İslâm'da Aile Teşkili - 3
Bismillahirrahmanirrahim
Eş Seçiminde Ölçüler
…
d) Denklikte benzeşme: Kadın ve erkeğin aile kurmada ve seçmede dikkat etmeleri gereken çok önemli konulardan biri, tarafların ruh, duygu ve tekâmül boyutlarıyla ilgili olan ölçü ve etkenleri göz önünde bulundurmaktır.
Aslında ömür boyunca kadın ve erkekle birlikte olacak ve hayatın ilerlemesiyle daha çok kendini gösterecek olan şey de, sözü edilen bu etkenler ve gereksinimlerdir. Müşterek hayatta yaş ilerledikçe eşler, huzurun ve duygusal gereksinimlerin temini için güvenilir ve sırdaş bir hayat arkadaşına daha çok ihtiyaç duyarlar.
Hayatı boyunca istediği huzuru bulamayan ve asıl ihtiyaçları öylece yanıtsız kalanlar, kesinlikle hayat ortağı seçme kriterlerine uygun davranmayan kimseler olmuştur.
Kadın ve erkek, sadece cinsel ihtiyaçların temini için evlenilemeyeceğini bilmelidirler. Çünkü geçici olan cinsellik eğilimi, zamanın akışıyla yerini ortak hayatın asıl ve temel konularına bırakacaktır. İşte bu asıl ve temel konulara dikkat edilirse, ailenin olgunluğu, doğru ve ideal hareketi için gerekli sermaye hazırlanabilecektir. Bu nedenle İslâm dini, direkt olarak hayatın temel konularıyla ilgili olan kriterlerin seçilmesini eşlere tavsiye etmiştir.
İslâm dini insanlıkta, imanda ve iffette denkliğe ciddi biçimde önem verdiği gibi, kadın ve erkek arasında benzerlik ve eşitliğe de özel olarak önem vermiştir. Eşlerin ahlâk, davranış, yaşam tarzı, düşünce ve kültür alanındaki benzerlikleri, evliliğin çok önemli ortak noktalarındandır. Bunları önemsememek, birçok sorunlara altyapı oluşturacaktır.
Evlilik öncesinde birbirlerini çok seven ve birbirleri için göz kırpmadan can vermeye hazır olduklarını haykıran niceleri, ortak hayat alanına girdikten sonra, birbirlerine denk olmadıklarından ve hayatta ortak yönlerinin olmayışından dolayı birbirleri hakkında en küçük fedakârlıkta bile bulunmazlar.
Evliliğin gerçek boyutlarına yoğunlaşmayan ve sadece aldatıcı görüntüye kananlar, ne yazıktır ki sonucu ancak pişmanlık olan bir işe girişirler. Kadın ve erkek arasında benzerlik ve denkliğin olmaması durumunda her an tartışma, kavga ve güvensizlik ortaya çıkabilecek ve bu koşullar altında birlikte yaşamak, her iki taraf için de işkence ve katlanılmaz olacaktır.
Hemen belirtmeliyiz ki, İslâm'ın dikkat çektiği kadın ve erkek arasındaki denkliğin özel bir anlamı vardır ve kesinlikle bu, tarafların zenginlik ve güzellik bakımından aynı düzeyde olması demek değildir. Ne yazık ki bu mantık dışı anlayış ve din dışı yaklaşım, genel anlamıyla toplumlarda ve hatta Müslümanların yaşadıkları toplumlarda bile yaygın bir hâl almıştır. Din açısından kadın ve erkeğin denkliği, insanî ve imanî konularda benzeşme anlamı taşır.
Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a) bu noktaya işaretle şöyle buyurmuştur: Aynı ayarda (benzer ve eşit) olanları evlendirin. [1]
Kendilerine eş seçmek isteyen kadın ve erkek, seçmek istedikleri tarafın insanlık ve iman bağlamında hangi aşamada bulunduğuna, yani karşı tarafın bu konulara nasıl baktığına ve düşüncesinin ne olduğuna önem vermelidir. Elbette ki geçim temininin erkek tarafından ve aile içi yönetimin de kadın tarafından yürütülmesi konusu, dinin önem verdiği konulardan bir diğeridir. Ancak denklik bağlamında asıl olan şey, kadın ve erkeğin insanlık ve iman alanında aynı ufku paylaşmalarıdır.
Bu ortak inancı paylaşan, insanlık ve iman paydasında buluşan kadın ve erkek, hayatın zorluklarını kolayca aşabileceklerdir.
Kadın ve erkek arasındaki denklik konusuyla ilgili rivayetler bütününden elde edilen sonuç şudur: İman, ahlâk, düşünce sağlığı, ruh sağlığı ve aile asaleti, kadın ve erkeğin denkliğinin en belirgin noktalarıdır ve tarafların her biri, evlenmeden önce bunların var olduğunu kesin olarak bilmelidir.
İskân ve iaşe konusunun erkek tarafından sağlanması, ciddiyetle üzerinde durulması gereken koşullardan biridir. Bazı rivayetler, geçim temini yönünde gösterilen gayreti, Allah yolunda cihat ve ibadet olarak tanıtmıştır. Bundan dolayı aileler, geçim temini konusunda ifrat ve tefritten sakınmalıdırlar.
Masumların (a.s) tavsiyeleri üzere gerçekleşen evlilik öyküleri İslâm tarihinde geniş yer bulmuştur. Bu evliliklerden biri şöyle anlatılmıştır: Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a), fakir olan Cüveybir'i, zenginlerden biri olan Ziyad b. Lebid'in evine göndermiş ve kızını Cüveybir ile evlendirmesini istemişti.
Cüveybir, Ziyad b. Lebid'in evine gelerek yüce Peygamber'in (s.a.a) buyruğunu iletmişti. Cüveybir'in zenci ve yoksul ama ruhunun imanla dolu olduğunu bilen Ziyad, bu isteğin Hz. Peygamber'e (s.a.a) ait olduğu hususunda önce şüpheye kapılmış ve bundan dolayı da bizzat Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna varmış ve şöyle demişti: "Biz kızlarımızı, Ensar’dan bizimle denk ve aynı ayarda olanlara veririz."
Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a) buna cevap olarak şöyle buyurmuştu: "Cüveybir imanlı biridir. İmanlı erkekle imanlı kadın denktir. Müslüman erkekle Müslüman kadın aynı ayardadır. Ziyad! Onu evlendir ve buna engel olma." [2]
Yüce Peygamberimizin (s.a.a) bu buyruğu üzerine, imanlı ve değerli biri olan Ziyad kızı Zelfa, isteyerek ve severek Cüveybir'le evlendi. Böylece imanlı ve denk erkek ve kadının çok güzel bir yaşam örneği olarak tarihte yerini aldı.
Bu rivayetten de açıkça anlaşıldığı üzere maddî zenginlik, kadın ve erkek arasında iyi bir denklik ölçüsü değildir. Bilakis denkliğin ölçüsü, önemli bir ilke olarak hayata sevgi ve huzur katma özelliğine sahip olan iman ve inançtır.
Yine hatırlatmamız gerekir ki, ailenin iskân ve iaşesinin erkek tarafından karşılanması gerektiği konusu gözden uzak tutulmamalıdır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu önemli noktaya temasla şöyle buyurmuştur: Denklik, kişinin iffetli olması ve aileyi geçindirmesidir. [3]
Açıktır ki iffetli ve namuslu olmak, ahlâkî bir değer ve de ailenin beka ve garanti ölçülerindendir. Bu nedenle iffet, gençlerin kendi denklerini tanımasına yardımcı olabilecek temel ilkelerden biridir. Yüce Peygamberimiz (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmuştur: Ahlâkını ve dindarlığını beğendiğiniz biri size geldiğinde onu evlendirin. Bunu yapmadığınız durumda, yeryüzünde fitne ve büyük bozgunculuk çıkar. [4]
İslâm dini özellikle kız velilerinin, kızları için eş seçmede olanca gayret sarf etmelerini tavsiye etmiştir. Kız çocuğunun evlenmesinin baba iznine bağlanma nedenlerinden birinin de bu olduğu söylenebilir. Gerçek şu ki babalar, hem kızlarına yakın ve hem de onların hayrına düşkünlüklerinden dolayı sahip oldukları tecrübelerden ve özel sosyal konumlarından yararlanarak kızları için uygun bir koca seçmede yardımcı olabilirler. Çünkü evlilik, her iki taraf için ve özellikle de kızlar için bazı kısıtlamalar doğurur ve bu kısıtlamalar da bir takım hassasiyetlerle sonuçlanır.
Bunu şöyle örneklendirelim:
Evlenen ve ailenin iç yönetimini üstlenen bir kadın, bir takım kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Eğer bu kısıtlamalar, layık bir eş tarafından yönetilmez ve yönlendirilmezse, ailenin temelini sarsan ve yıkıma uğratan büyük sorunlara dönüşebilecektir. Buna göre kız velisi, kızını kiminle evlendirdiğine ve kime teslim ettiğine azami derecede dikkat etmelidir.
Yüce Allah Resulü (s.a.a) bir hadisinde, bu noktaya dikkat çekerek şöyle buyurmuştur: Evlilik bir tür sınırlılıktır; kızınızı evlendirdiğinizde onun özgürlüğünü sınırlamış olursunuz. O hâlde değerli kızınızın özgürlüğünü kimin eliyle kısıtladığınıza bakın. [5]
Şunu da unutmamak gerekir ki, İslâm dini kızın evlilik iznini, şefkatli ve tecrübeli bir danışman olarak kız velisine (baba veya babanın babası) vermekle orta yolu ve denge unsurunu gözetmiştir. Kız velisinin ifrat ve tefritten sakınarak bir kişiyi, örfün de kabul ettiği ahlâk ve insanî yetkinlikler bakımından kızına uygun ve layık bir eş olarak teşhis etmesi durumunda, kız kendi velisine itaat etmelidir. Ama eğer veli, yersiz bahanelerle ve örfün kabul ettiği ahlâk değerlerinden ve insanî kemallerden uzak olarak kızın evlenmesine muhalefet ederse, bu durumda velinin izin yetkisi düşer ve kız, başkalarıyla istişare ederek ve babasının izni olmaksızın evlenebilir.
Bu hususta dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da şudur: Eğer veli, kızını şer'î açıdan denkliği olan, ancak aile için leke ve utanç vesilesi olacak biriyle evlenmekten menederse, bu durumda kız, velisine itaat etmelidir. [6]
Dr. Rıza RAMAZANÎ
-----------
[1]- Usul-u Kâfi, c. 5, s. 332.
[2]- Usul-u Kâfi, c. 5, s. 341.
[3]- Usul-u Kâfi, c. 5, s. 347.
[4]- Usul-u Kâfi, c. 5, s. 347.
[5]- Şeyh Tusî, Emali, s. 519.
[6]- Seyyid Muhammed Kâzım Yezdî, Ürvetü'l-Vuska, “Akit Velileri faslı”, 1. Mesele.
Tarih: 16-08-2023