içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İnsanlara Bağışta ve Hizmette Bulunmak

İslâm'a göre, ibadet ve itaat ille de inzivayı gerektirmez; aksine bu, sosyal sorumlulukları üstlenmekle ve toplumun içinde bulunmakla da gerçekleşebilir.

İnsanlara Bağışta ve Hizmette Bulunmak

Bismillahirrahmanirrahim

 

İslâm'a göre ibadet ve Allah'a yaklaşmak, sadece namazla, oruçla, hacla, ziyaretle, zikirle ve duayla özetlenmez; mescitlerle, mabetlerle ve mezarlarla sınırlanmaz. Bilakis sosyal sorumlulukları üstlenmek, Allah kullarına bağışta bulunmak, iyilik yapmak ve hizmet etmek de kurbet (âlemlerin Rabbine yaklaşmak) kastıyla yapılırsa, en iyi ibadetlerden sayılır ki, kendini yetiştirme, mükemmelleştirme, nefsi yetiştirme ve Allah'a yakınlık için vesile olabilir.

 

Bağışta ve hayırda bulunmak, yardımlaşmak, iyilik etmek, müminlerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak ve onları hoşnut etmek, mahrumlara ve mustazaflara destek olmak, Müslümanların işlerine özen göstermek, onların problemlerini bertaraf etmek ve sorunlarını halletmek, Allah kullarına yardım etmek, İslâm açısından sevabı onlarca makbul hac ve umreden daha fazla olan büyük ibadetlerdendir.

 

Bu konuda elimize Hz. Resulullah'tan (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarından (a.s) yüzlerce hadis ulaşmıştır. Örnek olarak şunlara değinebiliriz:

İmam Cafer-i Sadık'tan (a.s) şöyle naklediliyor: “Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kullar benim ailemi oluştururlar. O hâlde benim yanımda halkın en sevgilisi, onlara karşı en şefkatli olanı ve onların ihtiyaçlarını gidermek için herkesten daha çok çaba harcayanıdır.” [1]

 

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: “İnsanlar Allah'ın ailesidir. O hâlde Allah'ın katında insanların en sevgilisi, Allah'ın ailesine faydası dokunan ve bir aileyi sevindirenidir.” [2]

 

İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor: “Müminin, mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmesi ve onun sorununu gidermesi iyi bir ameldir. Allah-u Teâlâ'ya, mümini sevindirmekten daha sevgili bir şeyle ibadet olunmamıştır.” [3]

 

İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir mümini sevindirirse, beni sevindirmiş olur; her kim beni sevindirirse, Resulullah'ı (s.a.a) sevindirmiş olur; her kim de Resulullah'ı (s.a.a) sevindirirse, Allah'ı sevindirmiştir ve Allah'ı sevindiren kimseyi ise, Allah cennete koyar.” [4]

 

İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Bir müminin ihtiyacını karşılamak, Allah-u Teâlâ'nın indinde her defasında yüz bin (dinar veya dirhem) harcanan yirmi hacdan daha sevgilidir.” [5]

 

Yine İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Bir Müslüman'ın ihtiyacını karşılamak için çalışmak, Kâbe'nin etrafında yapılan yetmiş tavaftan daha faziletlidir.” [6]

 

Başka bir yerde de şöyle buyuruyor: “Allah-u Teâlâ'nın bir kısım kulları vardır ki, insanlar kendi ihtiyaçlarını gidermek için onlara sığınırlar (müracaat ederler) ve kıyamette (Allah'ın azabından) güvende kalacak olanlar da işte bunlardır. [7]

İmam Zeynelabidin (a.s) şöyle buyuruyor: “Ey Taraftarlarımız! Er veya geç cennete gireceksiniz; ancak cennetin (yüksek) derecelerine ulaşmak için yarışın. Bilin ki, cennetin yüce derecelerine ve en iyi köşk ve evlere müminlerin ihtiyaçlarını bertaraf etmek için herkesten daha çok çalışan ve fakirlere daha fazla yardım edenler ulaşacaktır. Doğrusu her biriniz mümin ve fakir kardeşiyle konuştuğu söz vasıtasıyla yüz bin yıl yürüyerek yol alan kimseden daha fazla cennete yaklaşır; hatta azaba uğrayacaklardan olsa bile. O hâlde mümin kardeşlerinize ihsanda bulunmayı küçümsemeyin. Çünkü hiçbir şeyin onun yerini alamayacağı günde Allah-u Teâlâ sizleri ondan faydalandıracaktır. [8]

 

Görüldüğü gibi, iyiliklerde bulunmak, Allah'ın kullarına hizmet etmek, onların müşkülatını bertaraf etmeye ve sorunlarını halletmeye çalışmak, İslâm açısından büyük ibadetlerden sayılmaktadır. Kurbet (Allah'a yaklaşmak) kastıyla yerine getirildiği takdirde, nefsi terbiye etmek, mükemmelleştirmek, seyir ve sülûk ve Allah'a yaklaşmak için vesile olur.

 

Ne yazık ki, insanların çoğu İslâm'ı doğru dürüst tanımadığı için İslâm'daki ibadetlerin bu önemli ve büyük bölümünden gaflet etmekte; ibadet, itaat ve kulluğu sadece namaz, oruç, ziyaret, dua ve zikir olarak bilmektedir.

 

Ayetullah İbrahim EMİNÎ

 

 

-------------

[1]- el-Kâfi, c.2, s.199.

[2]- el-Kâfi, c.2, s.164.

[3]- el-Kâfi, c.2, s.164.

[4]- Biharu'l-Envar, c.74, s.413.

[5]- el-Kâfi, c.2, s.193.

[6]- Biharu'l-Envar, c.74, s.311.

[7]- Biharu'l-Envar, c.74, s.318.

[8]- Biharu'l-Envar, c.74, s.308.

Tarih: 07-12-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum