içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Tak?yyenin ?ia'ya ?snat Edili?i

Bismillahirrahmanirrahim

Tak?yyenin ?ia'ya ?snat Edili?i

Soru: “?îîlik'te tak?yye var” deyip bunu ?mamlara nas?l isnat ediyorlar? Hâlbuki hiçbir ?mam hayat?nda tak?yye yapmam??t?r. Hz. Ali (k.v) tak?yye yapt? m?; Hz. Peygamberimiz yapt? m?? Kahraman-? ?slâm, Allah'?n aslan? nas?l korkar veya riyakârl?k edebilir? Asla. Hz. Hüseyin tak?yye yapsayd?, Yezit lanetine yapard? hâ?â. 72 Ehl-i Beyt mübarekinin ?ehit olmas? pahas?na habis Yezid'e eyvallah etmedi. ?mam Musa-i Kâz?m ve Ali R?za pervas?zca hak ve hakikati zalim emirlere de söylüyorlard?? “Tak?yyeye müsaade var” demek, “onlar kulland?” demek de?ildir. Zay?f insanlar için Allah-u Teâlâ müsaade etmi? olabilir. Siz ne diyorsunuz?

Cevap: Aziz karde?im sorunuzda üzerinde durulmas? gereken noktalar ?unlar:

a)- Tak?yyenin ?ia'ya isnat edili?i 

b)- Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'in tak?yye yap?p yapmad??? 

c)-Tak?yyeyin korkakl?k ve riyakârl?k olarak nitelendirilmesi

d)-Tak?yyenin bir ruhsat ve müsaade olu?u 

e)- Zay?f insanlara ait bir ruhsat oldu?u.

Bu ??klar hakk?nda sualinizde kulland???n?z tabirlerden tak?yye hakk?nda, hatta Ehl-i Beyt ?mamlar?n?n hayat? hakk?nda yeterli bilgi sahibi olmad???n?z anla??l?yor.

Aziz karde?im Kur’an ayetleri [1] ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünnetiyle sabit bir hükmün hiç ?ia’s? ve Sünni’si olur mu? Sadece ruhsat oldu?unu kabul etsek dahi (ki öyle olmad???n? a?a??da aç?klayaca??z) böyle bir hükmü (hâ?â) riyakarl?k olarak nitelendirmek mant?kl? m? sizce?! Bu aç?k bir çeli?ki de?il midir? Sünni karde?lerimizin s?k s?k dü?tü?ü bu hataya sizin dü?memenizi beklerdim.

Sorunuza cevap verebilmek için tak?yyenin k?sa bir tarifini yapmam?z gerekir:

Arapça'da "Vaky" kökünden türeyen "Tak?yye" kelimesi korunmak, sak?nmak demektir. Ist?lah olarak "Tak?yye", bir müminin belli durumlarda kendi can?n?, mal?n? veya ?rz?n? veya ba?ka bir mümin veya müminlerin can, mal veya ?rz?n? koruma amac?yla yahut da ç?kacak bir fitneyi önlemek için veya ?slâm'?n maslahat? bunu gerektirdi?i için kendi inanc?n?, görü?ünü gizlemesi veya en az?ndan susmas?, aç?k ve aleni bir giri?imde bulunmamas? demektir.

Bu tarife dikkat ederseniz, sizin ve birçoklar?n?n zannetti?inin aksine tak?yye sadece ?ahsi bir mesele de?il, birçok zaman ba?kalar?n? ilgilendiren bir konum ta??maktad?r.

Yine ço?u zaman ?ah?slar? da a?arak, direk ?slâm'la ve ?slâm'?n yüce maslahatlar?yla ilgili bir durum arz etmektedir.

??te bu yüzden de bütün durumlarda onu, insan?n korkakl???ndan, hele-hele riyakârl???ndan kaynaklanan bir durum olarak nitelendirmenin ne kadar yanl?? oldu?unu san?r?m sizde art?k tasdik edersiniz. ??te bu tarife dayanarak âlimler ve özellikle Ehl-i Beyt mektebine mensup olanlar, tak?yyenin, yerine göre mubah, farz ve haram olarak üç k?sma ayr?ld???n? söylemi?lerdir.

Yine bu tarifte vurgulanan bir di?er gerçek ise, tak?yyenin bazen (?ahsi veya gayri ?ahsi) korkuya, bazen ?slâmî maslahatlara, bazen gizlilik esnas?na dayand??? ve bazen ise, susma ve geçici olarak kendi dü?ünce ve görü?lerini prati?e geçirmeme ?eklinde gerçekle?mesidir.

Bütün bu aç?klamalar?n ard?ndan kesin olarak söyleyebilece?imiz ?ey ?udur ki Peygamberimiz ve Ehl-i Beyt ?mamlar? ?ahsî çekince ve korkulara dayanan bir tak?yye yapmam??lard?r; zira onlar Allah’tan gayri kimseden korkmad?klar? için böyle bir gerekçeye dayanan bir tak?yye onlarda söz konusu olamaz. Ancak misyonlar?n? devam ettirebilmek için kendilerini korumak veya ba?ka müminleri ve dostlar?n? tehlikelerden korumak için veya ?slâm'?n genel maslahatlar? icap etti?inde elbette tak?yye yapm??lard?r.

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) peygamberli?e eri?tikten sonra en az iki y?l gizli olarak tebli?de bulunmad? m?? ?imdi Hz. Resulullah'?n (s.a.a) bu süre içerisindeki tutum ve davran??lar?n? (hâ?â) korkakl?k veya riyakârl?k olarak m? de?erlendirmemiz gerekir, yoksa o gün ki ?artlarda bunun bir zaruret oldu?unu ve aksine hareket etmenin mant?ks?zl?k oldu?unu kabul etmek mi? Medine'ye hicret ederken Müslümanlar?n gizlice Mekke'den ç?k?p Medine'ye hareket etmelerinde de ayn? durum söz konusudur. Medine'de Müslümanlar aras?nda yuvalanan münaf?klar hakk?nda Hz. Resulullah'?n (s.a.a) tutumuna ne diyorsunuz? Allah'?n Resulü (s.a.a) nadir istisnalar ve zarurî durumlar?n d???nda onlara kar?? hep zahirî durumlar?na göre davranm?? ve onlar? if?a ve rüsva etmekten kaç?nm??t?r.

Evet, bütün bunlar? onlardan korktu?u için de?il, ?slâm'?n maslahat? için yapm??t?r. Hüdeybiye antla?mas?nda Hz. Resulullah'?n (s.a.a) tutumu bunun bir ba?ka çarp?c? örne?idir. Hz. Resulullah (s.a.a) ?slâm'?n maslahat? için mü?riklerin birçok iste?ini kerhen kabul etmi? ve bir y?l boyunca bu antla?maya her ?eye ra?men sad?k kalm??t?. O gün de, bu günkü birçok Müslüman?n mant???n? ta??yan baz?lar?, maalesef Hz. Resulullah'a (s.a.a) kar?? ?iddetli itirazlarda bulunmu? ve bir müddet Hz. Resulullah'?n (s.a.a) mükerrer emirlerine ra?men, ba?lar?n? t?ra? etmekte direnip, geri dönmekten çekinmi?lerdi.

Hz. Resulullah'tan (s.a.a) sonra meydana gelen fitnelerde Hz. Emirü’l Müminin Ali'nin (a.s) birçok tutumunda da ayn? mant?k söz konusudur. Birçoklar? olaylar? yerinde ve etrafl?ca tahlil etmedi?i için, Hz. Ali'nin (a.s) ilk üç halife zaman?nda 6 ayl?k itmâm-? hüccet süresinden sonraki suskunlu?unu, ?mam’?n (a.s) söz konusu halifeler ve icraatlar?ndan ho?nut oldu?una ve hiçbir rahats?zl???n söz konusu olmad???na yoruyor; aksi takdirde onun gibi Allah'?n arslan? bir kahraman?n k?l?c?n? çekip yeri gö?ü inletmesi ve suçluya haddini bildirmesi gerekti?ini dü?ünüyor ve "Ali gibi birisi onlardan nas?l korkar?" diyorlard?. Sanki bu suskunlu?un r?za veya korkakl?ktan ba?ka bir izah? olamayaca??n? zannediyorlar. Oysa son derece hata yap?yorlar. Bu hatalar? ise bizce, Hz. Resulullah (s.a.a) ve Hz. Ali (a.s) gibi ?ahsiyetlerin çe?itli, hatta bazen çeli?kili gözüken çok boyutlu ?ahsiyetlerini do?ru ve kapsay?c? bir bak??la tahlil etmeyi?leri veya edemeyi?lerinden kaynaklan?yor.

Bu yüce insanlar?n ?ahsiyetlerini çözme anahtar? ise, onlar? Allah-u Teâlâ'n?n tam anlam?yla sad?k ve teslim bir kulu olarak ele almakt?r. ??te bu kulluk ve teslimiyet k?l?ç sallamay? gerektirdi?inde, onlar zerre kadar tereddüt ve tezelzül göstermeden onu yaparlar. Öyle ki onlar?n k?l?ç ve kandan ba?ka bir ?ey tan?mad?klar?n? san?rs?n. ?efkat ve merhamet yeri geldi?inde de onlardan daha merhametli ve ?efkatli birisinin dünyada bulunmad???n? zannedersin. ?slâm'?n maslahat?n?n susma ve geride durmada oldu?unu gördüklerinde de bütün eziyetlere, çilelere ve hakaretlere ra?men bundan gayrisini yapmalar? mümkün de?ildir. "Abdullah" (Allah'?n kulu) böyle olur i?te.

Bence böyle ?ecâatli ve hamiyet sahibi insanlara, bu ikincisi daha çetin bir imtihand?r. E?er Hz. Emirü’l Müminin Ali (a.s) hücceti tamamlay?p, hakk?n ve bât?l?n ne oldu?unu çe?itli münasebetlerde beyan ederek, kimseye bir mazeret b?rakmad?ktan sonra, 25 y?l susarak bir kenara çekiliyorsa, bunu (hâ?â) korkakl???ndan de?il, ?slâm'?n maslahat? için yap?yor. Bunu “Nehcü’l Belâ?a” kitab?n?n birçok yerinde aç?k bir ?ekilde beyan ediyor. 

Yine Hz. Ali (a.s) Muâviye ile yapt??? uzun S?ffin sava??nda vard??? bir noktada hakemiyet olay?na kerhen boyun e?ip sava??n durmas?na raz? oluyorsa, bunu Muaviye alça??ndan korktu?u için de?il, art?k o durumda sava??n devam etmesinin ?slâm için bir yarar sa?lamayaca??n? gördü?ü için kabul ediyor.

?mam Hasan'?n (a.s) Muaviye ile imzalad??? bar?? antla?mas?na (daha do?rusu ate?kes antla?mas?na) ne diyorsunuz acaba? Sizin mant???n?za göre ?mam Hüseyin (a.s), ?mam Hasan'dan (a.s) daha cesaretli ve daha ?ecaatli idi; ya da ?mam Hasan (a.s), ?mam Hüseyin'den (a.s) (hâ?â) daha çok korkakt?. Zira Muaviye ile bar?? yapan ?mam Hasan'?n (a.s) aksine, ?mâm Hüseyin (a.s) Muaviye’nin o?lu Yezid-i Lain ile sava?m?? ve bu yolda her ?eyini feda etmi?tir. Durumun böyle olmad???n? san?r?m sizde tasdik edeceksiniz.

Evet, Hz. Resul’un (s.a.a) vârisi ve Vehbi ilimler sahibi o nur ?mamlar?, ?slâm'?n maslahat? neyi gerektirmi?se onu yapm??lard?r. Bu yüzden biz inan?yoruz ki e?er ?mam Hasan (a.s), ?mam Hüseyin'in (a.s) zaman?nda ya?asayd? ve ayn? ?artlarla kar?? kar??ya bulunsayd?, hiç ?üphesiz aynen karde?i ?mam Hüseyin'in (a.s) yapt???n? yapard?. ?mam Hüseyin de ?mam Hasan'?n bulundu?u ?artlarda bulunsayd?, hiç ?üphesiz onun yapt???n? yapard?. Nitekim ?mam Hüseyin'in imamet süresinin yakla??k on y?l? Muaviye’nin saltanat? zaman?nda geçmesine ra?men, ?slâm'?n maslahat? iktiza etmedi?i için a?abeyi ?mam Hasan (a.s) gibi ona kar?? aç?k bir mücadeleye girmemi?tir.

“Muaviye dönemiyle Yezit dönemi aras?ndaki farklar nelerdi?” derseniz, bunu de?erlendirmek için daha geni? ve daha uygun bir f?rsata gerek vard?r ki zaman? gelir ve gerekli olursa, onu da de?erlendiririz, in?allah.

Di?er ?mamlar?m?za gelince, onlar da yeri geldi?inde ?slâm ve Müslümanlar?n maslahat?n? dikkate alarak tak?yye yapm??; yine ?slâm'?n maslahat? gerektirdi?inde zalimlere kar?? aç?k tav?rlar?n? koymu? ve bildi?imiz gibi hepsi ?slâm u?runa ya k?l?ç veya zehirle ?ehit edilmi?lerdir.

Evet, karde?im, önemli olan ?artlar? ve maslahatlar? iyi tespit edebilmektir. Önceden de de?indi?imiz gibi yerine göre tak?yye mubah olabilece?i gibi, yerine göre farz veya haram da olabilir. ??te bu ?artlar? ve maslahatlar? herkesten daha iyi tespit edebilen Ehl-i Beyt ?mamlar? her durumun kendi iktizas?na göre hareket etmi?lerdir.

Burada ?unu da eklemekte fayda vard?r ki, ?ia'y? tak?yyeyle suçlayan Sünnî camias?, özellikle âlimleri, yerine göre en galiz tak?yyeleri yapm?? ve bilindi?i gibi birçok tarihi evrelerde zalimlerin kar??s?nda suskun kalm??, hatta birçok zaman onlar?n yan?nda yer alm?? ve hâkim olan emire kar?? isyan etme?i tahrim bile etmi?lerdir. Hatta bir çok ravileri buna nice uydurma hadisler nakletme?i bile ihmal etmemi?lerdir ki bugün bu hadislerden (!!) bir ço?u, hatta Sahih-i Müslim gibi birinci derecede muteber say?lan hadis kaynaklar?nda dahi nakledilmi?tir. Burada buna bir iki örnek vererek geçmek istiyoruz:

Sahih-i Müslim ve Sünen-i Beyhakî'de, Hüzeyfetü’l Yemân'a isnaden ?öyle rivayet edilmi?tir: "Ya Resulallah! Biz ?er içerisindeydik; Allah ?imdi içinde bulundu?umuz hayr? bize nasip etti. Acaba bu hayr?n ard?ndan bir ?er olacak m??' dedim, “Evet” diye buyurdu:. Ben, “O ?errin ard?ndan yine hay?r olacak m??” diye sordu?umda, yine “Evet” diye cevap verdi. Tekrar “Bu hayr?n ard?ndan bir ?er olacak m??” diye sordum. O, yine “Evet” cevab? verince, “Bu nas?l olacak?” diye sordum. ?öyle buyurdu: “Benden sonra, benim hidayetime uymayan, Sünnetimi takip etmeyen ?mamlar türeyecektir. Onlar içerisinde öyle kimseler bulunacakt?r ki insan ?eklinde olan bedenlerindeki kalpleri t?pk? ?eytanlar?n kalbi gibi olacakt?r.” Ben “Öyle bir zaman? idrak edersem, ne yapmam? tavsiye edersin, ya Resulallah?” diye sordum. ?u cevab? verdi: “Emiri dinleyip, itaat edeceksin; hatta s?rt?na bile vursa; mal?n? dahi elinden alsa; dinle ve itâat et!!" [2]

Yine ayn? kaynaklarda Avf b. Mâlik, El-E?caî'den ?öyle nakledilmi?tir: "Hz. Resulullah'?n (s.a.a) ?öyle buyurdu?unu duydum: “En iyi imamlar?n?z o kimselerdir ki siz onlar? seversiniz, onlar da sizi; siz onlara salat edersiniz, onlarda size. En kötü imamlar?n?z da o kimselerdir ki siz onlara bu?z edersiniz, onlar da size; siz onlara lanet edersiniz, onlar da size.” Biz, “Ya Resulallah! Böyle bir durumda onlarla mücadele etmeyelim mi?” dedik. O, “Hay?r, namaz? aran?zda ikame ettikleri müddetçe böyle bir ?eye kalk??may?n. ?unu bilin ki kimin üzerine birisi hüküm sahibi olur da o hakimin Allah'a kar?? bir isyan?n? görürse, onun bu isyan?n? sevmesin, ama itaat etmekten de elini çekmesin!!" buyurdu, [3]

Yine ayn? kaynaklarda ?öyle nakledilmektedir: "Seleme b. Yezid El-Cu'fî, Hz. Resulullah'a (s.a.a) bir soru yönelterek ?öyle dedi: “Ya Resulallah! E?er bizim ba??m?za, bizden haklar?n? isteyen ama bizim hakk?m?z? vermeyen emirler hâkim olursa, ne yapmam?z? emredersiniz?” Ravi diyor ki Hz. Peygamber (s.a.a) (bir rahats?zl?k ifadesi olarak) ondan yüzünü çevirdi. Sonra soruyu tekrar edince, Allah Resulü (s.a.a) ?öyle buyurdu: “Dinleyin ve itaat edin; onlar?n yapt?klar?n?n sorumlulu?u onlara ve sizin yapt?klar?n?z?n sorumlulu?u da size aittir." [4]

Bir de “Mikdâm” isminde birisinden ?öyle rivayet etmi?lerdir: Hz. Resulullah (s.a.a) ?öyle buyurdu: "Emirlerinize (emir sahiplerine) itaat edin; ne olurlarsa olsunlar! E?er onlar benim söylediklerimi size emrederlerse, hem onlar bundan ecir al?rlar ve hem de siz itaatinizden dolay? mükâfatland?r?l?rs?n?z. ?ayet benim emretmedi?im ?eyleri size emrederlerse, bunun sorumlulu?u onlara aittir ve siz bundan berisiniz. Zira siz Allah'? mülakat etti?inizde “Ey Rabbimiz! Zulüm yoktur” diyeceksiniz. Allah da “Evet, zulüm yoktur” buyuracakt?r. Siz 'Ey Rabbimiz! Sen bize peygamberler gönderdin ve biz de senin izninle onlara itaat ettik. Sonra bize halifeler seçtin ve biz de senin izninle onlara itaat ettik. Ard?ndan ba??m?za emirler getirdin ve biz de onlara itaat ettik.” Allah da “Do?ru söylediniz. Bunun sorumlulu?u o (zalim emirlere) aittir ve siz bundan berisiniz (bir sorumlulu?unuz söz konusu de?ildir)." diyeceksiniz. [5]

Yine söz konusu kaynakta Süveyd b. Gafele'den ?öyle nakletmektedir: Ömer b. Hattap bana dedi ki "Ey Eba Ümeyye! Belki de sen benden sonra ya?ars?n. O zaman imama itaat etmelisin; hatta Habe?î bir köle bile olsa; sana vursa da sabret; emretse de sabret; seni (bir ?eylerden) mahrum b?raksa da sabret; sana zulmetse de sabret. E?er dininde noksanl?k yaratacak bir ?eyi sana emrederse, de ki “Duydum ve itâat ettim...!!” [6]

Bu hadisler bir tane, iki tane de?il ve burada hepsini veremeyece?imiz kadar çoktur. Daha fazla isterseniz, örne?in “Sahih-i Müslim” kitab?n?n ?u bablar?na bakabilirsiniz: “Hüküm sahipleri zulmetti?inde sabra emir” bab?. “Haklar? zayetseler dahi emirlere itaat” bab?. “Fitne zamanlar?nda ve her halükarda Müslümanlardan ayr?lmaman?n farziyeti ve itaatten ç?kman?n haraml???” bab?.

Yine “Kenzü’l Ummâl” kitab?n?n örne?in ?u yerlerine bakabilirsiniz: c.1, s.104; c.4, s.373-374; c.5, s.751; c.11, s.210; c.6, s.458.                

Baz? Sünnî âlimler, tak?yyenin me?rulu?unu kabul etmekle birlikte, onun sadece kâfirlere kar?? yap?lmas?n?n câiz, oldu?unu ileri sürmektedirler. Bunu ise Ammâr b. Yâsir'in kâfirlere kar?? yapt??? tak?yeye dayand?r?yorlar. Bizce bu do?ru bir yakla??m de?ildir. Zira bir yerde bunun böyle yap?lmas? onu s?n?rland?rmaz. E?er ad? Müslüman birileri de ayn? kafirlerin yapt???n? yap?yor ve baz? konularda kendileriyle farkl? dü?ünen di?er Müslümanlara tahammül edemiyor ve onlara hayat hakk? tan?m?yorsa, ne yap?lmal? ve nas?l davranmal?d?r sizce?! Bunun böyle olup olmad???n? ve tarih boyunca Ehl-i Beyt ve Ehl-i Beyt dostlar?na nas?l davran?ld???n? ve onlar?n hangi çetin ?artlarda tak?yyeye mecbur kald?klar?n? yak?ndan görüp bize hak verebilmeniz için, size en az?ndan Emevî ve Abbasî dönemlerinin tarihini ara?t?rman?z? tavsiye ediyorum.

Son olarak bu konuda daha geni? bilgiler elde edebilmeniz için, size "Ehl-i Beyt Mesaj?" dergisinin 1. say?s?nda tak?yye konusunda yay?nlanan makaleyi okuman?z? tavsiye ediyorum. Yeri gelmi?ken ad? geçen derginin bütün say?lar?n? temin edip okuman?z? tavsiye ederim; zira bu dergiden Ehl-i Beyt ve Ehl-i Beyt mektebi hakk?nda oldukça yararl? bilgiler elde edebilece?inizi dü?ünüyorum.

 

---------------

[1]- Tak?yyeyle ilgili ?u âyetlere ve tefsirine bakabilirsiniz: Âl-i ?mrân, 27; Nahl, 106; Mümin, 28.

[2]-Sahih-i Müslim -Arapça metin-, c.2, s.119; Sünen-i Beyhakî, c.8, s.157.

[3]- Sahih-i Müslim, c.2, s.122; Sünen-i Beyhakî, c.8, s.159.

[4]- Sahih-i Müslim, c.2, s.119; Sünen-i Beyhakî, c.8, s.158.

[5]- Sünen-i Beyhakî, c.8, s.159.

[6]- Sünen-i Beyhakî, c.8, s.159.            

Tarih: 31-08-2022

FACEBOOK YORUM
Yorum