içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Meleklere Selam - 1

“Allah'ım! Salat ve selam eyle seni tesbih etmekten bıkmayan, seni kutsamaktan usanmayan, sana tapınmaktan aciz ve çaresiz olmayan (yorulmayan), emrini yerine getirmede ciddiyetle çalışıp ihmalkârlık etmeyen, sana olan iştiyaklarından asla gaflete düşmeyen, Arş'ının taşıyıcılarına;”

Meleklere Selam - 1

Bismillahirrahmanirrahim

Sahife-i Seccadiye’nin üçüncü duası olan bu duada, nurlu, gaybî ve melekutî varlıklar olan meleklerden söz edilmektedir; Allah-u Teâlâ semavî kitaplarda ve özellikle Kur’an-ı Mecid’de yaklaşık doksan ayette meleklerin bereketli varlıklarından, onların dünya ve ahirette varlık memleketinin idaresindeki paylarından söz etmiştir.

Kur’an-ı Kerim ve Melekler

1- Allah’ın Kitabı, imanı beş hakikatten oluşan bir bileşim olarak tanımlıyor. İman edilmesi gereken o beş hakikat Allah, kıyamet, melekler, kitap ve peygamberlerdir. Bu iman ise, onların hakikatlerini tanıyarak elde edilmesi gerekiyor. Çünkü taklit ile iman edinilmez.

“(Gerçek) iyilik; Allah'a, kıyamet gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden(in iyiliği)dir.”[1]

2- Melekler Hak Teâlâ’nın varlığına ve O’nun birliğine tüm varlıklarıyla şehadet eden âlim, arif, uyanık ve gören varlıklardır; gerçekte onlar Hazreti Sevgiliye ve O’nun hakiki haklığının vahdet ve birliğine şahittirler.

Allah, sürekli adaleti koruyarak O'ndan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik etmektedir; tüm melekler ve ilim sahipleri de (buna tanıklık etmektedirler). O'ndan başka hiçbir ilah yoktur; üstündür ve hikmet sahibidir.”[2]

Ayeti kerimede geçen ilim sahiplerinden maksat, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) buyruğuna göre peygamberler ve onların vasileridir[3] ve sonraki aşamada ise, peygamberler ve Ehl-i Beyt İmamlarının harmanından bir başak koparıp, dinde fakih olan kimselerdirler.

Fakat Allah meselesi o kadar açık, besbelli ve inkâr edilmez bir hakikattir ki, hatta çoğu doğa bilimciler bile Allah’ın birliğine tanıklık etmektedirler; çünkü onlar tabiatı inceleyerek güneş, ay, deniz, bulutlar, dağlar, nehirler, bitkiler, hayvanlar, insan, gece, gündüz, dört mevsim gibi doğanın çeşitli parçaları arasında dayanışma ve bütünleşme olduğunu anlamaktadırlar. Bu ise, onların yaratıcısının ve onları meydana getirenin yegâne oluşunun en büyük nişanesidir.

3- Melekler Kur’an-ı Mecid’in şahit ve tanıklarıdırlar.

Ama (kâfirler inkâr etseler de) Allah sana indirdiğine şahitlik eder. Onu kendi (sonsuz) ilmi ile (senin ehil oluşunu bilerek) indirmiştir. Melekler de buna (Kur’an’ın Allah tarafından senin mübarek göğsüne indiğine) şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter.”[4]

Evet, içeriği baştan sona ilim, hikmet, felsefe, irfan, ahkâm, Allah’ın ahlaki buyrukları, peygamberler ve ümmetlerin doğru tarihi olan ve tümü, ümmî bir kişinin mübarek göğsüne ve nurlu kalbine nazil olan Kur’an-ı Mecid’in ayetleri, gerçekte onun gayb ve melekût âleminden mülk ve zahir âlemine nazil olduğuna dair Allah’ın şehadetidirler. Ve yarın mahşerin hayret verici sahnesinde Hak Teâlâ’nın melekleri ve Hazreti Rabbin ferişteleri, içlerinde hile olanların “yüzleri kararsın” diye inkârcılar ve kâfirlerin karşısında bütün ilahî hakikatlere ve özellikle Kur’an-ı Mecid’e tanıklık edeceklerdir.

4- Allah’ın melekleri yüce ibadet meselesi karşısında teslim, huzu ve huşu içerisinde olan varlıklardır ve Hazreti Sevgilinin en halis kullarındandırlar.

Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmezler, kendilerine emredileni yaparlar.”[5]

5- Allah’ın melekleri, mümin insanlar için dua eder; onlara salat ve selam gönderirler.

Sizi karanlıklardan nura çıkarmak için O ve melekleri size rahmet eder. O, sürekli müminlere merhamet edendir.”[6]

Yine Hak Teâlâ’nın melekleri hak, hakikat ve gerçekleri inkâr edenlere lanet ederler.

Kâfir olanlar (Allah’ı, kıyamet gününü, peygamberleri, melekleri, semavî kitapları ve hakikatleri inkâr edenler) ve kâfir olarak ölenler var ya, Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onlaradır.”[7]

Sahi! Ne mutlu meleklerin dualarını alanlara ve ne kötü ve acıdır meleklerin lanetine uğrayanların hali. Erkek ve kadınların bu iki günlük ömrü ganimet bilerek Hak Teâlâ’nın hekimane emirlerine, peygamberlerin ve Ehl-i Beyt İmamlarının talimlerine teslim olup dünya ve ahirette ilahî feyiz ve lütufların bereketlerinden yararlanmaları ne güzeldir!

6- Melekler, insanlar musibet ve zorluklarla karşılaştıklarında Hak Teâlâ’nın izni ile onların yardımına koşarlar.

Hani yalvararak Rabbinizden (düşmana karşı galip etmesi için) yardım istiyordunuz ve O, "Kuşkusuz, ben arkalarından başka meleklerin de geleceği bin melekle sizi destekleyeceğim." diye duanızı kabul etti.”[8]

7- Melekler, Hak Teâlâ tarafından vahyi ve kalplerin hayat kaynağını peygamberlere getirenlerdir.

“ ‘Benden başka hiçbir ilah yoktur (bunu kullarıma anlatın), öyleyse benden (putlara tapmanın akıbetinden) korkun.’ diye (halkı) uyarmaları için melekleri, emri üzere ruh (Kur’an-ı Kerim’den ibaret olan kalplerin hayat kaynağı) ile kullarından dilediğine (Hz. Muhammed’e -s.a.a-) indirir.”[9]

8- Allah’ın melekleri mümin kulun ölüm vakti gelince ona nazil olarak Yüce Sevgilinin inayet ve lütuflarını ona müjdelerler ve ona amber cennetini sunarlar.

Melekler, tertemiz ve arınmış kimseler olarak onların canlarını alırlar; "Selam olsun size. Yaptığınız amellerin karşılığı olarak girin cennete." derler.”[10]

9- İsyankârlar, müşrikle ve kâfirlerin ölüm vakti gelip çatınca azap melekleri nazil olarak onları kınayıp azarlarlar ve sonra onları eziyet, meşakkat ve derde müptela eder, peşinden Allah’ın azabına atarlar.

Zalimleri can çekişmeleri sırasında bir görseydin! (Ölüm) melekler(i onlara doğru kahır ve kudret) ellerini uzatarak (şöyle derler): ‘Haydi canlarınızı çıkarın! (Çünkü ömrünüz boyunca) Hak olmayan şeyleri Allah'a isnat ettiğiniz ve ayetlerine (ahkâmına) karşı büyüklük tasladığınız (ve meydan okuduğunuz) için bugün aşağılatıcı azapla cezalandırılacaksınız!’ ”[11]

Melekler, tekvini ve teşriî şeylerde Hak Teâlâ’nın elçileri ve memurlarıdırlar.

Dünyanın işleri illet ve sebeplere dayandığı için varlık âleminin işleri Hak Teâlâ’nın izniyle onlar tarafından tedbir edilir. Gerçekte melekler yaratılış âleminde Hak Teâlâ’nın irade ve planlarının uygulayıcısıdırlar:

Hamd, gökleri ve yeri bir örnek olmaksızın yaratan, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah içindir. O, yaratılışta dilediği artırmayı yapar. Allah'ın her şeye gücü yeter.”[12]

Bu ayetin bütün meleklerin elçilik makamına sahip olduklarını vurguladığını göz önünde bulundurarak, burada risaletin hem teşriî ve hem de tekvinî risaleti kapsayacak daha geniş bir anlamda kullanıldığını görmekteyiz. Kur’an-ı Kerim’de teşriî risalet ve peygamberlere vahyin getirilmesi için risalet kavramının kullanıldığına çok rastlamaktayız; fakat onun tekvini risalet için kullanılışı da az değildir.

Kur’an-ı Kerim’in diğer ayetlerinde de meleklere çeşitli görevlerin verildiğine rastlamaktayız; bu görevler onların risaletleri sayılmaktadır. Dolayısıyla, risaletin geniş bir anlamı vardır. Ayrıca, burada geçen kanatlardan maksat faaliyet gücü de olabilir; yani onların bazıları diğerlerine oranla daha üstün ve daha güçlüdürler. Açıktır ki, bu gibi ifadeleri maddî ve cismanî yönlere mal edemeyiz; aksine bu onların manevî yüceliklerinin ve güçlerinin hangi boyutlarda olduğunun göstergesidir.

İmam Cafer Sadık’tan (a.s) aktarılan bir hadiste şöyle geçmiştir: “Melekler yemezler, içmezler ve evlenmezler. Onlar arşın nesimi ile yaşarlar.”[13]

Her durumda, Kur’an-ı Kerim’de meleklerden çok bahsedilmiştir. Bu yüce kitapta meleklerin sıfatları, özellikleri, görev ve vazifelerini açıklayan birçok ayet vardır. Yukarıda Kur’an-ı Kerim’in meleklere inanmayı Allah’a, peygamberlere ve semavî kitaplara inanma ile aynı sırada ve aynı kategoride zikrettiğini gördük. Bu da, bu meselenin ne kadar önemli ve temel bir mesele olduğunu göstermektedir.

Şüphesiz ilahî öğretilerde söz edilen melekler gaybî şeylerdendir; bu sıfat ve özelliklere sahip olan melekler naklî delillerden, yani Kur’an ve rivayetlerden başka bir şeyle ispatlanamaz ve biz gaybe inanmış olmamız nedeniyle onları kabul etmemiz gerekiyor.

 

------------

[1]- Bakara, 177.

[2]- Âl-i İmran, 18.

[3]- Tefsir-i Safî, c.1, s.250.

[4]- Nisa, 166.

[5]- Tahrim, 6.

[6]- Ahzab, 43.

[7]- Bakara, 161.

[8]- Enfal, 9.

[9]- Nahl, 2.

[10]- Nahl, 32.

[11]- En’am, 93.

[12]- Fatır, 1.

[13]- Nuru’s-Sekaleyn tefsiri, c. 4, s. 349.

Tarih: 19-12-2022

FACEBOOK YORUM
Yorum