-i hazarat=bütün derecelere sahip olan" insand?r. Onun sözü de belli bir dünyayla s?n?rl? de?ildir. Hz. Ali'nin (a.s) sözlerinin özelliklerinden birisi bugünkü tabirle tek boyutlu de?il, çok boyutlu olu?udur.

Hz. Ali'nin (a.s) sözlerinin ve ruhunun bütün boyutlar? kapsay??? yeni ke?fedilmi? bir olay de?ildir; aksine bundan bin y?l önce ya?ayan insanlar? ?a??rtan bir olayd?r. Bundan bin y?l önce ya?am?? olan Seyyid Razî bunun fark?na vararak hayran? olmu? ve ?öyle demi?tir:

"?mam Ali'nin (a.s) sadece kendine has olan ve hiç kimsenin kendisiyle ortak olmad??? insan? ?a??rtan özelliklerinden biri ?udur: ?nsan o hazretin takva, ö?üt ve nasihat gibi sözlerinin üzerinde dü?ündü?ünde, bu sözleri söyleyenin toplumsal yüce bir ki?ili?e sahip, emri her yerde geçerli ve asr?n?n tek hakimi oldu?unu, geçici olarak unutursa, bu sözleri söyleyenin takva ve çekinmeden ba?ka bir ?ey dü?ünmedi?i, ibadet ve zikirden ba?ka bir i?i olmad???, evinin bir kö?esini veya bir da??n ete?ini seçerek inzivaya çekildi?i, kendi sesinden ba?ka bir ses duymad???, kendisinden ba?ka kimseyi görmedi?i, toplum ve insanlar aras?ndaki karga?adan habersiz oldu?u konusunda asla ?üphe etmez. Hiç kimse takva, ö?üt ve nasihatle ilgili olarak bu kadar dalgalar yaratan ve böylesine yücelen sözlerin sava? meydan?nda dü?man?n kalbine kadar ilerleyen, k?l?c? havada dü?man?n ba??na inmeye haz?r olan ve kahramanlar? yere seren, k?l?c?ndan kan damlayan buna ra?men böyle bir ki?inin zahitlerin en zahidi ve abitlerin en abidi olan birisinin sözleri oldu?una inanmaz."

Seyyid Razî der ki:

"Ben bunu arkada?larla her f?rsatta söz konusu eder, böylece onlar?n hayran kalmalar?na sebep olurum."

?eyh Muhammed Abduh da Nehcü’l-Belâ?a'n?n bu boyutunun etkisi alt?nda kalm??t?r. Nehcü’l-Belâ?a'da perdelerin de?i?imi ve okuyucular?n çe?itli âlemlere yönlendirilmesi onun dikkatini her ?eyden daha fazla çekmi?, onu daha fazla hayrete dü?ürmü?tür. Nitekim Nehcü’l-Belâ?a'ya yazd??? ?erhin mukaddimesinde bu hususa de?inmi?tir.

Hz. Ali'nin (a.s) sözlerinin hayret verici boyutlar? bir yana, genel olarak o hazretin ruhu, geni? kapsaml? ve çok yönlü, çok boyutlu bir ruhtur ve daima bu s?fatla övülmü?tür. O adaletli bir yönetici, geceyi ibadetle geçiren bir abit, ibadet mihrab?nda gözü ya?l?, sava? meydan?nda güler yüzlü, tavizsiz bir asker, ?efkatli ve yumu?ak kalpli bir idareci, derin dü?ünceli bir filozof ve liyakatli bir komutand?r. O, hem ö?retmen, hem hatip, hem kad?, hem müftü, hem çiftçi ve hem de yazard?r. O, mükemmel bir insan olup, be?eriyetin bütün manevî dünyas?na ihata etmi?tir.

Hicrî sekizinci yüzy?lda vefat eden Safiyyuddin Hillî onun hakk?nda ?öyle der:

"Cumiat fî sifâtik'el azdâdu

ve li-hâzâ azzet leke'l endâdu

Zâhid'un hâkim'un halîm'un ?ucâ'u

Fâtik'un nâsik'un fakîr'un cevâdu

?iyem'un mâ cumi'ne fî be?er'in kattu

Ve lâ hâze mislehunne'l ibâdu

Huluk'un yuhcilu'n nesîme min'el lutfi

Ve be'sun yezûbu minhu'l cemâdu

Celle manâke en tuhîta bihi

e?-?i'ru ve yuhsî s?fâteke' nakkadu."

"S?fatlar?nda topland? z?tlar bir araya / ??te bu yüzden nadirdir emsalin; her kes sana benzemeye.

Zahit, hâkim, sab?rl? ve cesursun / cür'etli, cömert, Allah'a itaat eden ve fakirsin.

Böyle s?fatlar kimsede gelmedi bir araya / benzerini kullar bir araya getiremeye

Nesim utan?r o s?fatlar?n inceli?inden / ta?lar ise erir onun sertli?inden.

Daha yücesin sen! ?iir olup methedilmekten / kaleme dökülüp gözlemlenmekten."

Bütün bunlar bir yana, Hz. Ali'nin (a.s) maneviyattan bunca bahsetmekle birlikte fesahati kemâl zirvesine ula?t?rm?? olmas?, dikkat çeken ayr? bir ilginç noktad?r. ?mam Ali (a.s), hitabet için aç?k alanlar olan ?arap, sevgili, ba?kalar?na kar?? övünme vb. konulardan bahsetmemi?tir.

Ayr?ca o, sözü, söz söylemek için veya konu?ma sanat? yetene?ini ortaya koymak için söylememi?tir. Söz, onun için bir araçt?, hedef de?il; o, bu vesileyle arkas?nda bir sanat eseri ve bir edebiyat harikas? b?rakmak da istemiyordu. Dahas?, onun sözleri kapsaml?d?r; zaman, mekân ve belli ki?ilerle s?n?rl? de?ildir; onun muhatab? "insan"d?r. ??te bu yüzden s?n?r ve zaman tan?mamaktad?r. Hâlbuki bunlar konu?an ki?iye alan? daralt?r; onu baz? ba?larla s?n?rl? tutar.

Kur’an-? Kerim'in laf?z bak?m?ndan icaz?n?n önemli yönlerinden biri, ortaya koydu?u muhteva ve konular?n?n bütünü o s?rada yayg?n olan konulara ters dü?mesine, yepyeni bir edebiyat?n ba?lang?c? olarak ba?ka bir dünyadan haber vermesine ra?men, güzellik ve fesahatinin de icaz haddinde olmas?d?r. Nehcü’l-Belâ?a ba?ka aç?lardan oldu?u gibi, bu boyutuyla da Kur’an’dan etkilenmi? ve gerçekte Kur’an’?n evlad?d?r.

 

-------------

[1]- Nehcü’l-Belâ?a, K?sa Sözler: 455.

Tarih: 24-07-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum