Reenkarnasyon
Soru: Muhterem hocam, sizden beni reenkarnasyon ve hangi delillere göre batıl bir inanç olduğu hususunda bilgilendirmenizi istirham ediyorum.
Bismillahirrahmanirrahim
Cevap: Muhterem kardeşim, Reenkarnasyon ölen kişilerin ruhlarının yeniden dünyaya dönüp başka bedenlerde hayatlarını sürdürmelerine denir. Yeniden dünyaya döndüklerinde ise önceki hayatlarında sergiledikleri amel ve tavırlara göre yeni hayatları şekillenecektir. İyilik ehli olmuş olsalar, daha iyi bir vaziyet ve daha güzel bir beden ve daha yüksek bir dereceyle dönecekler. Ama eğer kötülük ehli imiş veya eğitilmemiş ve cahil kalmışsa, çalışan-zorluk çeken hayvanların veya çirkin sürüngenlerin bedenine girerek dünyaya dönecekler.
Bu düşüncenin batıllığı hem akli delillerle sabittir, hem de Kur'an ve sünnette dayalı delillerle. Biz burada bunlardan sadece bir kaçına değinmekle yetiniyoruz:
1- Aklî Delil:
Bu iddia her şeyden önce Kur'an ve sünnetten algıladığımız ahiret inancına ve orada vuku bulacak meselelere terstir. Zira hepimiz biliyoruz ki bu dünyanın ardından bütün insanlar bu dünyada yaptıklarının karşılığını bulmak için ebedi olan bir başka dünyaya intikal edeceklerdir. Orada her kes bu dünyada yaptıklarına göre ya cehennemde azap çekecektir veya cennetteki ebedi nimetlere kavuşacaktır. Reenkarnasyon inancına göre böyle bir şeyin imkânsız olduğu açıktır. Zira bu iddiaya göre bir ruh birkaç bedene peş peşe taalluk bulup tekrar tekrar bu dünyaya dönmektedir. Şimdi, ahiret olunca bu ruh hangi bedene intikal edecek ve hangisine göre ceza veya mükâfat görecektir? Veya bir bedene taalluk bulduğunda iyi ameller işlemiş, bir diğer bedene taalluk bulduğunda ise kötü amel işlemişse, bu ruh şimdi cehennemlik mi olacak yoksa cennetlik mi? Bundan dolayıdır ki reenkarnasyona inananlar gizleseler de aslında ahiret diye bir şeye inanmamaktalar ve insanın cenneti de cehennemi de bu dünyada yaşadığına inanmaktadırlar.
2- Kur'anî Deliller:
Kur'an'ın birçok ayetinden açık bir şekilde anlaşılan şudur ki ölümden sonra yeniden bir dönüş kesinlikle söz konusu değildir. İşte bunlardan birkaç örnek:
"Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder; * Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır." (Müminun Suresi, Ayet 99-100)
Görüldüğü gibi kâfirlerin veya bazı günahkârların "Ya Rabbi bizi bir kere daha dünyaya geri çevir" istekleri açık bir şekilde reddedilmekte ve Kıyamet gününe kadar "Berzah" dediğimiz ruhlar âleminde kalacakları ifade edilmektedir.
Mümin suresinde ise Fıravun ve kavmi hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Allah o mümini, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarını ise, o kötü azab kuşattı. * Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!" (denilecektir)." (Mümin, 45-46)
Görüldüğü gibi Firavun ve adamları, ölüp de berzaha girdikleri andan itibaren sabah akşam berzah azabına ki ruhlara yapılacak bir azaptır sunulacaklar; ta Kıyamet gününe kadar. Kıyamet olunca da en acı azaplara atılacaklar. Dolayısıyla ölümden sonra sürekli berzahta kalışları kesindir ve dünyaya dönüş diye bir şey söz konusu değildir. Firavun ve adamları örnek olarak zikredilmiştir ve olay onlara has bir şey değildir. Nitekim bir önceki ayette bütün kâfirlerden bahsetmekteydi.
Yine A'raf suresinde şöyle buyurmaktadır:
"İlle onun te'vilini mi gözetiyorlar? Onun te'vili geldiği (verdiği haberler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti." (A'raf, 53)
Görüldüğü gibi bu ve önceki ayetler açık bir şekilde reenkarnasyoncuları yalanlamaktadır. Çünkü onlar diyorlar ki ölenler asi, günahkâr ve kâfir bile olsalar geri dönecekler ki bir ceza olarak daha çetin ve zorluklarla dolu bir hayat dönemi geçirsinler. Oysa bu ayetler açık bir şekilde böyle bir dönüşün asla mümkün olmayacağını ifade ediyor!
Aşağıdaki ayetler de aynı hakikati vurgulamaktadır:
"Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen! * Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar." (En'am, 27-28)
"Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir." (Nisa, 97)
"Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır." (Nisa, 18)
Görüldüğü gibi bu ayetler ölüm gelip çattığında kimseden tevbe kabul olmayacağını ve geri dönüp geçmişi telafi edemeyeceklerini açıkça vurgulamaktadır ki tamamen reenkarnasyoncuların iddiasına terstir.
3- Hadislerden Deliller:
Hadislerden de iki tanesini örnek olarak vermekle yetiniyoruz:
Abbasî halifesi Me'mun Hz. İmam Rıza’ya (a.s) "Tenasuha (reenkarnasyon) inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz" diye sorduğunda, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu: "Kim tenasuha inanırsa, Allah'a kâfir olmuş ve cennet ve cehennemi inkâr etmiştir." (Bihârü’l-Envâr, c.4, s.375)
Bir başka hadiste ise şöyle buyurmuştur: "Kim tenasuha inanırsa kâfirdir." (Bihârü’l-Envâr, c.4, s.375)
Zındıklardan birisi İmam Caferi Sâdık’a (a.s) şöyle sordu: "Ruhun dünyaya dönüşüne inananlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu inanç nerden kaynaklanmaktadır ve delilleri nedir?"
İmam Cafer Sâdık (a.s) cevabında şöyle buyurdu: "Bu ekole inananlar, bütün İlahi şeriatları ve dini hükümleri terk etmiş ve kendilerini dalaletlerle süslemişlerdir. Nefislerinin önünü nefsani şehvetler için açmışlardır. Diyorlar ki "Ne cennet vardır ne de cehennem, ne dirilme ne de Kıyamet! Her kesin kıyameti ruhunun bedenden ayrılışı ve bir başka bedene girmesidir. Eğer önceki dünyasında iyilik ehli idiyse, daha iyi bir vaziyet ve daha güzel bir beden ve daha yüksek bir dereceyle dönecektir. Ama eğer kötülük ehli imiş veya eğitilmemiş ve cahil kalmışsa, çalışan-zorluk çeken hayvanların veya çirkin sürüngenlerin bedenine girerek dünyaya dönecektir. Kendilerinden iddialarına delil istendiğinde, şaşırıp kalıyorlar ve bu bozuk inançlarına hiçbir delil getiremiyorlar ve her zaman hedef şaşırtmaya çalışıyorlar. Tevrat onları yalanlamış ve Kur'an onlara lanet etmiştir…" (Bihârü’l-Envâr, c.4, s. 320)
İleri sürülen bazı iddialara ve bazı kimselerin geçmişlerinden verdikleri haberlere gelince, bunun birçok nedeni olabilir. Ya bu adamlar yalan söylüyor ve bu yollarla meşhur olmak, para kazanmak gibi emelleri vardır. Ya da cinlerin ve bazı kötü ruhların kendilerine yaptıkları telkinlerden ve verdikleri haberlerden ibarettir. Bunların da her birisinin mümkün olduğu yerinde ispatlanmıştır ki biz vaktimiz elverişli olmadığı için şimdilik bu konuya girmiyoruz. Her halükarda başka hiçbir delil de olmasaydı, Kur'an'a ve sünnete ve ahiret gününe inanan bir kimsenin bu saçmalıklara inanması mümkün değildir. Allah'a emanet olun.
Tarih: 31-01-2020