içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kıyamet Şahitleri ve Amellerin Mizanı

Yüce Allah, insanların gizli ve açık işledikleri bütün amellerini bilir.

Kıyamet Şahitleri ve Amellerin Mizanı

Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allah'ın hekimâne takdiri, insanların yaptıklarının hesabının kıyamette amel defteri ve şahitlerin şahadeti esasınca görülmesini mukadder kılmıştır. Bu şahitler şunlardır:

1- Yüce Allah,

İlk şahit yüce Allah'ın bizzat kendisidir:

Şüphesiz Allah her şeyi bilir… [1]

Şüphesiz, Allah sizi gözetici ve gözleyicidir. [2]

Herkesin dönüşü bizedir. O hâlde Allah, onların bütün yaptıklarına şahittir. [3]

2- Peygamberlerle Ehlibeyt İmamları,

Peygamber size şahittir. [4]

Seni onlara şahit ve tanık olarak getiririz. [5]

…Her ümmete kendilerinden şahit ve tanık getireceğimiz gün… [6]

Ebu Basir, "Böylece sizi insanlara şahit olmanız için orta bir ümmet kıldık, Peygamber'i de üzerinizde bir şahit kıldık…" ayetinin tefsiri hakkında İmam Cafer Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: İnsanların helal ve haramları ve zâyi ettikleri hakkında biz onlara şahidiz. [7] 

Bir başka rivayette de şöyle buyurduğu kayıtlıdır: Biz orta ümmetiz, yüce Allah'ın kulları üzerinde şahitleri ve O'nun yeryüzündeki hüccetleriyiz. [8]

3- Melekler,

Her insan, onu götüren bir melekle gelir ve bir melek de onun şahididir.

Bir gözetleyici hazır bulunmaksızın söylenen bir tek kelime yoktur. [9]

Emirü'l-Müminin İmam Ali (a.s) Kumeyl duasında şöyle buyurur: Ya Rabbi! Liyakatli meleklerine kaydedip ezberlemelerini buyurmuş olduğun tüm günahları affet; onları (melekleri) uzuvlarımla birlikte bana şahit kıldın.

4- Yeryüzü,

Kıyamet günü yeryüzü haberlerini açıp söyleyecektir.

Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) bu ayeti okuduğunda "Yeryüzünün haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. "Cebrail bana, kıyamet günü, yeryüzünün kendisinde vuku bulan her şeyi haber vereceğini söyledi." [10]

İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Camilerin farklı noktalarında namaz kılın, çünkü her nokta, kıyamet günü, üzerinde namaz kılan kimse için şahadette bulunacaktır.

İmam Ali (a.s) beytülmali hak sahiplerine dağıttıktan sonra boşalan zeminde iki rekât namaz kılıp yere hitaben şöyle derdi: Kıyamet günü, beytülmali hakka uygun şekilde senin üzerinde topladığıma ve hakka uygun şekilde bölüştürüp dağıttığıma şahadette bulun! [11]

5- Zaman (Geceyle Gündüz),

İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurur: Her gün başlarken, insana şöyle der: Ey Âdemoğlu! Ben yeni bir günüm ve sana şahidim! Bunu bil ve bugün hayırlı sözler söyle (ve hayırlı davranışlarda bulun); zira ben kıyamet günü senin için şahitlikte bulunacağım! Bundan sonra beni bir daha asla göremeyeceksin!

İmam Cafer-i Sadık (a.s) sevgili babası İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: Akşam olduğunda, cinlerle insanlardan başka herkesin duyduğu bir seslenici şöyle seslenir: "Ey insanoğlu! Bil ki, bende vuku bulacak her şeye ben şahidim! O hâlde benden doğru şekilde faydalanmaya bak! Zira gün doğduktan sonra artık iyi işlerini artıramayacak, herhangi bir günahtan vazgeçme amelini işleyemeyeceksin bende!" Gece sona erdikten sonra gündüz de, aynı şeyleri söyler. [12]

6- İnsanın Vücut Organları,

İnsanların dilleri, elleri ve ayaklarının kendilerine şahitlikte bulunacağı gün… [13]

Dudakları mühürlediğimiz ve elleriyle ayaklarının, onların yaptıklarına şahitlikte bulunacağı gün… [14]

Kıyamet günü kulakları, gözleri ve derileri onların yaptıklarına şahitlikte bulunacaktır. [15]

7- Amelin Bizzat Kendisi,

Amelin var olup şahadette bulunması, şahitlikten de öte bir olaydır:

O gün insanlar, amellerinin kendilerine gösterilmesi için çeşitli gruplar hâlinde kabirlerinden çıkarılırlar. Biliniz ki kim zerrece iyilik yapmışsa onu görecektir ve kim zerrece kötülük yapmışsa onu görecektir. [16]

…Ve herkes, amellerini karşısında bulacaktır! Rabbin kimseye zulmetmez. [17]

Her insanın yaptığı iyi işleri karşısında hazır bulduğu ve yine karşısında hazır bulduğu kötü amelleriyle kendisi arasında pek fazla mesafe bulunmasını arzu ettiği gün… [18]

Amelin canlı olarak gelip insanın karşısına çıkacağı birçok hadiste geçmektedir. Merhum Şeyh Bahaî şöyle der: Amellerin öbür dünyada cisimleşeceği gerçeği, Şia ve Sünnî kaynaklı pek çok hadiste mevcuttur. [19]

Bu hadislerden birinde Hz. Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: İnsanlar kabirlerinden dışarıya çıktıklarında dünyada işledikleri ameller de onlarla birlikte gelir. Çünkü her insanın ameli kabirde kendisiyle birlikte olacaktır. [20]

Kıyamette Amellerin Mizanı

Kur’an ve masumların hadislerinde kıyamet gününün mizanından sıkça söz edilmektedir. Mizan, ölçü ve değerlendirme vesilesidir; her şeyin mizanı ve ölçeği kendine uygun olur. Bakkalın ölçeği, bilinen terazidir; su ve elektriğin ölçeği kilovat, metreküp ve saattir; sıcaklığın ölçeği barometredir ve nihayet kıyametin mizanı da, insanların amellerini ölçen araçtır.

Kıyamet mizanı konusuyla ilgili Kur’an’da bazı ayetleri aktarmamız yararlı olacaktır:

Kıyamet gününe ait duyarlı adalet terazileri koyarız, hiç kimseye zulmedilmez. Bir zerre kadar bile olsa (her ameli) hesaba katarız. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. [21]

O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmede geldiklerinden dolayı ziyana uğrayanlardandır. [22]

Kimin tartıları (mizanı) ağır basarsa artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif kalırsa, onun yeri de cehennemdir. [23]

“Kıyamet mizanı nedir?” sorusunu Merhum Tabersî şöyle cevaplıyor: Ağırlık ve ölçü, ahirette adaletten ibarettir ve kimseye zulmedilmeyecek, kimse zerrece haksızlığa uğramayacak demektir. Yine ölçü ve ağırlıktan maksat müminin değer ve büyüklüğünün, kâfirin de zillet ve değersizliğinin ortaya çıkıp kendisini göstermesi demektir. Nitekim Kehf Suresi'nin 105. ayetinde müşrikler hakkında "onlar için bir tartı tutmayacağız (onlara değer vermeyeceğiz)" buyrulmaktadır. Daha önceki ayette geçen "tartıları ağır basanlar"dan maksat ise, üstün olanlar, iyilik ve hayırları daha fazla olanlardır; tartıları hafif kalanlar da yaptığı ibadetler ve iyilikler az olan kimselerdir. [24]

Merhum Tabersî'den aktarılan bu tefsir, Hişam İbn-i Hakem'in, İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) naklettiği rivayetle birlikte geçmektedir. [25]

“Biharu'l-Envar” kitabının 7. cildinin 242. sayfasında Sâfi tefsirinden "mizan"ın anlamı hakkında aktarılan özet bilgide “Kıyametin ölçekleri kimlerdir?” sorusunun cevabı şöyledir: Kıyamet günü insanların "mizan"ı; her insanın inanç, huy, ahlâk ve amelleri dikkate alınarak değer ve kadrinin ölçülüp belirlendiği ve ona göre ödül veya ceza aldığı şeydir. Bu değerlendirme ve ölçü vesilesi, peygamberlerle onların vârisleridir. Çünkü her insanın değer ve kıyameti, onlara gösterdiği itaat ve onların yolunu izleyip sünnetlerine uymasıyla ölçülür. Bir insanın "tartısının hafif kalması" yani değersiz olması ise, peygamberlerle vârislerinden uzak olmasıyla ölçülmektedir. “el-Kâfi” ve “Meani'l-Ahbar” adlı eserlerde "Kıyamet gününe ait adalet mizanlarını (tartılarını) koyarız…" ayetinin tefsiri hakkında İmam Cafer-i Sadık’ın (a.s) "O mizanlar peygamberlerle varisleridir" buyurduğu kayıtlıdır. Başka bir rivayette de İmam'ın (a.s) "Adalet mizanları biziz" buyurduğu geçer. [26]

Allame Meclisî, Şeyh Müfid'den şu rivayeti aktarır: Biliniz ki, İmam Ali'yle (a.s) onun soyundan gelen imamlar kıyamet günü adalet mizanlarıdırlar. [27]

Hz. Ali'yi (a.s) ziyaret duası olan 1. "Genel ziyaretnâmesi"nde "Selam sana, ey amellerin mizanı!" ibaresi vardır. [28]

Buraya kadar aktardıklarımızdan da anlaşılacağı üzere mizan "Allah'ın adaleti"dir; Hz. Resul-ü Ekrem'le (s.a.a) onun mutahhar Ehlibeyti'nin masum imamları (a.s) bu ilahi adaletin mazharı ve örnekleridirler. Bazı araştırmacıların da tabiriyle masum imamlar (a.s) terazinin bir kefesi durumundadırlar. Terazinin diğer kefesinde ise, niyetleri, inançları ve amelleriyle insanlar vardır. Bu ikisi, terazinin iki kefesinde tartıyı sağlar. Niyet, inanç ve amelleri masum imamlarınkine yakın ve onlara benzer olanların amel mizanı ve tartıları ağır basar. Nitekim merhum Tabersî, “Mecmau'l-Beyan” kitabında Kehf Suresi'nin 105. ayetinin tefsirinde şöyle der: Sahih bir hadiste Hz. Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Kıyamet günü iri cüsseli öyle adamlar getirirler ki bir sineğin kanadı kadar ağırlıkları yoktur!"

Yani bu adamların değer olarak hiçbir ağırlığı yoktur ve kıymetsiz insanlardır; çünkü iri cüsseli olan dış görünüşlerinin aksine, fikir, inanç, kişilik ve amelleri pek küçük ve pek hafiftir.

 

--------------

[1]- Mümin, 51.

[2]- Nisâ, 1.

[3]- Yunus, 46.

[4]- Bakara, 143.

[5]- Nisâ, 43.

[6]- Nahl, 86.

[7]- Nuru's-Sekaleyn tefsiri, c.1, s.134.

[8]- Nuru's-Sekaleyn tefsiri, c.1, s.134.

[9]- Kâf, 18-21.

[10]- el-Dürrü'l-Mensûr tefsiri, c.2, s.334; Mead Muhammed Taki Felsefi.

[11]- Leâliu'l-Ahbar, s.462.

[12]- Biharu'l-Envar, c.7, s.325.

[13]- Nur, 24.

[14]- Yâsin, 65.

[15]- Fussilet, 20.

[16]- Zilzal, 6. ayetten itibaren.

[17]- Kehf, 49.

[18]- Âl-i İmrân, 30.

[19]- Bihar u'l-Envar, c.7, s.228.

[20]- el-Burhan Tefsiri, c.4, s.87.

[21]- Enbiyâ, 48.

[22]- A'râf, 7.

[23]- Kâria, 5.

[24]- Biharu'l-Envar, c.7, s.243-247.

[25]- Biharu'l-Envar, c.7, s.248.

[26]- Biharu'l-Envar, c.7, s.243.

[27]- Biharu'l-Envar, s.252.

[28]- Mefatihu'l-Cinan.

Tarih: 02-05-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum