Kıyamet Gününde Şefaat Etme
İslâm inançlarından biri de, kıyamet gününde şefaat edicilerin Allah'ın izniyle şefaat etmesidir.
“Şefaat” din ve Allah-u Teâlâ'yla tamamen bağlarını kesmeyen ve bazı günahlara bulaşmış oldukları hâlde, şefaat edicilerin şefaatinin bereketiyle tekrar Allah'ın rahmetinin kapsamına girmeye kabiliyeti olan kimseler hakkında gerçekleşecektir.
Şefaat inancı Kur'ân ve sünnetten alınmıştır; örnek olarak bunlardan bazılarına değiniyoruz:
a) Kur'ân-ı Kerim'de Şefaat
Kur'ân-ı Kerim ayetleri, kıyamet gününde "şefaat" olgusunun varlığını kabul ederek, şefaatin Allah-u Teâlâ'nın izin ve rızasına bağlı olduğunu vurgular:
(Allah'ın) razı olduğundan başkasına şefaat edemezler. [1]
Başka bir ayette ise buyuruyor ki:
O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez. [2]
Dolayısıyla, şefaat inancı (tabii ki Allah'ın izniyle) Kur'ân-ı Kerim açısından kesin bir şeydir. Şimdi kimlerin şefaat edeceklerine bakalım.
Bazı ayetlerden meleklerin de şefaatçilerden oldukları anlaşılmaktadır:
Göklerde nice melekler var ki onların şefaati hiçbir işe yaramaz. Meğer Allah'ın (kurtuluşa ermesini) dilediği ve razı olduğu kimseye izin verildikten sonra olsun (Ancak o zaman şefaatin faydası olur). [3]
Müfessirler, "Belki böylece Rabbin seni, övülmüş bir makama ulaştırır." [4] ayetinin tefsirinde, övülmüş makamdan maksadın, Hz. Resulullah (s.a.a) için şefaat makamı olduğunu söylemişlerdir. [5]
b) Hadislerde Şefaat
Kur'ân-ı Kerim dışında hadis kitaplarında da şefaat hakkında Hz. Resul-i Ekrem'den (s.a.a) birçok hadisler rivayet edilmiştir; onlardan bazıları şöyledir:
1- Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor:
Şefaatim ancak ümmetimden büyük günahlar işleyenlere ulaşacaktır. [6]
Zahiren, şefaatin büyük günahlar işleyenlere has kılınmasının nedeni, Allah-u Teâlâ'nın Kur'ân-ı Kerim'de açıkça, "İnsanlar büyük günahlardan sakınacak olurlarsa, onları affedeceğim." [7] diye vaat etmesinden dolayı, artık şefaat ve benzerlerine gerek kalmayışıdır.
2- Yine buyuruyor ki:
Allah-u Teâlâ tarafından bana beş şey verildi -ve bu cümleden- bana şefaat verildi de ben onu ümmetim için saklıyorum. Benim şefaatim Allah'a şirk koşmayanlar hakkında olacaktır. [8]
Mahşerde Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) dışında (Ehlibeyt İmamları, ulema ve şehitler gibi) kimlerin şefaat edecekleri ve yine kimlere şefaat edileceği hakkında bilgi edinmek isteyenler akaid, kelâm ve hadis kitaplarına bakabilirler. Ayrıca dikkat edilmesi gerekir ki, şefaat inancı ve yine tövbenin kabul oluşu kişilerin günahlarını sürdürmelerine neden olmamalı; aksine bir ümit kaynağı olmalı ve insanlar affedilmek ümidiyle doğru yola dönmeli ve artık iş işten geçtiğini sanarak hiçbir zaman doğru yola dönmeyi düşünmeyen, ümitsizliğe kapılanlar gibi olmamalılar.
Yukarıdaki açıklamalarımızdan yine şu anlaşılıyor ki şefaatin açık etkisi, bazı günahların bağışlanmasıdır. Dolayısıyla bazı İslâm fırkalarının (örneğin Mutezile'nin) dediği gibi, onun etkisi, sadece haklarında şefaat edilenlerin makamlarının yükselmesiyle sınırlı değildir. [9]
-----------------
[1]- Enbiyâ, 28
[2]- Yûnus, 3
[3]- Necm, 26
[4]- İsrâ, 79
[5]- el-Mîzân, c.13, s.191-192; Mecmau'l-Beyan, c.10, s.549.
[6]- Şeyh Saduk, Men La Yehzuruhu'l-Fakih, c.3, s.376.
[7]- Nisâ, 31
[8]- Hısâl-u Şeyh Saduk, Beş bab, Sahîh-i Buhârî'nin hadisi, c.1, s.42; Müsned-i Ahmed, c.1, s.301.
[9]- Evâilu'l-Makalât, Şeyh Mufîd, s.54 ve diğer kelam kitapları.
Tarih: 02-11-2021