içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kıyamet Gününün Alâmet Ve Nişaneleri

Ulemanın sözlerinde, Kur'ân-ı Kerim'i izleyerek "Eşratu's-Saat" diye bir meselenin söz konusu edildiğini görmekteyiz.

Kıyamet Gününün Alâmet Ve Nişaneleri

Bundan maksat kıyamet gününün alâmet ve nişaneleridir. Kıyamet gününün nişaneleri iki kısma ayrılır:

a) Kıyamet günü gelmeden ve varlık âleminin düzeni bozulmadan önce gerçekleşecek olan ve vuku bulduklarında insanların daha yeryüzünde yaşayacakları olaylardır. "Eşratu's-Saat" kelimesi genellikle bu gibi olaylara söylenir.

b) Varlık düzeninin bozulmasına neden olan olaylar: Bu olaylar çoğunlukla Tekvîr, İnfitar, İnşikak ve Zelzele surelerinde zikredilmiştir.

Birinci kısım nişaneler özetle şunlardan ibarettir:

1- Son Peygamber'in (s.a.a) gönderilişi (Muhammed, 18)

2- Ye'cûc ve Me'cûc sedlerinin yıkılması (Kehf, 98-99)

3- Gökyüzünü siyah bir dumanın kapsaması (Duhân, 10-16)

4- Hz. İsa'nın (a.s) inişi (Zuhruf, 57-61)

5- Yerden bir Dabbe (canlı)nın çıkışı (Neml, 82).

Bu nişanelerin ayrıntıları için tefsir ve hadis kitaplarına müracaat edebilirsiniz.

İkinci kısmın nişaneleri hakkında da Kur'ân-ı Kerim ayrıntılı bir şekilde durumların değişiminden; güneş, ay, denizler, dağlar, yer ve göğün dağılacağından bahsediyor. Kısacası, varlık âleminin düzeninin bozulacağını ve Allah-u Teâlâ'nın mükemmel gücünün cilvesi olan başka bir düzenin geleceğini vurguluyor. Nitekim şöyle buyuruyor:

“O gün yer başka yerle, gökler de (başka göklerle) değiştirilir. Bütün insanlar tek ve kahredici Allah'ın huzurunda durur”. [1]

Kur'ân-ı Kerim "Sûr'a üfürülüş" diye bir olaydan bahsetmektedir. Bu olay iki merhalede gerçekleşecektir:

a) (Allah'ın dilediği kimse dışında) yer ve göklerdeki bütün varlıkların ölümüne sebep olan Sûr'a üfürülüş;

b) Ölülerin dirilip Allah-u Teâlâ'nın huzurunda yer almalarına sebep olan Sûr'a üfürülüş. [2]

Sûr'a üflendi, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) düşüp bayıldı(lar). Ancak Allah'ın dilediği kaldı. Sonra ona bir daha üflendi, birden onlar (ölüm uykusundan) kalktılar, (kaderlerine) bakıyorlar”. [3] Kur'ân-ı Kerim, insanların kıyamet gününde haşredilmesi hakkında şöyle buyuruyor:

“Gözleri düşkün düşkün (zillet ve dehşet içinde) kabirlerden çıkarlar; tıpkı yayılan çekirgeler gibidirler”. [4]

Ölülerin dirilip kıyamet sahnesine getirilmesinden sonra, cennet ve cehenneme girmeden önce, bazı olaylar vuku bulacaktır; Kur'ân-ı Kerim bu olayları şöyle bildirmiştir:

1- Kişiler, özel bir şekilde amellerinden hesaba çekilecek; örneğin amel defterleri kendi ellerine verilecektir. [5]

2- Herkesin amel defterinde, küçüklü büyüklü tüm işleri yansıdığı gibi, insanın vücudunun içinden ve dışından şahitler de onun dünyada yaptığı amellere şahitlik edecektir. Dış şahitler şunlardır: Allah Teâlâ (Âl-i İmrân, 98), her ümmetin peygamberleri (Nahl, 89), Hz. Resul-i Ekrem (Nisâ, 41), İslâm ümmetinin seçkinleri (Bakara, 143), Allah'ın melekleri (Kâf, 18), yeryüzü (Zilzâl, 4-5).

3- İnsanların amellerini hesaplamak için, yukarıda söylediklerimizin dışında, adalet mizanları kurulacak ve herkes hak ettiği şeye tamamen ulaşacaktır. Nitekim şöyle buyurmaktadır:

Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. (İnsanın yaptığı iş), bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesab günü olarak biz yeteriz”. [6]

4- Rivayetlerden anlaşılıyor ki, kıyamet gününde herkesin geçmesi gereken umumî bir geçit vardır. Bu geçide rivayetlerde "Sırat" denmektedir; müfessirler Meryem Suresi'nin 71-72. ayetlerinin de bunu vurguladığını bildirmişlerdir. [7]  

5- Cennetliklerle cehennemlikler arasında, Kur'ân-ı Kerim'in "hicab" diye tabir ettiği bir örtü ve engel vardır. Yine kıyamet gününde yüce kişiler, cennetliklerle cehennemlikleri, her birini yüzlerinden tanıyacakları yüksek bir yerde yer alacaklardır:

İki taraf arasında bir perde ve A'râf üzerinde de hepsini (hem cennettekileri, hem de cehennemdekileri, yüzlerindeki) işaretleriyle tanıyan erkekler vardır”. [8]

Bu yüce kişiler, bizim rivayetlerimiz gereğince peygamberler ve onların yüce vasileridir.

6- Hesaba çekme işi sona erip kişilerin kaderi belli olunca, Allah-u Teâlâ "Livâ-i Muhammed" denilen sancağı Hz. Resul-i Ekrem'e (s.a.a) verecek ve o hazret de cennetliklerin önünde cennete doğru hareket edecektir. [9]

7- Çeşitli rivayetlerde, mahşer sahrasında "Kevser Havuzu" diye meşhur olan büyük bir havuzun olduğu bildirilmiştir; Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) herkesten önce bu havuzun kenarına gelecek; ümmetin kurtuluşa erenleri Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyt'i (a.s) vasıtasıyla o havuzdan su içeceklerdir.

 

 

--------------

[1]- İbrâhîm, 48

[2]- Dolayısıyla, "Sadece bir tek nâra olur, hemen onların hepsi huzurumuza getirilirler." (Yâsîn, 53) ayeti, "Sûr'a üflendi. İşte onlar kabirlerinden (kalkıp) Rablerine koşuyorlar." ayetindeki (Yâsîn, 51) Sûr'a üfürülüşü açıklamaktadır. Bu ayet, Sûr'a ikinci defa üfürülüşün bir nâra ve feryat olduğunu ve ondan sonra herkesin ansızın Allah'ın huzurunda hazır olacağını açıklıyor.

[3]- Zümer, 68

[4]- Kamer, 7

[5] - İsrâ, 13-14

[6] - Enbiyâ, 47

[7] - "İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. (Oraya girmeleri), Rabbinin üzerine aldığı kesin borçtur. Sonra (günahtan) korunanları kurtarırız ve zalimleri öyle diz üste çökmüş olarak bırakırız."

[8] - A'râf, 46

[9] - Bihâru'l-Envâr, c.8, 18. bab, 1'den 12'ye kadar ki hadisler; Müsned-i Ahmed, c.1, s.281, 295 ve c.3, s.144.

Tarih: 21-10-2021

FACEBOOK YORUM
Yorum