İslâm'da Aile Teşkili - 2
İnsan, hayat ortağını seçmede olanca dikkati göstermeli ve makul ölçüler uyarınca hareket etmelidir.
Evlilikte Denklik Kriterlerinin Önemi
Gerçekte eş seçimi ile ilgili ölçüler, aile teşkilinin temelini oluşturur. Bu alanda insanın hata ve yanlışı, birçok ruhsal ve psikolojik sorunlara neden olmakla birlikte, uzun bir süre zihin ve düşünce atmosferini etkileyebilecek ve hatta bundan dolayı ömür boyu pişmanlık duymasına neden olabilecektir.
Denklik alandaki en önemli ve en temel kriter "insanlıkta denklik"tir. Mutlu ve huzurlu olarak bir arada yaşamak isteyen kadın ve erkek, birbirlerinin insanlıklarına ve insanlık değerlerine özellikle saygı göstermeli ve bu alanda ortak hareket etmelidirler. İnsanî keramet, bu ilkenin gözetilmesi sayesinde ortak hayatta gerçek konumunu bulacak ve gelişimini sürdürecektir.
b) İmanda denklik
Aile kurmak düşüncesinde olan kız ve erkek, "insanlıkta denklik" konusu dışında başka denkliklere de önem vermelidirler ve bunlardan biri de "imanda denklik" konusudur.
İnsanlık eğilimi gibi yüce Allah'a eğilim de her insanın yaratılışsal ve doğal gerçeklerindendir. Bu yaratılışsal eğilime olumlu yanıt vererek yüce Allah'a iman eden kimse, bu eğilimini içinde bastıran ve Allah'a iman etmeyen kimse ile uyumlu olamaz. İmanlı bir insanın kâfir ve inkârcı biriyle ortak yaşam kurabilmesi mümkün değildir.
İman dayanağından tamamen yoksun olup Allah'a ve ahirete inanmayan biri, varlığı iman hâkimiyetinde olan biriyle nasıl evlenebilir ve sağlıklı bir aile kurabilir?
Mümin ile kâfir arasında birlik ve birliktelik sağlanamaz. İslâm dini de böyle bir evliliğe razı olmamış ve bunu yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmuştur:
İman etmedikçe müşrik kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, müşrik bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe müşrik erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, müşrik bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. [1]
Bu nedenle İslâm dini, bütün âlemi madde olarak algılayan ve varlığın yaratıcısı olan Allah'a inanmayan materyalist biriyle evliliği mutlak surette yasaklamıştır. Böyle bir evlilik, tarafların hiçbirinin hayrına ve yararına olmayacaktır. Çünkü onların inanç ve düşünce farklılıkları, aralarında hiçbir ortak yön bırakmayacaktır. Ortak yaşamdaki bu uzaklık, tarafların uzlaşı ve amaçlara doğru hareket atmosferini ortadan kaldıracaktır. Çünkü tarafların her birinin amaçları farklıdır ve onların her biri kendi amacına doğru hareket etmeye çalışacaktır.
İslâm dini, iman denkliğinden yoksun olan tarafların evliliğine kesinlikle karşıdır. Şunu da belirtmeliyiz ki iman ile kastedilen şey, yüce Allah'a, peygamberlere ve ahirete iman etmektir. Yani İslâm dini, bir şekilde Allah'a inanan, fakat peygamberlere ve ahirete inanmayan insanlarla evliliği de doğru kabul etmemektedir. Çünkü peygamberlere ve ahirete inanmaksızın Allah'a inanmak, yapıcılık ve olgunlukla sonuçlanmayacaktır. Yani böyle bir inanca sahip olan insan ile tam anlamıyla inançlı insan arasında "imanda denklik" söz konusu değildir ve onların hayatında uzlaşı ve uyum olmayacaktır.
Müslüman ile Ehlikitap Arasındaki Nispî Denklik
Yüce Allah'a inanan, Hz. Musa'nın (a.s) ve Hz. İsa'nın (a.s) peygamberliğini kabul eden, ahiretin varlığına iman eden ve "Ehli kitap" olarak tanımlanan Yahudilerle Hristiyanlar hakkında birçok denklikler vardır. Bu dinlerin mensuplarıyla Müslümanlar arasında, inanç alanında birçok benzerlikler vardır. Allah'a, peygamberlere, ahirete, namaz ve oruca inanmak bunlardan bazılarıdır. Bundan dolayı yüce Allah, Kur’an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği (buğday, nohut, pirinç, fasulye... gibi) size helaldir; sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da size helaldir. [2]
Tefsir bilginlerinin açıklamalarına binaen neshedilmiş değil, nesheden ayetlerden biri olan bu ayet, helal olan şeyleri sıralarken, kitap ehli kadınlarla evliliğe de yer vermiştir. Bazı fakihler bu ayet-i kerimeye dayanarak, Müslüman bir erkeğin Yahudi ve Hristiyan kadınla evlenmesinin sakıncasız olduğuna hükmetmişlerdir.
Fakihlerin konu hakkındaki fetvalarının farklı olduğunu hemen belirtmeliyiz. “Cevahiru'l-Kelam” kitabının yazarı, bu evliliği yasaklayan rivayetleri kerahet şeklinde yorumlamıştır.
Bazı fakihler, daimî evlilikle geçici evlilik arasında fark gözeterek, kitap ehli ile daimî evliliği yasaklamış ve geçici evliliğin ise, caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Bazı fakihler de kitap ehli ile daimî evlilik hususunda ihtiyatı tavsiye etmişlerdir. Kısacası herkes, kendi taklit ettiği fakihin hükmüne göre hareket ve amel etmelidir. Ama yine de bazı fakihlerin, kitap ehli ile evlenmeyi sakıncasız görmüş oldukları da unutulmamalıdır.
c) İffet ve Namusta Denklik
Kur’an-ı Kerim bu denklik türü hakkında, "iffet ve namusluluk" anlamına gelen "احصان" (İhsan) ifadesini kullanmıştır. Bu niteliğe sahip olan insan, gayri meşru ve kirli ilişkilerden sakınan, korunan kimsedir. [3]
Hemen belirtmeliyiz ki “İhsan” kelimesi, Kur’an-ı Kerim'de farklı anlamlarda da kullanılmıştır ve bunlardan bazıları şöyledir:
– Eşinin hisarında bulunan evli kadınlar, ki bunlarla evlenmek yasaklanmıştır. [4]
– Hür kadınlar, ki bunların kader ve yazgısına müdahale etmek yasaklanmıştır. [5]
Dikkat edilmelidir ki Kur’an-ı Kerim, "iffetlilik ve namusluluk" şartının sadece kadınlarla sınırlı olmadığına ve erkeklerin de bu şarta sahip olması gerektiğine dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur:
Kötü kadınlar kötü erkekler için, kötü erkekler ise kötü kadınlar içindir; temiz kadınlar temiz erkekler için, temiz erkekler de temiz kadınlar içindir. [6]
Temiz olmayan kadınlar veya erkekler, eşlerine huzur ve ferahlık veremezler. Temiz olan kadınların veya erkeklerin, çirkin ve iğrenç davranışlarda bulunup fesat bataklığına saplanan kimselerle birlikte yaşaması imkânsız veya çok zordur.
Temiz ve iffetli insanlar, iffetsiz kimselerden kaçındıkları ve hatta onlara karşı nefret duydukları için asla onlarda huzur bulamayacaklardır. Bundan ötürü de bu ayet-i kerime, iffetli ve iffetsiz kimselerin evlenemeyeceklerinin nedenini “takva ve iffette denkliğin olmayışı” şeklinde açıklamıştır.
Bu yüzden sağlıklı bir yaşam ve temiz bir aile kurmak isteyen kimseler, belirtilen kriterlerde denklik konusuna gereken önemi vermeli ve bunları, izlenmesi gereken asıl kriterler olarak algılamalıdırlar. Ayrıca bilinmelidir ki, ortak hayatın sarsılmazlığı bu ölçü ve kriterlerin önemsenmesine bağlıdır.
-----------
[1]- Bakara, 221.
[2]- Mâide, 5.
[3]- Enbiyâ, 91; Tahrim, 12; Nûr, 4 ve 23.
[4]- Nisâ, 24.
[5]- Nisâ, 25.
[6]- Nûr, 26.
Tarih: 07-06-2023