içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Mübarek Ramazan Ayı Orucunun Toplumsal Fayda ve Etkileri - 2

Bismillahirrahmanirrahim

Mübarek Ramazan Ayı Orucunun Toplumsal Fayda ve Etkileri - 2

2- İstenilen bir yaşam tarzı sağlamak

Kendisini açlığa ve susuzluğa alıştıran ve yaşantısını bu hal üzerine geçirebilen kimsenin kesinlikle muhkem, güçlü ve halel kabul etmeyen bir ruh hali vardır. Kendisini yaşamın değişik şartlarında zorluğa ve rahatlığa alıştırmış ve uyum sağlamıştır. Yaşamın sıkıntıları, onun için bir zorluğa dönüşmez.

 

Miraç hadisinin bir bölümünde şöyle gelmiştir: 

قالَ یَا رَبِّ مَا مِیرَاثُ الْجُوعِ قَالَ. .. وَخِفَّةُ الْمَئُونَةِ بَیْنَ النَّاسِ وَقَوْلُ الْحَقِّ وَلَا یُبَالِی عَاشَ بِیُسْرٍ أَوْ بِعُسْرٍه.

Allah Rasulü (s.a.a) Yüce Allah’ın huzuruna “Açlığın etkisi nedir?” diye arz etti. Allah-u Teâlâ (c.c) şöyle buyurdu: “… Halk arasında yaşam masraflarının azlığı, hakkı söyleme ve insanın rahatlıkta veya zorlukta yaşamasında bir kaygısının olmaması”. [1]

 

Dünyada insanın yaşamı, sürekli olarak sıkıntıyladır. Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

لَقدْ خلَقْنَا الْإِنْسانَ فی کبَدٍ

“Gerçekten biz insanı zorluk ve sıkıntıda yarattık”. [2]

 

Bu konuya dikkat ettiğimizde, dünyanın lezzetlerinin bile halis olmadığını bilmemiz gerekir. Gerçekte dünyada olan lezzet, insanın sıkıntılarının giderilmesi veya azaltılmasından başka bir şey değildir. İnsan dünyada isteklerine cevap vererek, kendisi için bir lezzet oluşturuyor. Bu durumda istek ve sıkıntı ne kadar çok olursa, insanın o sıkıntı ve isteğinin bertaraf edilmesi için o kadar çok lezzete ihtiyaç vardır. Elbette bu durum, “insan, delilsiz ve doğal olmayan bir şekilde kendisi için sıkıntı ve zorluk oluşturuyor” manasına değildir. Belki bu söz “eğer doğru yaşamındaki faaliyetler ve amellerde sıkıntı da varsa, doğru hedefine ulaşman ve kendine daha yüce lezzetlerin ortamını hazırlaman için bu sıkıntıyı kabul et” manasınadır.

 

İmam Hadi (a.s) şöyle buyuruyor:       

السَّهَرُ أَلَذُّ لِلْمَنَامِ وَالْجُوعُ یَزِیدُ فِی طِیبِ الطَّعَامِ.

“Geceyi ihya etmek, uykuyu daha lezzetli kılar ve açlık, yemeğin tadının daha güzel olmasına sebep olur”. [3]

 

İmam’ın (a.s) maksadı, geceyi ihya etmek ve oruç tutmayı teşvik etmektir. Müslüman ve mümin kimse yaşamına bir tarz ve şekil vererek bu tarza alışmalı ve toplumsal yaşamı en azıyla yetinmek olmalı ve bunu yaratıcıya yakınlaşmak için bir vesile olarak kullanmalıdır.

 

İlginçtir ki Hz. İsa’nın (a.s) siretinde de bu nokta açıklanmıştır. Emirü’l Müminin Ali (a.s) onun siretini açıklamasında şöyle buyuruyor:

 فلَقَدْ کانَ یَتَوَسَّدُ الْحَجَرَ وَیَلْبَسُ الْخَشِنَ وَیَأْکلُ الْجَشِبَ وَکانَ إِدَامُهُ الْجُوعَ وَسِرَاجُهُ بِاللَّیْلِ الْقَمَرَ وَظِلَالُهُ فِی الشِّتَاءِ مَشَارِقَ الْأَرْضِ وَمَغَارِبَهَا وَ فَاکهَتُهُ وَرَیحَانُهُ ما تنْبِتُ الْأَرْضُ لِلْبَهَائِمِ وَلَمْ تَکنْ لَهُ زَوْجَةٌ تَفْتِنُهُ وَلَا وَلَدٌ یحْزُنُهُ وَلَا مالٌ یَلْفِتُهُ وَلَا طَمَعٌ یُذِلُّهُ دَابَّتُهُ رِجْلَاهُ وَخَادِمُهُ یَدَاه     .

Öyle ki o, taşı kendisine yastık olarak karar veriyor, sert ve tüylü elbise giyiyor ve kuru ekmek yiyor. Ekmeğinin katığı ve yemeğin tadını artıran şeyi, açlığıydı. Geceleyin onun lambası, ay ve kışın sığınağı, yeryüzünün doğu ve batısıydı. Onun meyve ve çiçeği, yeryüzünün hayvanlar için yeşerttiği sebzelerdi. Kendisine bağlayacağı bir kadını yoktu; kendisini üzecek bir evladı yoktu; meşgul olacağı bir malı yoktu; onu rüsva ve zelil edecek ihtiras ve tamahı yoktu; bineği iki ayakları ve hizmetçileri elleriydi. [4]

 

Bunların hepsinden daha ilginci Hz. Peygamber’in (s.a.a) mübarek Ramazan ayındaki yaşam tarzıydı. Maruf ve meşhurdur ki o, üçüncü on günde yatağını değiştirir ve bir şekilde itikafa yönelirdi. Bu sebeple itikaf, mübarek Ramazan ayının son on gününde müstahap sayılmıştır. [5]

 

Sonunda mübarek ayda orucun farz olmasıyla, Müslüman toplumunda yaşamın sadece yemek ve içmek olmadığı ilahi yaşamdan yeni bir yöntem kendisini gösterir. Nefsi isteklerine karşı direnen kimse saadete erecektir. Bu model ve şekilde olan yaşam, bütün dünyaya sunulabilir.

 

3- Ailelerde irtibat ve maneviyatın güçlenmesi

Aile fertleri arasında muhabbetin güçlenmesi, büyüklere saygı gösterilmesi, küçüklerin sevilmesi, manevi bir sofranın etrafında hep birlikte oturulması ve yemeğe Allah’ın tesbih zikriyle başlanılması, aile fertleri arasında muhabbetin güçlenme sebebidir.

 

Mübarek Ramazan ayında ailedeki irtibatın güçlenmesinde etkili olan sebepler şöyledir:

a) İftar vermek ve iftardan sonra gidiş-gelişler

b) Aile fertlerinin hepsinin dua ve Kur’an okuma programlarına katılmaları

c) Aile fertlerinin evde daha çok bulunmaları

d) İftar ve sahur sofralarının manevi, samimi ve sıcak ortamı

e) Çocuk ve küçük yaştakilerin oruç tutmaya alıştırılması

 

Açıklanan bütün durumlara, “mübarek Ramazan ayına ihtiram” konusunda olan Şabaniye Hutbesinde güzel bir şekilde değinilmiştir. [6]

 

---------

[1]- Hasan Deylemi, İrşadu’l Kulub ile’s-Sevab, c.1, s.200

[2]- Beled, 4.

[3]- Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c.75, s.369

[4]- Ehevan Hekimi, el-Hayat, c.2, s.347.

[5]- Allame Tabatabai, Sünenü’n-Nebi.

[6]- İbn Babeveyh, Emali, s.96.  

Tarih: 20-03-2024

FACEBOOK YORUM
Yorum