Mübarek Ramazan Ayı Orucunun Toplumsal Fayda ve Etkileri -1
Şüphesiz İslam, bütün ahkam, adap ve temelini toplum üzerine kuran, bu manayı açıklayan ve beşeriyetin hiçbir şanında toplum konusunu boş bırakmayan tek dindir.
Bismillahirrahmanirrahim
İslam’ın ahkam ve adabının Füruu dinde toplumsal olması oldukça açıktır. Füruu dinin içerisinde zihne gelen konu, en azından ferdi ve kişisel alandaki oruç ve namazdır; toplumsal alanla ilgisi yoktur. Oysaki mukaddes Şaree (Şeriat ve kanun koyucu) ferdi alanda yapılacak olan bu iki farzı da beğenmiyor. Bu sebeple imkân olduğu yere kadar namazı cemaatle ve toplu olarak kılınmasına emrediyor. Onun büyük simgesi de İslam’da “Cemaat Namazı”dır.
Allah-u Teâlâ, Oruç’ta da yılda bir ayı O’na mahsus kılmış ve Müslüman topluma, hepsinin Allah’a yakınlaşması için bu ayda yeme ve içmeden el çekmelerini ve İslam toplumunun genelinin daha çok ilahi renk ve kokuyu bulmasını emrediyor. Bunun en önemli delili, orucun toplumsal renk ve kokusu olan diğer farzların yanında yer almasıdır. Bu sebeple İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
بُنِیَ الْإِسلَامُ عَلَی خَمْسَةِ أَشْیَاءَ عَلَی الصَّلَاةِ وَالزَّکاةِ وَالْحَجِّ وَالصَّوْمِ وَالْوَلَایَة...
“İslam’ın esas ve temeli beş şey üzerine kurulmuştur: Namaz, Zekât, Hac, Oruç ve velayet….” [1]
Bu rivayetin diğer dört konusunun % 100 toplumsal olması açıktır. Bu durumda oruç, her ne kadar zihinlerde ferdi bir görünüm almış da, bu sıralamada yer almış ve toplumsal bir farz olarak tanınması gerekir.
Bu açıdan şöyle bir soru matrah olmaktadır ki, acaba oruç tutmanın toplumsal fayda ve etkileri var mıdır? Veya kişiler sadece ferdi alanda mı ondan faydalanırlar? Başka bir deyişle mübarek Ramazan ayı orucunun toplumsal fayda ve etkileri nedir?
Bu sorunun cevabını ve konunun uzamaması açısından toplumsal fayda ve etkilerini fihrist şeklinde sıralıyoruz:
1-Ferdi ve toplumsal murakibe ruhunun oluşması ve onun devamında toplumda suç ve günahın azalması.
İmam Cafer-i Sadık (a.s) orucun hakikati ve kâmil orucun hududunu şu şekilde beyan ediyor: “Şüphesiz oruç, sadece yeme ve içmeği bırakmak değildir; orucun, sadece ona uymakla kâmil olacağı bir şartı vardır. O şart, içsel ve ruhsal yapıdan kaynaklanan bir tefekkürdür… Bu oruç tuttuğunuz vakit dilinizi yalan konuşmaktan sakındırın ve bakışınızı uygun olmayanlara kapatınız. Birbirinizle ihtilaf etmeyin ve birbirinize haset etmeyin. Birbirinizin gıybetini etmeyin. Birbirinizle tartışmalı konulara girmeyin ve yalan konuşmayın. Birbirinizle ihtilaf etmeyin ve birbirinize karşı öfkelenmeyin; küfür ve kötü söz söylemeyin. Birbirinize kötü lakaplar takmayın ve birbirinizle savaş ve düşmanlık etmeyin. Birbirinize zulmetmeyin ve aptallık etmeyin. Birbirinizin kalbini kırmayın. Allah’ı anmaktan ve namazdan gaflet etmeyin. Sakinliğe, suskunluğa, hoşgörüye, doğruluğa ve kötülerden uzak olmaya özen gösterin. Kötü söz, yalan, iftira, düşmanlık, suizan, gıybet ve söz taşımaktan uzak durun”.
Öyle olun ki sanki kıyamet ve ahireti gözünüzle görüyorsunuz; önünüzde ölümünüz vardır. Gözünüz ilahi vaatlerin gerçekleşmesinde olsun ve Allah ile mülakat için yol azığı hazırlayın.
Bu amelleri tam olarak yaptığınızda, Allah rızası için orucun hakikatini yerine getirmiş ve Allah’ın buyurmuş olduğu şeyi yapmışsınızdır. Ama eğer sizin için açıklamış olduğumuz bu amellerden ne kadar azaltırsanız, orucunun sevap ve faziletinden o miktarda azaltılır.
Doğrusu oruç, sadece yeme ve içmeği bırakmak değildir. Allah-u Teâlâ onu, orucu batıl eden söz ve davranışların karşısında bir engel olarak bırakmıştır. Oruç tutanlar ne kadar azdır ve sadece açlık çeken kimseler ne kadar çoktur.
Bu durumda orucun hakikati, ferdi ve toplumsal olan murakib ve dikkat etmelerin mecmuasıdır. Eğer orucun etkilerinin ferdi alanda olduğunu kabul etsek bile, onun sonuçları topluma dönecektir. Öyle ki İslam toplumunda fertlerin takvası, toplumsal takvaya dönecektir ve bu, Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de buyurmuş olduğu isteğidir:
لَعَلَّکمْ تَتَّقُونَ
“Umulur ki takvaya erersiniz”. [2]
Bu açıdan eğer oruç bu şekilde tutulursa, toplumda suç ve kötülükler toplumdan silinir. Toplum, gelişme ve ilerlemeğe doğru yol alır. Sonuçta hata ve suç istatistiğinin düşmesi, bu toplumsal farzın bereketlerindendir.
----------
[1]- Kuleyni, El-Kâfi, c.2, s.19.
[2]- Bakara, 183.
Tarih: 13-03-2024