içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Hz. Îsâ (a.s) - 1

Hristiyanlık (Chistian)

Hristiyanlık bugün Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliselerinden teşekkül eden üç büyük mezheple daha küçük çaptaki birçok mezhep veya tarikattan meydana gelen çeşitli cemaatlere ayrılmış durumdadır.

Ahd-i Cedîd tarih vermeden Hristiyan adının ilk defa Antakya’da [1] kullanıldığını belirtir ve Hristiyan adı Ahd-i Cedîd’de üç yerde [2] geçer.

Kur’ân-ı Kerîm Hristiyan, Hristiyanlar için Nasrânî [3] ve Nasârâ/en-Nasârâ [4] kelimelerini kullanılmıştır.

Hristiyanlık, Hz. Îsâ Mesîh (a.s) anlayışı üzerine temellenen bir inanca sahiptir. Ana fikri, Ahd-i Cedîd’de göre Hz. Îsâ Mesîh (a.s) hem Tanrı’nın oğlu, hem de insanlığın kurtarıcısıdır. Böylece Tanrı insanlığı günahtan kurtarmak üzere biricik oğlunu yeryüzüne göndermiştir. Hz. Îsâ Mesîh (a.s), ilâhî plânı yürürlüğe koyacak şekilde insanlığı kurtarışının sembolü olarak önce çarmıha gerilmiş, sonra da ölülerden kıyâm ederek Baba’nın yanındaki yerini almıştır. [5]

Hz. Îsâ (a.s) döneminde bu dinin üyelerinin kendileri için kullandığı kavramlar şunlardır: 

Şâkirdler, Mesîh’e (a.s) inananları ima eder. [6] Bazen on ikiler’den birini veya birkaçını anlatmak için de kullanılır. [7]

Kardeşler, fert olarak Hristiyan kardeş’i ima eder. [8]

Azizler, insanların Tanrı’ya adanmışlığını ima eder. [9]

İnananlar, dinî inanç veya ahlâkî fazilete sahip olanları ima eder. [10]

Çağrılmışlar, cemaat üyelerinin adlandırılmasında kullanılmıştır. [11]

Nâsıralılar, tekil olarak Ahd-i Cedîd’de Hz. Îsâ (a.s) için birçok defa kullanılan kelime, çoğul şekliyle sadece bir yerde Hristiyanlar’ı ifade etmektedir. [12]

Celileliler, Hristiyanların Celile’den gelen Havâriler olduğu söylenir. [13]

 

Hristiyan Mezhepleri

 

Katolik (Catholic)

Katolik (catholic, catholique) kelimesinin aslı olan ve genel, evrensel anlamına gelen Grekçe katholikos Latince’de universalis, generalis, communis kelimeleriyle karşılanmıştır. Katolik kelimesi, Kitâb-ı Mukaddes’te geçmez. Katolik kilisesi ifadesini ilk kullanan Antakyalı St. Ignace’dır.

Katolik tanımını Kudüslü St. Cyril şöyle yapmaktadır: “Kilise mekândaki genişlemesi, doktrindeki bütünlüğü ve evrenselliği, insanın ihtiyaçlarına cevap vermesi, ahlâkî ve mânevî mükemmelliği sebebiyle katolik diye nitelendirilir.”

Katolik tarifini yine Lerinsli Vincent (Peregrinus) “Gerçekten ve tam anlamıyla katolik olan şey her yerde, her zaman ve herkes tarafından inanılan şeydir” diye tanımlamıştır.

Katolik kelimesi daha çok heretik’in karşıtı olarak kullanılmış, 1054’teki bölünmeden sonra Batı kilisesi kendisini Katolik, Doğu kilisesi de Ortodoks diye nitelendirmiştir. Katolik terimi, yaygın bir şekilde Protestan teriminin karşıtı olarak kullanılmıştır.

Hz. Îsâ’nın (a.s) evrensel mesajının temsilcisi olma anlamında, bütün Hristiyanlar Katolik vasfını benimsemektedirler. Nitekim kendilerini Romalı kabul etmeyen Katolikler olduğu gibi kendilerini Katolik sayan, fakat papanın otoritesini kabul etmeyen Hristiyanlar da (Anglikan, Ortodoks, Doğu ve bazı Protestan kiliseler) vardır.

Katolik Kilisesinin özellikleri şöyledir:  

Dinî başkan papadır. Papa, Hz. Îsâ’nın (a.s) vekili Petrus’un halefidir. I. Vatikan Konsili’nde alınan karara göre papa yanılmazdır. Roma diğer kiliselerin ruhanî merkezidir ve hepsinden üstündür. Kilise evrenseldir ve kilise dışında kurtuluş yoktur. Kilise Kutsal Rûh tarafından sevk ve idare edilmektedir. Papanın ve piskoposların bildirdiklerine itaât gerekir. Kendi içinde hiyerarşisi olan bir ruhban sınıfı vardır. Kutsal Rûh (Rûhulkudüs) baba ve oğuldan çıkar. Hz. Îsâ’da (a.s) ilâhî ve insanî olmak üzere iki tabiat vardır. Hz. Îsâ (a.s) gibi annesi Hz. Meryem de (a.s) günahsız doğmuştur, aslî günahtan uzaktır. Tıpkı Hz. Îsâ (a.s) gibi o da göğe yükselmiştir. Azizler Tanrı katında şefaâtte bulunurlar. İnsan doğuştan günahkârdır. Her insanın yılda en az bir defa günah çıkartması gerekir. Ruhban sınıfı evlenemez. Nikâh mutlaka kilisede kıyılmalıdır, boşanma yoktur. Cuma günü et ve yağlı yiyecekler yenmez. Cennet, Cehennem ve A‘râf haktır. Âyin dili Latince olmakla birlikte II. Vatikan Konsili’nde değişik dillerde âyin yapılmasına izin verilmiştir.

Katolikliğin Hıristiyanlık dışı dinlerle ilgili tavrı, “dışlayıcı yaklaşım, çoğulcu yaklaşım ve kapsayıcı yaklaşım” şekilde üç boyutta kendini göstermektedir. [14]

 

Ortodoks (Ortodox)

Ortodoks inançları ve ibadetlerinde en belirleyici kaynak, kilise babaları etrafında oluşan ve “sır yoluyla” nakledilen geleneklerdir. Ortodoks ilâhiyatının merkezinde bilgi problemi durmaktadır. Buna göre, ilâhî âleme ait bilgiler bilinemez özelliğe sahiptir. Katoliklik’ten farklı olarak Ortodoksluk ilâhî bilginin doğası konusunda agnostiktir. Tanrısal âlemin bilgisi bilinebilir değil fakat yaşanabilir bir şeydir.

Teslîs doktrini, Ortodoksluğun da temelidir. Ortodoksluk fonksiyon anlamında üç ayrı, cevher anlamında bir tek varlıktan oluşan teslîs doktrinini kabul eder. Buna göre, Tanrı fonksiyon anlamında Baba, Oğul ve Rûhulkudüs olmak üzere üç ayrı varlıktan meydana gelmiş olsa da esas itibariyle Baba’da bütünleşen tek varlıktır. Baba, Oğul ve Rûhulkudüs üçlüsünün oluşturduğu birlikteliği kabul eden Katoliklik’ten farklı olarak Ortodoksluk, Baba’ya daha öncelikli bir yer vermektedir.

Hz. Mesîh’i (a.s) mûcizevî olarak doğuran Hz. Meryem’le (a.s) ilgili inançları da diğer Hristiyan mezheplerinkine yakındır. Hz. Meryem (a.s) kendisinden çıkan Tanrı/Îsâ aracılığı ile evrenin var oluşunun sebebi hâline döndürülmüştür. O, ikinci Hz. Havvâ (a.s) olarak birincinin yaptığı kozmik hatayı düzelten ilâhî sürecin son halkasıdır. Hz. Meryem (a.s) yalnızca Hz. Mesîh Îsâ’nın (a.s) değil fakat bütün insanlığın anasıdır. Ortodoksluk’ta Hz. Meryem (a.s) şefaâtçi pozisyonuna kadar yükseltilmiştir.

Ortodoksluğu diğer Hristiyan ekollerinden ayıran en bâriz farklılık ikonlar konusudur. Kiliselerde ve evlerde çeşitli kişilerin resim ve kabartmalarını ifade eden ikonlar, yapılışından kullanılışına kadar önemli dinsel süreçleri içeren tapınma ve ritüel nesnesidir. Temel ibadet ikonu daha çok kurtarıcı misyonu dolayısıyla, Hz. Îsâ (a.s) ile ilgili sahneleri içerenlerdir. İkon ibadeti, sahnelerdeki figürler üzerine yoğunlaşma, onlarla aynîleşme ve arzu edilen dileklerin ikonlardaki figürler aracılığıyla elde edilmeye çalışılması şeklindedir. Bu ritüel kilisede belirli mekânlarda bulunan ikonlar önünde yapılabildiği gibi, evlerdeki ikonlar huzurunda da icrâ edilebilir.

Ortodoks inançlarını oluşturan temel fenomenlerden biri de sakramentlerdir. Ortodoksluk’ta sakramentlerin sayısı Katoliklik’te olduğu gibi yedi tanedir. Katoliklik’te sakramentlerin kurtarıcılık fonksiyonu Ortodokslar’da daha çok ikon kültüyle ilişkilendirilmiştir; bundan dolayı sakramentler Ortodokslar’da daha ziyade âyinsel bir özellik taşır. Ortodokslar’ca kabul edilen yedi sakrament şunlardır:  

Ekmek-şarap âyini, Ahd-i Cedîd’e göre cuma günü çarmıha gerilen Hz. Îsâ (a.s) pazar günü mezarından dirilerek, Baba Tanrının yanına yükselmiştir. Hristiyanlar bugünü yâdetmek üzere her pazar kilisede ekmek-şarap sakramentini icrâ ederler. Kiliseye gelen mü’min tarafından içilen şarap Hz. Îsâ’nın (a.s) kanına, hamur da etine dönüşmektedir. Katoliklik’te ekmek-şarap daha çok Hz. Îsâ’nın (a.s) kurbanlığını, Ortodokslar’da ise daha çok âyine katılanların Hz. Îsâ (a.s) ile mistik birleşimini ifade eder. 

Vaftiz, Hz. Îsâ’nın (a.s) Ürdün nehrinde Hz. Yahyâ (a.s) tarafından vaftiz edilmesinin temsili olan bu sakrament, Ortodokslar’da Tanrının Hz. Îsâ’da (a.s) bedenleşmesinin tekrarıdır. Vaftiz edilecek çocuk kilisede görevli din adamlarınca üç kere su dolu bir hazneye batırılır. Böylece Katoliklik’teki anlamıyla olmasa bile vaftiz edilen çocuk ilk günahtan temizlenmiş kabul edilir. 

Konfirmasyon, Vaftizden hemen sonra yapılır. Din adamı özel bir yağla çocuğun alnına, gözlerine, burnuna, ağız ve kulaklarına haç işareti yapar. Bu sakramentle çocuk Hristiyan cemaatine kabul edilmiş olur. 

Tövbe, Her Ortodoks yılda hiç olmazsa bir defa din adamının huzurunda günahlarını itiraf ederek bağışlanır. Vaftizden sonra işlenen günahlardan temizlediği için tövbe ikinci vaftiz pozisyonunda görülür. 

Kutsal hiyerarşi, Ortodoks kilisesinde üç temel rütbe mevcuttur: Piskopos, papaz ve diyakoz. Bu görevlere atanma âyin eşliğinde icrâ edilir. Ortodoks ruhanîler iki temel gruba ayrılır: Beyazlar (evli ruhanîler) ve karalar (manastır ruhanîleri). Evlenmek isteyen din adamları diyakoz olmadan önce bunu yapmak zorundadır. Manastırda görevli olanlar evlenemezler ve piskopos olanlar manastırdaki ruhanîlerden seçilir. Ortodoksluk’ta sık kullanılan Patrik unvanı esasta temel hiyerarşik unvanlardan değil sadece makam unvandır. Bazı otosefal kiliselerin piskoposları bu adı taşır. Otosefal olmayan kilise liderleri başpiskopos veya metropolit unvanını alır. Manastırlarda bulunan keşişlerin liderleri “archimandrite”, keşişler ise “higumenos” adını taşır. Kutsal hiyerarşi yetkisini Petrus aracılığı ile Hz. Îsâ’dan (a.s) aldığı için belli bir karizmaya sahiptir ve onlara teslimiyet Hz. Îsâ’ya (a.s) teslimiyet anlamına gelir. 

Evlilik, Din adamı olmayan insanlar için evlilik, prototipini Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havvâ’nın (s.a) uyguladığı şekilde özürlü durumlar hariç zorunludur. Ortodoks kilisesi boşanmaya ve üçüncüye kadar yeniden evliliğe izin verir. 

Hasta yağlanması, Kutsanmış yağın din adamı tarafından hastaya sürülmesini içeren bu sakrament hastayı şifaya kavuşturma arzusu ve günahların affını sağlamak için uygulanır.

Ortodoksluğun karakteristik unsurlarından biri de kilise örgütlenmesiyle alâkalıdır. Buna göre Ortodoks kilisesi otosefal ve otonom olmak üzere iki tür örgütlenme özelliğine sahiptir. Otosefal kiliseler, kendi başlarına karar alabilen bağımsız kilise unsurlarıdır. Otosefal kiliseler, belirli şehirleri veya bir ülkenin tamamını içeren organizasyonlardır. Bugün İstanbul, İskenderiye, Antakya, Kudüs, Bulgar, Sırp, Moskova, Rumen, Gürcistan, Kıbrıs, Yunan, Polonya, Arnavutluk ve Çekoslovakya olmak üzere on dört otosefal kilise vardır. Bunların arasında tarihî açıdan önemi dolayısıyla İstanbul’un (Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi) yeri ayrıcalıklıdır. İstanbul otosefal kilisesi resmî olarak Türkiye’de dört piskoposluk (Kadıköy, İmroz (Gökçeada), Adalar ve Terkos) ve Yunanistan’da iki piskoposluk (Girit ve Oniki adaların bir kısmı) bölgesine ayrılmıştır. Ayrıca Aynaroz manastırı ve Patmos adası gibi Yunanistan’daki bazı bölgeler de Fener Rum Ortodoks Patrikhânesi’ne bağlıdır.

Ortodoksluğun diğer Hristiyan mezheplerinden farklı bir başka yönü litürjik takvimle alâkalıdır. Ortodokslar’da ibadet ve ibadete eşlik eden ritüeller son derece ruhanî ve ayrıntılıdır. Katolik mezhebindeki litürji, hem takvim hem ritüel olarak Latin geleneğini izlemesi sebebiyle kısmen Ortodoksluk’tan ayrılır. Ortodoks litürjisi Bizans litürjisinin etkisi altında kalmıştır. Âdeta yılın her gününe bir kutlamanın denk düştüğü Ortodoks takviminde kutlamaların en önemlilerini şu şekilde özetlemek mümkündür:

Paskalya (Easter), Ortodoksluk’ta en önemli bayramdır. Yılın çeşitli dönemlerinde tarihi değişen Paskalya Katolikler’dekinden biraz daha geç nisanın ilk günleriyle mayısın ilk günü arasındaki tarihe denk düşer. Hz. Îsâ’nın (a.s) çarmıha gerilişinden üç gün sonra yeniden dirilişini yâdetmek üzere yapılır.

Hz. Meryem’in (s.a) (Theotokos’un Tanrı Annesi) doğumu (8 Eylül), Kilise geleneğine göre Hz. Meryem (s.a), Joachim ve Anna adıyla bilinen ve kilisece aziz ilân edilmiş Yahûdî bir çiftten doğmuştur. Bayram Hz. Meryem’in (s.a) bu tarihteki doğumunu yâdetmek için kutlanır. 

Aziz ve hayat veren haçın yükseltilişi/bulunuşu (14 Eylül), Hz. Îsâ’nın (a.s) üzerinde gerildiği haç, Bizans ile yapılan savaşta İranlılar tarafından Kudüs’ten alınmış ve İran’a götürülmüştür. Geleneğe göre, VII. yüzyılda Bizans İmparatoru Herakleios haçı İran’dan getirerek yerine koydurmuştur. Bu amaçla kutlanan bir bayramdır. 

Hz. Meryem’in (s.a) tapınağa sunuluşu (Kasım 21), Geleneğe göre Hz. Meryem (s.a) genç kızken kutsanmak üzere Kudüs’teki tapınağa sunulmuş, orada yaşamış ve Hz. Yûsuf’la (a.s) oradayken nişanlanmıştır. Hz. Meryem’in (s.a) iffetini sembolize eden bir bayramdır. 

Îsâ’nın doğumu (25 Aralık), Hz. Îsâ’nın (a.s) doğumu dolayısıyla kutlanan ve Batı’da Noel olarak bilinen bayramdır. 

Epiphani (6 Ocak), Hz. Îsâ’nın (a.s) Ürdün nehrinde Vaftizci Hz. Yahyâ (a.s) tarafından vaftizi ve yeryüzü misyonuna başlamasının anısına kutlanır. 

Hz. Îsâ’nın (a.s) tapınağa sunuluşu (2 Şubat), Luka’ya göre (2/22-35) Hz. Meryem (s.a) ve Hz. Yûsuf’un (a.s) çocuk Hz. Îsâ’yı (a.s) kutsanmak üzere Kudüs’te tapınağa götürmeleri adına kutlanır. 

Hz. Meryem’e (s.a) melek tarafından Hz. Îsâ’nın (a.s) müjdelenişi (25 Mart), Luka’ya göre (1/26-38) Hz. Cebrâil (a.s), Hz. Meryem’e (s.a) gebe kalacağını ve bir çocuk doğuracağını müjdeler. 

Hz. Îsâ’nın (a.s) Kudüs’e girişi (Palm sunday, Easter’den bir hafta önceki pazar), Hz. Îsâ’nın (a.s) çarmıha gerilmeden önce ellerinde palmiyelerle onu karşılayanlar arasında eşek üzerinde son defa Kudüs’e girişini anmak üzere kutlanan bir bayramdır. 

Hz. Îsâ’nın (a.s) mi‘racı (Easter’den kırk gün sonra), Hz. Îsâ (a.s) çarmıhta yeniden dirilişinin kırkıncı gününde şâkirdlere görünmüş (Luka, 24/50-51), ardından Baba’nın sağ tarafında oturmak üzere göğe yükselmiştir (Matta, 16/19). 

Pentakost (Easter’den elli gün sonra), Hz. Îsâ’nın (a.s) çarmıhta yeniden dirilmesinden sonraki ellinci gün şâkirdlerin dua için bir araya geldikleri esnada Rûhulkudüs onlara görünür. Şâkirdler şaşkın bir şekilde tuhaf alâmetler göstererek Rûhulkudüs’ü seyrederler. Bayram bugünün anısına kutlanır.

Hz. Meryem’in (s.a) uykuya dalışı/ölümü (15 Ağustos), Bu bayram, Hz. Meryem’in (s.a) mezardan diriltilerek Hz. Îsâ’nın (a.s) yanına alındığı günü kutlamak amacıyla yapılan önemli Ortodoks bayramlarından bir diğerini teşkil eder. Ortodoksluk’ta bu temel bayramlardan başka yılın çeşitli günlerine dağılmış çok sayıda bayram mevcuttur. Bunların içlerinde en önemli olanlarından birkaçı Eylül’ün 1’inde Hz. Îsâ’nın (a.s) tapınaktaki vaazı, Ocak ayının 1’inde Hz. Îsâ’nın (a.s) sünneti, Eylül’ün 23’ünde Vaftizci Hz. Yahyâ’nın (a.s) ana rahmine düşüşü, Haziran’ın 24’ünde Vaftizci Hz. Yahyâ’nın (a.s) doğumu ile ilgili bayramlardır. Ortodoksluk’ta pazar günü kutlamaları, Katoliklik’le aynı öneme ve muhtevaya sahiptir.

Ortodoks mezhebinde din adamları için günlük dokuz ibadet vakti vardır. Halk ise akşam ve sabah olmak üzere günde iki vakit ibadet yapar. Kilisede veya evde yapılabilen ibadetler Katoliklik’ten farklı olarak mutlaka ikonların önünde icrâ edilir.

Katoliklik’tekine benzer şekilde Lent orucu, Easter’den önceki yedinci pazartesi günü başlamak üzere toplam kırk gündür. Lent boyunca et, süt ürünleri, balık, şarap ve zeytinyağı tüketilmez. Sadece cumartesi ve pazar günleri şarap ve zeytinyağına izin verilir. Lent dönemi boyunca beş pazar özel kutlamalar yapılır. Lent sırasında hazlardan uzak durulur, ibadet ve hayır gibi işler önem kazanır.

Katolikler ölümden sonra âdeta bekleme yeri mahiyetinde olan a‘râf’a inanırlarken, Ortodokslar’da bu inanç yoktur. Ortodoksluk’ta ölenlerin âkıbetiyle ilgili inançlar, Katoliklik’ten daha muğlaktır. Ortodokslar, ölenlerin âdeta yeniden diriliş gününe kadar uyku hâline benzer bir durumda beklediklerini düşünürler.

Ortodoksluk’ta başta Hz. Meryem (s.a) olmak üzere azizlerin yeri eşsizdir. [15]

...

 

-------------

[1]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 11/26.

[2]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 11/26, 26/28; Petrus’un Birinci Mektubu, 4/16.

[3]- 3/Âl-i İmrân: 67.

[4]- 2/Bakara: 62, 111, 113, 113, 120, 135, 140; 5/Mâide: 14, 18, 51, 69, 82; 9/Tevbe: 30; 22/Hac: 17.

[5]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 17, s. 328.

[6]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 6/1-2, 7; 9/10, 26; 11/26.

[7]- Kitâb-ı Mukaddes, Luka, 9/54; Matta, 10/1; 11/1; 20/17; Yuhanna, 6/8; 12/4.

[8]- Kitâb-ı Mukaddes, Koloseliler’e Mektup, 1/2; Resûllerin İşleri, 1/15; 15/25; Romalılar’a Mektup, 16/23.

[9]- Kitâb-ı Mukaddes, Korintoslular’a Birinci Mektup, 7/14; Resûllerin İşleri, 9/13, 32, 41; 26/10, 18.

[10]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 2/44; 5/14; Efesoslular’a Mektup, 1/1; Koloseliler’e Mektup, ½.

[11]- Kitâb-ı Mukaddes, Romalılar’a Mektup, 1/6, 7; Koloseliler’e Birinci Mektup, 1/2; Yuhanna, 1/16; 3/1.

[12]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 24/5.

[13]- Kitâb-ı Mukaddes, Markos, 14/70; Resûllerin İşleri, 2/7.

[14]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 25, s. 55.

[15]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 33, s. 409.   

Bu yazı 272 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum